Hz. Ali’nin mahkeme usulünü değiştirmemesi
Hz. Ali toplumda istikrarın bozulmasına ve fitneye yol açabilecek her türlü uygulamaya karşıydı. Kadılara hitaben şöyle dediği nakledilmiştir
11.04.2023 18:10:00





Hz. Ali toplumda istikrarın bozulmasına ve fitneye yol açabilecek her türlü uygulamaya karşıydı. Kadılara hitaben şöyle dediği nakledilmiştir:
"Daha önce hükmettiğiniz gibi hükmedin ki hükümleriniz bir olsun. Ben ihtilafa düşmenizden korkuyorum."
Aynı şekilde diğer halifeler döneminde verilen hükümlerin de değiştirilmesine taraftar değildi.
Peygamber zamanında, Resulullah ile Necranlılar arasında bir antlaşma yapılmış ve anlaşma metnini Hz. Ali kaleme almıştı.
Peygamberimiz vefat etmeden az evvel, Yahudi ve Hristiyanların Arap Yarımadası'ndan sürülmesini vasiyet etti.
Hz. Ömer halifeliği döneminde Necranlılar'ın malların satın almış ve onları Kufe yakınlarında bir yere sürmüştü. Hz. Ali halife olunca onlar kendisine gelerek şöyle dediler:
"Ey Ali! Biz Senin elinle yazılan bir sulh yapmıştık. Ancak Ömer, bizi yurdumuzdan sürdü. Şimdi yurdumuzu bize iade et."
Ancak Hz. Ali bu teklifi reddetti.
Hz. Ali'nin Fedek'in asıl sahiplerine geri verilmesi konusunda da aynı yolu izlediğini görmekteyiz. Ki halifeliği döneminde Hz. Fatıma'nın mülkü olan Fedek'i evlatlarına geri vermediği için bazı âlimler Fedek'in zaten Ehl-i Beyt'in değil, tüm Müslümanların malı olduğunu iddia etmişlerdir.
Ancak bu iddia tamamen mesnetsizdir. Bu şekilde bir düşünce tarzı bizi, Hz. Fatıma'nın -hâşâ- hakkı olmayan bir şeyi talep ettiği sonucuna götürür ki, bu mümkün değildir.
Fedek bahsinde bunu ayrıntılı olarak izah etmiştik. Hz. Fatıma yaşadığı dönemde kendine ait olan bir mülkün elinden alınmasına karşı çıkmıştır ve bu gayet haklı bir davranıştır. Hz. Ali de bu konuda ona destek vermiştir.
Daha sonra hilafet makamına geldiğinde ise Hz. Ali yıllar önce verilmiş bu hükmü, alınmış bu kararı bozmamış olduğu gibi bırakmıştır.
Bu bir çelişki değildir. Aksine Hz. Ali'nin istikrara ve düzene ne kadar önem veren bir şahsiyet olduğunun göstergesidir.
Bu konuda fitne çıkmasını, insanların ihtilafa düşmesini, eski anlaşmazlıkların tekrar gündeme gelmesini istemediği aşikârdır.
Hapishaneler
Halifelerin içinde, ilk kez bugünkü anlamda hapishane kuran Hz. Ali'dir.
Hz. Ali'nin Kûfe'de yaptırdığı ilk hapishaneye "Nafi" deniyordu.
Buranın yapımında kamış kullanıldığı için mahpuslar kolayca kaçmışlardır. Bu sebeple Hz. Ali kerpiçten yeni bir bina yaptırdı ve adını "Muhayyes" koydu.
Hapishanelerde bulunan tutukluların yiyecek ve içecek ihtiyaçları ile giyim masraflarının karşılanması devletin sorumluluğundadır. Ve bu uygulamayı ilk başlatan da yine Hz. Ali'dir.
Hz. Ali bir kabilede, bir toplulukta huzursuzluk çıkaran kişileri hapishanelere kapatır, maddi durumu iyi ise harcamalarını kendi malından, değilse devlet hazinesinden karşılardı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
"Daha önce hükmettiğiniz gibi hükmedin ki hükümleriniz bir olsun. Ben ihtilafa düşmenizden korkuyorum."
Aynı şekilde diğer halifeler döneminde verilen hükümlerin de değiştirilmesine taraftar değildi.
Peygamber zamanında, Resulullah ile Necranlılar arasında bir antlaşma yapılmış ve anlaşma metnini Hz. Ali kaleme almıştı.
Peygamberimiz vefat etmeden az evvel, Yahudi ve Hristiyanların Arap Yarımadası'ndan sürülmesini vasiyet etti.
Hz. Ömer halifeliği döneminde Necranlılar'ın malların satın almış ve onları Kufe yakınlarında bir yere sürmüştü. Hz. Ali halife olunca onlar kendisine gelerek şöyle dediler:
"Ey Ali! Biz Senin elinle yazılan bir sulh yapmıştık. Ancak Ömer, bizi yurdumuzdan sürdü. Şimdi yurdumuzu bize iade et."
Ancak Hz. Ali bu teklifi reddetti.
Hz. Ali'nin Fedek'in asıl sahiplerine geri verilmesi konusunda da aynı yolu izlediğini görmekteyiz. Ki halifeliği döneminde Hz. Fatıma'nın mülkü olan Fedek'i evlatlarına geri vermediği için bazı âlimler Fedek'in zaten Ehl-i Beyt'in değil, tüm Müslümanların malı olduğunu iddia etmişlerdir.
Ancak bu iddia tamamen mesnetsizdir. Bu şekilde bir düşünce tarzı bizi, Hz. Fatıma'nın -hâşâ- hakkı olmayan bir şeyi talep ettiği sonucuna götürür ki, bu mümkün değildir.
Fedek bahsinde bunu ayrıntılı olarak izah etmiştik. Hz. Fatıma yaşadığı dönemde kendine ait olan bir mülkün elinden alınmasına karşı çıkmıştır ve bu gayet haklı bir davranıştır. Hz. Ali de bu konuda ona destek vermiştir.
Daha sonra hilafet makamına geldiğinde ise Hz. Ali yıllar önce verilmiş bu hükmü, alınmış bu kararı bozmamış olduğu gibi bırakmıştır.
Bu bir çelişki değildir. Aksine Hz. Ali'nin istikrara ve düzene ne kadar önem veren bir şahsiyet olduğunun göstergesidir.
Bu konuda fitne çıkmasını, insanların ihtilafa düşmesini, eski anlaşmazlıkların tekrar gündeme gelmesini istemediği aşikârdır.
Hapishaneler
Halifelerin içinde, ilk kez bugünkü anlamda hapishane kuran Hz. Ali'dir.
Hz. Ali'nin Kûfe'de yaptırdığı ilk hapishaneye "Nafi" deniyordu.
Buranın yapımında kamış kullanıldığı için mahpuslar kolayca kaçmışlardır. Bu sebeple Hz. Ali kerpiçten yeni bir bina yaptırdı ve adını "Muhayyes" koydu.
Hapishanelerde bulunan tutukluların yiyecek ve içecek ihtiyaçları ile giyim masraflarının karşılanması devletin sorumluluğundadır. Ve bu uygulamayı ilk başlatan da yine Hz. Ali'dir.
Hz. Ali bir kabilede, bir toplulukta huzursuzluk çıkaran kişileri hapishanelere kapatır, maddi durumu iyi ise harcamalarını kendi malından, değilse devlet hazinesinden karşılardı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.