Halkın gerçekleri ve ekonominin rakamları ile hükümetin açıklama ve verdiği rakamlar ile hep çatışma halinde.
Kusura bakmasınlar ama hükümet gerçeklerden kaçıyor. Halkın içine inmiyor, ekranlardan hala tünel, yol uzunlukları, havalimanı sayıları, köprü adetleri vs. ile bir büyümüşlük, kalkınmışlık gösterisi yapıyor.
Vahim olan ise dünü kötüleyerek, karalayarak bir diğer ifade ile açlık ile yokluk ile halkı korkutarak bugüne razı etmeye çalışıyorlar.
Üniversiteler açıldı. Ortada öğrencilerin 'barınma' sorunu var. Atatürk Havalimanı pistine '45 günde bin yataklı hastane yaptık' diyen hükümet ısrarla öğrencilerin barınma sorununu inkar ediyor, hedef gösteriyor.
En son Sayın Erdoğan: "Bazı park, bahçelerde bankların üzerinde yatanların bir kısmının öğrencilikle alakası yok, güya sözde öğrenci. Bunlar Gezi Parkı'nın bir başka versiyonu… 190 olan yurt sayısını 774'e, 182 bin olan yatak kapasitesini 719 bine biz çıkardık" dedi.
Bu sayıları kimse inkar etmiyor zaten. Bu sayılar yetmiyor ve 19 yılda neden bu ihtiyaç giderilmedi, diye soruluyor.
Bizzat iktidar partisi yetkililerinin verdiği rakamları aktarayım; "2002-2003 eğitim ve öğretim yılında bir milyon 918 bin 483 olan üniversitelerde okuyan öğrenci sayısı, 2011-2012 öğretim yılında 2,1 milyona, 2016'da 7 milyon 313 bin 403'e ulaşmış.
Son rakamı ise Sayın Erdoğan şöyle veriyordu; "Üniversite sayımızı 77'den 207'ye, öğrenci sayımızı bir milyondan, Almanya'dan çok çok ilerdeyiz onu söyleyeyim, Merkel'e 8 milyon 400 bin üniversite gençliğimiz var deyince öyle bir şaşırdı."
8 milyon 400 öğrencimize 719 bin yatak yetmediğini matematik bile kabul etti ama AKP kabul etmiyor.
Bu yazdıklarımın hepsini unutun ve İstanbul' bakın! Türkiye'deki üniversitelerin yüzde 29,61'ine İstanbul ev sahipliği yapmaktadır. Bu üniversitelerdeki öğrenci sayısı toplam 1 milyon bin 834'tür.
İstanbul'da Kredi Yurtlar Kurumu'na bağlı ve toplam yatak sayısı 24 bin 651 olan 24 yurt, özel ve vakıflara ait toplam 75 bin yatak kapasitesi olan 454 yurt var. Toplam 100 bin.
Şimdi siz söyleyin! Ortada sorun var mı yok mu?
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş hitabını hatırlayalım; "Siz hiç genç olamamış efendiler, ülkemizin geleceğini sokaklarda bırakamayız. Bugün görmezden geldiğiniz öğrencilerimiz, yarın oy pusulasında sizleri görmezden gelecekler!"
Çanakkale Köprüsü
Temel atıldığı günlerde İBB başkan adayı olan Binali Yıldırım, "Dünyaya, dosta düşmana mesaj veriyoruz. 'Öldük bittik', kıyamet senaryosu yazanlara inat Türkiye, gururla, güvenle nasıl bir kalkınma hamlesi içinde olduğunu herkese gösteriyor" diyordu.
Geçen yıl Sayın Erdoğan ise "Ülkemizin pek çok hayalini gerçeğe dönüştürdüğümüz gibi, 1915 Çanakkale Köprüsü'nü inşa etmek de hamdolsun bize nasip oldu. Pek çok projemizle birlikte Türkiye, inşallah ulaşımda bölgesel merkez konumuna yükselecektir" cümlelerini kurmuştu.
Köprü tamamlanmak üzere ve Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu; "1915 Çanakkale Köprüsü ulaşım, ticaret ve kalkınma hedeflerine hizmet eden bir proje olmanın çok ötesindedir. Bu eser, aziz şehitlerimizin hatırasını da bağrında taşıyan eşsiz bir abidedir, destan yazan ecdadımıza bir armağan olacaktır" dedi.
Köprüyü, kim yapıyor? Nihat Özdemir'in sahibi olduğu Limak ile Güney Koreli ortağı.
Köprüyü, kim yaptırıyor? AKP iktidarı.
Nasıl yaptırıyor? Yap-işlet-kar et- kar. Kar edemezsen Hazine hallederiz. Karını tamamladıktan sonra da devret.
Köprünün yapım maliyeti: 1.830.212.377 Euro.
Araç geçiş garantisi; Günlük 45 bin. Araç geçiş ücreti; 15 Euro+KDV. İşletme süresi: 10 yıl 8 ay.
Nihat Özdemir ve Koreli ortağının bu sürede elde edeceği para; 2.844.558.000 Euro.
Net karları; 1.014.345.623Euro.
İki kişi, bir işe 1,8 milyar Euro para koyuyor. Yılda 100 milyon Euro, 10 yılda 1 milyar Euro net kazandırıyor.
Kimin sırtından? Vatandaşın. İktidar ne diyor? Biz, yaptık, destan yazdık.
Vatandaşta bu rakamları ve kar edenleri bir kenara yazsın artık.
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025