Huşûlu namaz günahları giderir
Bütün günahları, geride hiçbir şey bırakmamak üzere, beş vakit namaz giderir. Elbette ki bu durum, huşû içinde ve kalb huzuru ile kılınan namaz için söz konusudur, böyle olmayan namaz da zaten sahibine reddedilir
06.02.2024 12:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Allah (c.c.) buyuruyor ki: "Namazlarında huşu içinde olan mü'minler kurtuluşa ermişlerdir."
Bilesin ki, dil âlimleri huşû kelimesini korkmak ve çekinmek gibi kalb eylemlerinden sayar, bazıları da sükûnet, öteye-beriye bakmamak ve oynamamak gibi davranış eylemlerinden kabul eder.
Fıkıh âlimleri huşûnun namazın farzlarından mı olduğu, yoksa faziletlerinden mi sayılması gerektiği hususunda anlaşmazlık halindedirler, her iki görüşü de ileri sürenler vardır.
Birinci görüşü savunanlar şu hadis ve ayete dayanıyorlar. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Kulun ancak aklı tam yerinde iken kıldığı namaz, namaz yerine geçer."
Allah (c.c.) buyuruyor ki: "Namazı Beni hatırlamak için kıl!" (Tahâ: 14). İlk görüşü savunanlara göre gaflet hali zikir le, yani Allah'ı hatırda tutma eylemi ile bağdaşmaz, bu yüzden Allah, "Sakın gafillerden olma" diye buyurur.
Beyhakî'nin Muhammed ibn-i Sirin'den rivayetine göre Muhammed ibn-i Sirin şöyle demiştir: "Haber aldım ki Peygamberimiz (s.a.v.) namaz kılarken gözlerini havaya kaldırdığı için bu ayet inmiştir."
Abdurrezzak'ın (r.a.) aynı konudaki rivayetinde bu âyet inince Peygamberimizin kendisine namazda huşû içinde olmasını ve gözlerini secde yerinden ayırmamasını emrettiği ilâve edilmektedir.
Hakim ve Beyhakî'nin birlikte Ebu Hureyre'den naklettiklerine göre Peygamberimiz (s a.v.) namaz kıldığı vakit gözlerini semaya dikerdi. Bunun üzerine kendisine yukardaki ayet inmiş, O da hemen başını eğmişti.
Hasan'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Beş vakit namaz, birinizin evin önünden akan suyu çok bir nehir gibidir, her gün beş kere bu nehre girip yıkanırsa üzerinde kir namına bir şey kalabilir mi?"
Peygamberimiz (s.a.v.) demek istiyor ki; büyükleri dışında bütün günahları, geride hiçbir şey bırakmamak üzere, beş vakit namaz giderir. Elbette ki bu durum, huşû içinde ve kalb huzuru ile kılınan namaz için söz konusudur, böyle olmayan namaz da zaten sahibine reddedilir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Dünyanın her şeyi ile ilgisini keserek iki rekât namaz kılan kimsenin geçmiş bütün günahları affedilir."
Yine Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Namaz kılmak, hacca gitmek, Beytullah'ı tavaf etmek ve diğer usulü belirlenen ibadetler, Allah'ı hatırda tutmayı sağlamak için emredilmiştir. Hatırlanan hakkında -ki asıl amaç ve hedef odur- kalbinde saygı ve ürperme bulunmayınca böyle bir hatırlamanın (zikrin) ne kıymeti vardır?
Bilesin ki, dil âlimleri huşû kelimesini korkmak ve çekinmek gibi kalb eylemlerinden sayar, bazıları da sükûnet, öteye-beriye bakmamak ve oynamamak gibi davranış eylemlerinden kabul eder.
Fıkıh âlimleri huşûnun namazın farzlarından mı olduğu, yoksa faziletlerinden mi sayılması gerektiği hususunda anlaşmazlık halindedirler, her iki görüşü de ileri sürenler vardır.
Birinci görüşü savunanlar şu hadis ve ayete dayanıyorlar. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Kulun ancak aklı tam yerinde iken kıldığı namaz, namaz yerine geçer."
Allah (c.c.) buyuruyor ki: "Namazı Beni hatırlamak için kıl!" (Tahâ: 14). İlk görüşü savunanlara göre gaflet hali zikir le, yani Allah'ı hatırda tutma eylemi ile bağdaşmaz, bu yüzden Allah, "Sakın gafillerden olma" diye buyurur.
Beyhakî'nin Muhammed ibn-i Sirin'den rivayetine göre Muhammed ibn-i Sirin şöyle demiştir: "Haber aldım ki Peygamberimiz (s.a.v.) namaz kılarken gözlerini havaya kaldırdığı için bu ayet inmiştir."
Abdurrezzak'ın (r.a.) aynı konudaki rivayetinde bu âyet inince Peygamberimizin kendisine namazda huşû içinde olmasını ve gözlerini secde yerinden ayırmamasını emrettiği ilâve edilmektedir.
Hakim ve Beyhakî'nin birlikte Ebu Hureyre'den naklettiklerine göre Peygamberimiz (s a.v.) namaz kıldığı vakit gözlerini semaya dikerdi. Bunun üzerine kendisine yukardaki ayet inmiş, O da hemen başını eğmişti.
Hasan'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Beş vakit namaz, birinizin evin önünden akan suyu çok bir nehir gibidir, her gün beş kere bu nehre girip yıkanırsa üzerinde kir namına bir şey kalabilir mi?"
Peygamberimiz (s.a.v.) demek istiyor ki; büyükleri dışında bütün günahları, geride hiçbir şey bırakmamak üzere, beş vakit namaz giderir. Elbette ki bu durum, huşû içinde ve kalb huzuru ile kılınan namaz için söz konusudur, böyle olmayan namaz da zaten sahibine reddedilir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Dünyanın her şeyi ile ilgisini keserek iki rekât namaz kılan kimsenin geçmiş bütün günahları affedilir."
Yine Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Namaz kılmak, hacca gitmek, Beytullah'ı tavaf etmek ve diğer usulü belirlenen ibadetler, Allah'ı hatırda tutmayı sağlamak için emredilmiştir. Hatırlanan hakkında -ki asıl amaç ve hedef odur- kalbinde saygı ve ürperme bulunmayınca böyle bir hatırlamanın (zikrin) ne kıymeti vardır?