Sigaraya karşı mücadele görüntüsü veren iktidarın bu mücadelede ortaya koyduğu taktik her daim sorgulandı. İktidarın hedefi birey ve toplum sağlığı mı yoksa sigara karşıtlığı üzerinden bir taraftan imaj yapmak diğer taraftan da zam ve vergi ile bol para kazanmak mı?
Dünya yanıyor, insanlık gergin, bayram geçti, seyran da olmadı ama bir anda sigara yine gündeme geldi. Hem de 'yüklüyoruz, bindiriyoruz' tabirleriyle.
Erdoğan aynen şöyle dedi; "Biz vergiler içerisinde zaten en çok vergi yükünü sigaraya yüklüyoruz. Acaba ne derler diye de düşünmüyoruz. Çünkü biz, sigara müptelası olan vatandaşlarımızı çok seviyoruz. İstiyoruz ki, sigara fiyatlarını artıralım belki yavaş yavaş kaçarlar diye düşünüyoruz. Fakat yine de kaçmıyorlar nedense. Ama biz yine vergiyi sigaraya bindireceğiz. Böylece de buna devam edeceğiz" dedi.
Bu bir itiraftır. Neyin itirafı? Zam yaparak sigarayı bıraktıramadıklarının itirafı. Demek ki sigara ile mücadelede tutulan yol yanlış. Ama yoldan dönmeyiz, diyorlar. Haliyle bu mücadelenin mantığında tek şık kalıyor; Para kazanmak.
Hayır efendim! İktidar, insan sağlığı için bu adımları atıyor diyenlere sormak istiyorum;
Sağlıklı yaşamak için beslenme, giyinme ve barınma ilk üç maddedir. Bu üç maddenin ülkemizdeki asgari maliyeti ne kadar? 2 bin 450 TL. Peki, asgari ücret ne kadar? 2 bin 230 TL.
Nerede milletin sağlığını düşünenler!
Sigaraya zammı, vergiyi sağlık için koyuyoruz, diyenler akaryakıta dünyanın en yüksek vergisini neden koyduklarının sebebini açıklamalıdırlar!
Aynı şekilde dünyanın en pahalı doğalgazını, internetini, telefonunu, arabasını vergilerle alıyor, kullanıyoruz. Bu vergiler, insan sağlığı için mi?
Şimdi bu satırları okudun! Çocuklarının haklı istekleri, hanımının mutfak harcamaları, faturalar, kiralar ve aldığın daha doğrusu alabilecek miyim, endişesi taşıdığın maaşın aklına geldi. İster istemez yüklendin sigaraya. Bakalım kim, kime nereye kadar yüklenecek?
Sigarayı mı savunuyorum?
Asla. Vurgulamak istediğim şudur; günümüz insanını zamlarla, cezalarla, gözdağı vermekle, korkutmakla, yasaklarla bir kalıba sığdıramazsınız, istekleriniz haklı olsa bile yaptıramazsınız.
Neden? Çünkü 'önce insan' demediniz. Çünkü insana, gönül gözüyle bakmadınız.
Eserlerinde her daim 'önce insan' diyen, insan vurgusu yapan merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocam, Temmuz 2017'de gazetemizdeki yazısında toplumumuzdaki sıkıntılara, insanların şikayetçiliğine dikkat çekerek şöyle diyordu:
"Kısaca her şeyden şikâyetçiyiz. Öyle ki başa geçenler, kurumları düzeltmek istese de, hak ve hukuk dağıtmak gayesinde olsa da asıl problemi halledemedikleri için başarılı olamıyorlar. Her zaman ifade ediyoruz. Önce insan meselesi çözülmelidir. İnsan, 'Hak adına ve kendi yararına' kazanılmadıktan sonra hangi kanunu, nizamı getirseniz, hangi düzenlemeyi yapsanız da işe yaramayacaktır..."
Olay bu! İnsanları eğitmedikten, insanların gönüllerine hitap etmedikten, insanların gönlünü kazanmadıktan, hak adına, kendi adına, devlet-millet adına insan yetiştiremedikten sonra alınan kararlar, yapılan tavsiyeler, konulan cezalar caydırıcı olmadığı gibi çok da kısa ömürlü olur.
Yeni normal
1 Haziran'da ülke genelindeki kısıtlamaların çoğu kaldırıldı ve buna 'yeni normal hayata dönüş' denildi.
Peki, eski normalimiz nasıldı? İşsizlik, zamlar, pahalılık, borçlar, cinayetler, gasplar bir tarafta.
İktidar ve muhalefet ağız dalaşları, sanal gündemler üzerinden verilen korku ve nefret mesajları diğer tarafta.
Banka, PTT, fatura ödeme kuyrukları, toplu taşımadaki sıkışabildiğin kadar sıkış gerçeği de ortada.
Yeni normale baktığımızda eski normallerimizi tam manasıyla koruduğumuzu görüyoruz. Bir farkla ki, eskiden ağzımızda maske yoktu. Yeni normallerimiz maskeli…
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025