"Türkiye'nin en etkisiz, suya sabuna dokunmayan, Türk dış politikasında adını dahi duymadığımız Cumhurbaşkanı Sezer'dir" dersek haksızlık etmemiş oluruz. Aynı zamanda Türkiye'nin 3. sivil cumhurbaşkanı da olan Sezer'in medyada öne çıkan yönü, Türkiye realitesine uzak "katı bir laiklik" uygulayıcılığına dair haberlerle sınırlı. Örnek olarak Cuma namazlarına gitmeme, birkaç istisna haricinde cenaze namazlarında bulunmama ve son olarak İKÖ'nün Mekke'deki toplantısına katılmama...Cumhurun, reisinin kendi dini duygu ve uygulamalarına bu denli mesafeli duruşuna bir anlam verememesi doğal olmakla birlikte, reisin ülke meselelerine de mesafeli duruşu anlaşılır şey değil. Cumhurbaşkanı; Kıbrıs, Irak, AB, ABD, Güneydoğu, kimlik tartışmaları gibi konularda derin bir sessizliğe gömülme hakkına sahip değildir. Maalesef Sezer'de, ülkenin kritik gündemine dair hoş olmayan bir ilgisizlik sözkonusu. Tam böyle bir ortamda, Cumhurbaşkanı Sezer bir anda patronlar kulübü TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Kurulu toplantısında görünüverdi. Başbakan Erdoğan'ın katılmadığı toplantıda onur konuğu olarak konuşan Sezer, beklenenin aksine siyasete dair önemli mesajlar verdi. Sezer, kimlik tartışmalarından seçim barajına, ekonomiden yargı bağımsızlığına kadar ekonomi siyaset düzleminde birçok konuya dair görüşlerini belirtti. Tabi bu görüşlerin önemli bir bölümü basına kapalı özel sohbetlerde dile getiriliyor. Basına kapalı da olsa- zaten basına bir şekilde sızıyor- Sezer'in ülke meselelerine dair konuşması sevindirici. Seçim barajının yüzde 8'e çekilmesi gerektiğini belirten ve yargıya müdahalelerden rahatsızlığını dile getiren Sezer, "Adalet Bakanı'nın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı olduğu bir sistemde yargı bağımsızlığını sağlamak çok güçtür" diyerek de, siyasetin yargıdan elini çekmesi gerektiği yönünde mesaj veriyor. Sezer'in dilinin açıldığı bu toplantı, baştan aşağıya AKP hükümetinin icraatlarına reddiye niteliği taşıyor. Başbakan Erdoğan da bu tepkinin farkına vardığı için ateş püskürüyor. Başbakan Erdoğan TÜSİAD'ı eleştirirken, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç'un Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'ın gözaltı süresiyle ilgili açıklamalarını ön plana çıkarıyor ancak olayın perde arkası çok farklı. Çünkü Başbakan Erdoğan TÜSİAD toplantısından hemen sonra soluğu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde alıyor. TOBB'un toplantılarına katılıp, beraber öğlen yemeği yiyen Erdoğan, burjuvazi örgütüne, bir başka burjuvazi örgütüyle cevap veriyor. Çünkü çok partili Türk siyasetinin yarım asırlık tarihinde TÜSİAD'ın yönlendirmeleri ve etkileri küçümsenmeyecek boyutlarda. Bu burjuvazi topluluğunun destek verdiği ve desteğini çektiği hükümetlerin nasıl bir sona ulaştıkları ortada. Erdoğan'ın hükümeti de kurulduğu günlerde TÜSİAD'ın yoğun destek ve kayırmalarına mazhar olmuştu. Ama bugün gelinen noktada TÜSİAD ile AKP hükümeti arasında bazı sorunlar yaşandığı ve bu sorunların artık gizlenemeyecek boyutlara ulaştığı çok açık bir şekilde gözlenebiliyor. Kapitalist sistemin memnun ve mutlu zümresi burjuvazi kesimiyle hükümet arasındaki bu anlaşmazlık görüntüsü bir tiyatro da olabilir. Çünkü bu zümrenin, Türkiye gibi göbekten dışa bağımlı bir ülkedeki temsilcileri dışarıdaki ağabeylerinden habersiz hükümete tepki koyamazlar. AKP hükümetinin "kapitalist ağabeylerle" muhabbetlerinin hangi boyutlarda olduğunu çok iyi bildiğimiz için, burjuvazideki bu tepkinin sembolik ve aldatmaca olduğunu söyleyebiliriz. Erdoğan ve hükümeti halk nazarında hızla irtifa kaybediyor. Belli kesimlerle kavga etmeleri, sürtüşmeleri ve halk lehine fırça çekme zamanları çoktan geldi!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012