Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın, 'İmam Hasan' eserinde, Hz. Hasan'ın Hakem Olayı sırasındaki duruşu hakkında şu bilgilere yer veriliyor:
"İmam Ali'nin ordusuyla Muaviye'nin ordusunun karşılaşmasının ardından birkaç ay geçtikten sonra Hz. Ali'nin ordusu savaşı kazanmak üzere iken Şamlıların fitnesi kendini gösterdi. Amr b. As, Muaviye'nin ordusunu Kur'an sayfalarını mızrak uçlarına asıp havaya kaldırarak iki taraf arasında Kur'an'ın hakem olmasını istemeye çağırmakla, Şam ordusunu büyük bir yenilgiden kurtardı.
Hz. Ali ordudaki bazı kimselerin baskısı ile bu teklifi kabul etmek zorunda kaldı. Bu kişiler cahillikleri yüzünden Amr b. As'ın hilesinden etkilenmişlerdi. Neticede savaşın sonucunun her iki tarafın hakemlerinin vereceği karara göre belirlenmesine karar verildi. Ebu Musa el-Eşarî, Amr b. As'ın hilesi ile aldatıldı. Bunu gören insanlar düştükleri hatanın farkına vararak Hz. Ali'den imzaladığı anlaşmayı bozup, Muaviye ile yeniden savaşmaya başlamasını istediler. Bu kadarla da yetinmeyip Hz. Ali'yi Hakem Olayı'nı kabul etmekle büyük hata etmiş sayıp "hüküm sadece Allah'ındır" sloganını ortaya attılar.
Bu durum Hz. Ali'nin ordusunun saflarında yeni bir kargaşa ve tartışmanın doğmasına sebep oldu. İmam Ali bunun önüne geçebilmek için herkesin güvenini ve saygısını kazanmış bir kişinin, Ebu Musa'nın verdiği hükmü açık delillere dayanarak iptal etmeyi içeren fakat hakem belirleme ilkesinin aslının meşru olduğunu açıklayan bir konuşma yapmasını uygun gördü. Bu iş için de oğlu Hasan'ı görevlendirdi. Bu görevi ona verirken, "Ey oğlum! Kalk ve bu iki kişi -yani Ebu Musa el-Eşarî ve Amr b. As- hakkında gerekenleri söyle" dedi.
Hz. Hasan ayağa kalktı ve minberin basamaklarını çıkarken başladığı konuşmasında şunları söyledi: "Ey insanlar! Bu iki kişi hakkında çok konuştunuz. Onlar Kur'an'a göre hüküm vermekle görevlendirildikleri halde, Kur'an'a karşı keyfi arzulara uyarak hüküm verdiler. Böyle olana hakem denemez. O, hakkında hüküm verilmiş kimse olur. Abdullah b. Kays, Abdullah b. Ömer'i halifeliğe önerirken şu noktada hata etti. Birincisi, Abdullah'ın babasına ters düştü. Çünkü babası onun halife olmasını onaylamadı. Ve onu müşavere kuruluna (şûraya) almadı."
İbn-i Kuteybe "el-İmame ve's-Siyase" adlı eserinde konuşmanın bu bölümünde şu rivayetin geçtiğini de yazmaktadır: "İkincisi, onun halife olup olamayacağını kendisine sormadı ve onun bu işi kabul veya reddedeceğini bilmedi). Üçüncüsü, halifeliğe karar veren ve bu kararları halka hüküm olarak koyan Muhacirler ile Ensar Abdullah b. Ömer üzerinde uzlaşmadı. Hakemliğin meşru olduğuna gelince, Resulüllah, Sa'd b. Muaz'ı Ben-i Kurayza kabilesi ile arasındaki anlaşmazlıkta hakem olarak belirledi. O da Allah'ın rızasına ters düşecek bir hüküm verseydi, Resulüllah bu hükmü onaylamazdı." (Hayatu'l İmami'l Hasan, c.1, s.530, 532).
"Hz. Hasan Sıffin'de canla başla öyle çetin savaşıyordu ki Hz. Ali, adamlarından Hasan ve Hüseyin'i düşman içine dalmaktan alıkoymalarını istedi, ki Peygamberin soyu onların ölümüyle son bulmasın." (Vakiatü's-Sıffin, Nasr b. Mezahim, s.113).
Hz. Hasan Sıffin'de babasını bir an olsun yalnız bırakmadı. Daima yanında oldu. Hakem Olayı'nın neticesinde hakemlerin ihanette bulunarak doğru hüküm vermemesi üzerine Hz. Hasan şu konuşmayı yaptı: "Bunlar Allah'ın Kitabı'nı kendi nefislerine tercih etmek için hakem seçildiler. Ancak bunun tam tersini yaptılar. Bu durumda böyle kimselere hakem değil, mahkum denir." (Hayatu'l İmami'l Hasan b. Ali, c.1, s.479)."
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020