BTP lideri Hüseyin Baş, yaptığı açıklamalar, verdiği örnekler ve de vurgularla, devlet ve milletimizin getirildiği noktayı ortaya koyarak bir taraftan milletimizi seçtikleriyle yüzleştirirken diğer taraftan da iktidar ve muhalefet arasındaki 'kayıkçı kavgasını' deşifre ediyor.
Örneğin Sayın Baş, 'Ekonomi son üç yıldır değil hep bozuktu' diyerek ülkemizdeki yalan ve talanı deşifre eden açıklamalarda bulundu, çıkış yolunu da gösterdi.
Sayın Baş şöyle diyordu:
"Türkiye'de 20 yıldır iyiydi de işler, son 3 yılda bozuldu gibi bir algı dönüyor dolaşıyor. Halbuki işin gerçeğine baktığın zaman, Türkiye'de işler son 3 yılda bozulmadı. Türkiye'de işler hep kötüydü.
Ne yapıldı? Türkiye'nin ne kadar varlığı var, Türkiye'nin ne kadar fabrikası var, Türkiye'nin ne kadar madeni var, Türkiye'nin ne kadar zenginliği var, yabancıya peşkeş çekildi, yandaşa peşkeş çekildi.
Böyle olunca biz oradan edindiğimiz paralarla 20 seneyi götürdük ama 20 senenin sonunda para bitti, kasa tam takır kuru bakır. Sonra ne oldu? Biz artık onun faturasını ödemeye başladık. Son 3 yıldır yaşadığımız bu."
Ülke ekonomimizin batık olduğu, insanımızın bilinçli olarak fakirleştirildiği, ülke zenginliklerimizin talan edildiği, matematikle, resmi belgelerle sabittir.
Maalesef insanımız matematiğe ve resmi belgelere inanmıyor. Ben de bu mealde Sayın Baş'ın iddialarına şu an hepsi Saray'da olanlardan şahitler sunacağım.
İlk şahit Sayın Erdoğan
Daha iktidar olmamıştı. Ecevit-Bahçeli hükümetine, demediğini bırakmıyor ve 'Beceremiyorsanız bırakın' çağrısı ile iktidara şöyle sesleniyordu:
"Bak şu anda millete gidebiliyorlar mı? Yüzleri var mı?
Esnafın arasına çıkabiliyorlar mı?
Halkın arasına, tarım köylüsünün arasına gelebiliyorlar mı?
Pamuk tarlasına girebiliyorlar mı?
Pancarda varlar mı?
Öyleyse tek çözüm kalıyor: Seçim seçim seçim...
Hadi gidelim erken seçime, devlet de rahatlasın, milletimiz de."
Şimdi aynı Erdoğan ne halkın arasına çıkabiliyor, ne de esnafın! Ne pamuk tarlasına gidebiliyor ne de pancar tarlasına.
Ziyaret edeceği yerler, camiler, konferans salonları birkaç gün öncesinde güvenlik ekiplerince gözetim ve denetim altına alınıyor. Ziyaret günü havadan, karadan, denizden önlemler alınıyor ve ziyarete teknolojik donanımlara sahip yüzlerce araç ve binlerce koruma ile gidebiliyor.
Sebep millettir
Sayın Erdoğan'ın halkın içine çıkamamasının sebebi milletimizin kendisidir.
Çünkü Sayın Erdoğan tam 13 yıl önce 'Eğer 8 yıl öncesi asgari ücretle aldığın yumurtadan, aldığın sütten, aldığın peynirden, aldığın ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme' diyordu.
Yumurta, süt, ekmek, peynir alamayan vatandaşlarımızın oylarıyla koltukta kalmaya devam etti.
İkinci şahit
AKP'nin önde gelen isimlerinden, 17-25 Aralık sürecinin en çok konuşulanlarından, hakkındaki iddialara, 'Ben ne yaptımsa R. T. Erdoğan'ın emriyle yaptım' diyen ve AKP eski vekili ve eski Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar.
Sayın Bayraktar 22 yılın sonunda gündeme dair şu mesajı yayınladı: "Bir ülkenin, köy nüfusunu yüzde 30-35 civarında tutmazsanız, şehirde ne varsa 'KÖYE' getirmezseniz, hele hele fiilen köy olan yerleşim birimlerine mahalle ismini koyarsanız, 'NAH' kalkınmaya devam edebilirsiniz."
Üçüncü şahit Devlet Bahçeli'dir
(RTE) 'Sıcak para ve ithalata dayalı geçici ekonomik iyileşmeyi, bir mucize gibi sunma kurnazlığına her fırsatta başvurmuş ve böylelikle günü kurtarmanın kolaycılığına teslim olmuştur…
AKP 17-25 Aralık'la yüzleşmeli, havuzcular, telaşla para eritenler, villacılar, altın kaçakçıları, imar vurguncuları, vakıflar üzerinden soygun tezgahı kuranlar, ihalelere fesat karıştıranlar adaletin huzurunda yaptıklarının bedelini ödemelidir.
