Hz. Peygamberi anlamak

Yaşadığımız çağ pek çok alametleri ile kıyamete yakınlığımızın işaretlerini veriyor.Böyle bir dönemde en büyük fitne; İslam adına hareket ettiğini söyleyen ama kişiyi dinden çıkaran büyük oyunlar herhalde?"Kişi mü'min olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayacak; kâfir olarak sabahlayıp mü'min olarak akşamlayacaktır" buyuruyor, Hz. Peygamberimiz. O fitne zamanı, içinden geçtiğimiz günlerdir.Mekke'yi sessizce terk eden sahabilerin, Habeş Necaşisi ile yaptığı konuşma bizlere dinimizi öğrenme konusunda güzel bir örnektir.Hatırlancaktır, bu kafilenin başında Hz. Peygamberin amcası Ebu Tâlib'in oğlu Hz. Ca'fer bulunuyordu.Hz. Ca'fer, hükümdarın karşısında Hz. Peygamberi ve inandığı "Rabbim Allah" inancını bakın nasıl anlatmıştı.Hz. Ca'fer dedi ki: "Ey hükümdar! Biz cahiliyet üzere olan bir kavim idik. Putlara tapar, laşe yer, fuhuş işlerdik. Akrabalara küser, komşuluk hakkına riayet etmezdik. Zayıf, kuvvetlinin esiri idi. Biz bu hal üzere iken, Allah, içimizden bir peygamber gönderdi. Nesebi ve asaleti, sadakat ve emaneti, şeref ve namuskârlığı hepimizce malumdur. O, bizi bir Allah'a davet ediyor; atalarımızın tapınageldikleri putları; ağaç ve taş parçalarını terk etmemizi söylüyor.Bize doğru söylemeyi, emanete, akrabalık bağına riayet etmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, haramdan, kan dökmekten sakınmayı emrediyor.Fuhuştan, yalandan, yetim malı yemekten, namuslu kadınlara iftira etmekten, dil tecavüzünden nehyediyor. Allah'a ibadet edip, O'na hiçbir şekilde şirk koşmamayı emrediyor. Namaza, sadaka ve ihsana, oruca davet ediyor. Biz de O'na inanıp, getirdiği dine tâbi olduk. Allah tarafından getirdiklerini tasdik ettik.O'nun emrettiği veçhile ibadet ettik. O'nun haram dediğini haram bildik, helal dediğini helal tanıdık. Bundan dolayı kavmimiz bize düşman kesildi. Bize türlü türlü işkenceler yapmaya çalıştılar.Bizi dinimizden çevirip yine putlara tapmaya zorladılar, bizimle dinimiz arasına giriyor, Allah ile kulu ayırmak istiyorlardı."Hz. Ca'fer, Meryem suresiyle ilgili şu ayeti okudu: "Meryem, İsa'ya işaret etti. Onlar, 'Beşikte olan bir çocukla nasıl konuşabiliriz?' dediler. İsa dedi ki: Ben Allah'ın kuluyum, bana O kitap verdi, beni peygamber kıldı. Sağ olduğum müddetçe bana namaz ve zekâtı tavsiye etti. Anam hakkında da hayırlı olmayı tavsiye etti. Ve beni cebbar ve şaki kılmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve tekrar baas olunacağım gün, benim üzerime selamet vardır." (Meryem, 29-33).Okunan ayetler karşısında Necaşi göz yaşlarını tutamadı.Âlemlerin hürmetine yaratıldığı Hz. Peygamberin ashabı işte budur.Ne Hristiyan'a kanmış, ne Yahudi'ye dinini değişmiştir. Bir günümüzde kelime-i tevhidden Hz. Peygamberi çıkarmaya çalışanlara bakın, bir de inancını Peygamberi ile birleştirerek anlatan sahabeye?İslam'ı öğrenmiş, hayatının her anında İslam üzere yaşamıştır.Biz bugün "Müslüman nasıl olur"u kaybettik.Hayat telakkimiz sadece Hristiyan veya Yahudi'ye özenme, belki de yaranma noktasında kaldı.Bu akıbet ise çok kötüdür.Hicri ve miladi takvimin başlangıçlarındaki farklı tarihler nedeniyle senede iki kere Hz. Peygamberin doğum gününü kutluyoruz.O Yüce Peygambere layık olmak için önce O'nu anlamak gerekiyor.O'nun getirdiği İslam inancını, hayatına geçirdiği değerleri bilmeye mecburuz ki, bugünün deccal fitnelerine karşı ayık olabilelim.Günümüzde siyasi bir malzemeye dönüştürülmeye çalışılan inanç bahsi, dinlerarası diyalog ve misyonerlik çalışmalarıyla peygambersiz bir dine dönüştürülmek isteniyor.Oysa Hz. Peygambersiz İslam olmaz, olamaz.Allah O'nun şefaatinden bizleri ayırmasın.