Hurafeciler ittifakı

Uçan kuşa laf yetiştirenler, güya her yanlışı düzelten merkez numarası yapanlar, kendileri gibi hurafecilikte sınır tanımayanlara seslerini dahi çıkarmıyorlar.
Hurafecilerin müthiş ittifak halinde olduklarını esefle gözlemliyoruz.
Ebeveynin, kardeşin ve yakın akrabanın aleyhine dahi olsa doğruyu söyleme, doğru şahitlik etme ilkesi onlar için sadece kitaplarda yer alan bir kural, o kadar, onların hayatlarında bu hayati ilkenin hiç bir karşılığı yok.
Bugüne kadar meşhur Cübbeli'nin çuval çuval hurafeleri karşısında yine meşhur püsküllü fes sahibi ihtiyarın ağzını açıp bir laf ettiğini duymadığımız gibi fes sahibin yaydığı hurafeler karşısında da cübbe sahibinin ısrarla sustuğuna şahit oluyoruz.
Fes sahibi ile cübbe sahibi hurafecilikte müthiş ittifak halindeler.
Hurafecilikte ittifak halinde olmasaydılar, Cübbeli şimdiye kadar çoktan o meşhur "reddiyelerini" peşpeşe sıralamış olması lazımdı.
Adeta reddiye üretim merkezi gibi çalışan ve uçan kuşa "kanadını az açtın yok çok açtın" diye reddiyeler gönderen Cübbeli, Peygamberlik kurumunu her hangi bir yarışma sonunda elde edilen bir makam şeklinde anlatan fes sahibine en ufak bir ses bile çıkarmıyor.
Mezhebi, meşrebi ne olursa olsun, genel olarak İslam itikadı açısından son derece sakıncalı, son derece tehlikeli olan fesli amcanın son günlerdeki çıkışı öyle yenilir-yutulur cinsten değil.
Ne demişti hatırlayalım; "Peygamber aleyhisselam, Hz. Ebubekir hakkında buyurmuştur ki; Ebubekir ile biz atbaşı gidiyorduk, o beni geçseydi peygamber olacaktı, ben onu geçtim peygamber oldum."
Bu saçmalığı sayın Cübbeli Ehl-i Sünnetin hangi çuvalında saklayabilir ki meşhur reddiyelerinden birini bu adama yollamıyor.
Belli ki hurafeciler arasında müthiş bir ittifak var.
"Sen beni idare et ben de seni idare edeyim" modunda yaşayıp gidiyorlar işte.
Püsküllü fes sahibi sayın ihtiyar; Cübbe sahibinin, yanmaz kefen ticaretine, na'lin-i şerif üretimine, Zebanilerin, Nakşiliğin Halidi kolundan olanlara torpil geçeceği safsatısına nasıl ses çıkarmamışsa, o da fesli ihtiyarın son model hurafesine ses çıkarmıyor demek ki.
Böyle bir hezeyan karşısında mesela Diyanet İşleri'nin bir diyeceği yok mu?
Bir beyanname yayınlayarak, kim olursa olsun, kamuoyu önünde, seksen milyonun huzurunda Peygambere iftira atamaz, uydurma rivayetleri "Hadis" diye takdim edemez, hiç kimsenin böyle bir yetkisi de hakkı da yoktur diyemez mi?
Allah'ın dini, sırtına bir cübbe giyenin, başına bir püsküllü fes takanın ileri-geri konuşabileceği, rastgele hurafeler uyduracağı bir alan değildir demesi gerekmez mi?
Hurafecilerin anası durumundaki Said Nursi'ye sahip çıkan Diyanetten elbette biz de çok şey bekliyoruz, bu kadarını da kaldıramaz tabii ki!
Velhasıl, hurafecilerin ittifakına bir kez daha üzülerek şahit olmuş bulunmaktayız.