Operasyonun üstü örtülmeye çalışılıyor… Ucu nereye dayanırsa dayansın oraya gider... Bilal'in içinde olacağı sıfırlanan paraların hesabını sormayacak mıyız? Bu sürecin bir tarafında Bilal var. Versin Bilal'i, alsın iktidarı' diyordu.
Aynı Bahçeli muhtelif konuşmalarında!
"Türkiye hain bir kuşatma altındadır. Milletimiz kutuplaştırılmaktadır. Önümüz kapatılmaktadır. Sorumlusu AKP'dir. Çıbanın başı, kaçak saraydadır. Bu şahsiyetin idrak ve kişisel ufku kapanmıştır…
Recep Tayyip Erdoğan artık ülkede sorumluluk taşıyacak bir durumda değildir. Recep Tayyip Erdoğan tükenmiştir…
Erdoğan'ın haram ve hezimet sultası nereye kadar sürecektir?
AKP'nin soysuz politikaları yüzünden milli güvenlik duvarlarımız yıkılmıştır, milli his ve hassasiyetlerimiz aşındırılmıştır. Milli kimlik ve geleceğimiz rehin alınmıştır…
Çocuğunu okuturken saçlarına ak düşmüş kardeşim, akşam eve gelirken market ve pazarı yalnızca uzaktan seyreden değerli vatandaşım, bu haksız ve ahlaksız yönetimi daha ne kadar görmezden geleceksiniz?"
O Bahçeli şimdi Saray'da!
At üstünde duramayan
"Paçalarından yolsuzluk akıyor… Hesap sormazsam namerdim… At üstünde durmayı nasıl beceremediyse, ülke yönetmeyi de aynı şekilde beceremedi…
Bu ülkenin herkese çatan ve kaos yaratan bir Başbakanı var ki, akşam evine gittiğinde karısına ve çocuklarına boynu bükük kalan esnafın, çiftçinin yerine kendini koymuyor.
Kendisi evindekilerin yüzüne nasıl bakıyor. AKP iktidarından önce işsizlik yüzde 6'ydı bugün 11.3'e çıktı…"
Bunun gibi nice sözlerin sahibi Süleyman Soylu'dur ve o, şimdi Saray'ın himmetiyle yaşıyor.
Sivil anayasayı tartışıyor olacağız
"2023'te bu beyler iktidar olursa sivil anayasayı tartışıyor olacağız.
2023'te bu sahtekarlar iktidar olursa, BOP projesi sayesinde bölge ülkelerinin sayısının iki katına çıktığını göreceğiz.
2023'te kredi kartı borcu dolayısıyla evine icra gelmeyen hiçbir evin kalmadığını duyacağız.
2023'te, boşanma oranlarının evlenme oranlarının önüne geçtiğini duyacağız."
13 yıl önce söylenen bu sözler gerçekleşti mi? Gerçekleşti. Peki, bu öngörülerin sahibi kimdi? Numan Kurtulmuş. Şimdi nerede? Saray'ın hizmetinde…
Bir şahit daha
"Enflasyonun sebebini, üreticide arıyor.
Mesela; pahalılığın sebebini, çiftçide arıyor.
Mesela; marketteki, pazardaki yangının sebebini, esnafta arıyor.
Gerçekler gün gibi ortada Sayın Erdoğan!
Sen ne kadar kendini kandırsan da;
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nı, üreticilerimiz yönetmiyor.
Merkez Bankası'nı, çiftçilerimiz yönetmiyor.
Devletin Hazine'sini, esnafımız yönetmiyor.
Bunların hepsini sen yönetiyorsun, sen!"
Bu sözlerin sahibi olan Meral Akşener de, Saray'a sığındı.
Yani battığımızı görenler Saray'a sığınıyor. Demek ki bu millete 'Baş' lazım.
- Ümmü'l-Benin gibi Ehl-i Beyt’i sevmek / 22.11.2024
- Mevzu kılıç kaldırmak değil, Atatürk / 21.11.2024
- AKP, Türkiye’de fakirliği bitiren partidir! / 20.11.2024
- Türk Milleti nasıl sıradanlaştırıldı? / 18.11.2024
- AKP’den önce Suriye’de PYD yoktu / 17.11.2024
- Siyasetin gündeminde sen yoksun kardeşim / 16.11.2024
- İİT-İsrail ve Erdoğan / 15.11.2024
- MHP ile başlatılan süpernova / 14.11.2024
- Sayın Erdoğan’ın 10 Kasım açıklamaları / 13.11.2024