Mısır'da, Mursi'nin darbeyle indirilmesi sonrasında AKP'nin maddi, manevi kanka olduğu Suud hükümeti, anında darbeci Sisi'ye 4 milyar dolar para çıkarmıştı. ABD'de darbenin arkasında durmuş ve "her sandık demokrasi değildir" diyerek, dünyaya ve kadim dostlarına ayar vermişti. Meydanlarda Mursi'nin avukatlığını yapan, kızı için gözyaşı döken, Mısır için özel sembol oluşturan AKP'nin, (Erdoğan'ın) kalabalıklara bir şeyler demesi lazımdı. Dedi de? "Demokrasi sandık değildir" veya "demokrasi sadece sandık değildir" mantığını, kim kullanırsa kullansın, ben kabul etmiyorum. Demokrasi sandıktan geçer". Olay bitmişti! Erdoğan, dünyaya demokrasi dersi vermiş ve ABD'ye "one münit" çekmişti. Sözcü, vekil, yandaş yazar, çizer öyle anlattı. Yedik tabi?Ve gün geldi! O meşhur sandıklar kuruldu. Mısır'da kuruldu, Suriye'de kuruldu. Kırım'da kuruldu. Tablo ilginçti. Mısır'daki sandığı Erdoğan kabul etmiyor, dostları ise kabul ediyordu. Suriye ve Kırım'daki sandıklara ise toptan karşı çıkıyorlardı. Ama sandık, milletin iradesi vs. diye hatırlatacak olursanız? Bu sefer size hak, hukuk dersi verip, "one münit" çekiyorlardı? Mısır'da, Sisi sandıktan çıktı. ABD hemen arayarak tebrik etti ve insan hakları vs. tavsiyelerinde bulundu. Erdoğan bozuldu ama belli etmedi. Asıl bozgunu ise Çankaya'dan yedi. Düşünün! Aynı dağın yeli, aynı yolun yolcusu iki arkadaştan biri darbeciye karşıyken, diğeri tebrik ediyor. Hem de Türkiye'de sandık hazırlıkları yapılırken (cumhurbaşkanlığı seçimleri) Zor oldu ama hazmetti. Kırım'da da sandık kuruldu ve halkın tamamına yakını "biz, Rusya ile birleşeceğiz" dedi. Kem, küm ettiler ama karşılarındaki Rusya, haliyle kabullendiler?Suriye'de de sandık kuruldu ve üç yıldır iç savaş veren ülkede, rekor katılımla yapılan seçimi, % 85 oyla Esad kazandı. Ve patladılar! Tanımıyoruz? Tanımazsan tanıma. Adam halkını arkasına almış, kurtuluş mücadelesi veriyor. Bu noktada siyaset ve ahlakın kaldıramayacağı şeyleri de gördük, yaşadık. İran cumhurbaşkanı ülkemize geldi. Erdoğan'la basın toplantısında, gazetecinin biri (artık gazetecilik gereği mi, yoksa başka niyetlerle mi bilemiyorum) "Esad'ı tebrik ettiniz mi?" diye sordu. Erdoğan'ın yüzü asıldı. Konuk cumhurbaşkanı yoruma girmeden ve kısaca "evet" yanıtını verdi. Aman Allah'ım! Bu yandaş ve dinci medya diyorlar ya, günlerce demediklerini bırakmadılar. Hatta konuk cumhurbaşkanının bu soruyu "Erdoğan'la dalga geçer sırıtarak yanıtladı" yorum yapıp yansıtanlar oldu. Bir misafire karşı böyle bir yaklaşım ahlak ve basın özgürlüğüyle açıklanamaz. Bu olsa olsa saygısızlıktır göze girmek için değerleri pazarlamaktır?Hukuk AKP'yi bozuyor Balyoz süreçinde hiçbir komutan hukuktan kaçmadı. İddialar vahim, deliller tartışmalıydı. Aylarca "ıslak imza" gerçek mi, değil mi sorusunun cevabını merak ettik. Bugün hükümetin kendisi için temiz kağıdı aldığı, itibar edilmesi gerektiğini vurguladığı TÜBİTAK'ın, o günkü raporlarını başta hükümet kimse kale almıyordu. İstenilen delil elde edilinceye kadar tekrar tekrar analizler yapılıyordu. Deliller, gizli tanıklar vs. komikti. Düşünsenize! Çıkmamış bir yazılım programıyla asker darbe planları yapmış ve bunu kayda almıştı. Gizli tanıklar saydırdıkça saydırıyordu. Askerde bizi de bir dinleyin, bizimde tanıklarımız var, demiş ama yine kale alınmamıştı. Balyoz'u mahkeme vurdu, Yargıtay onadı. Ama Anayasa Mahkemesi hukuki gerekçelerle kararı bozdu. Serbest kaldılar. Yeniden yargılanma yapılacak. AYM'nin bu kararı sonrası serbest kalan MHP Milletvekili Engin açıklamayı yaptı; "Biz içerideyken hiçbir şekilde cevap verme imkanımız yokken, başta TV'lerde ve gazetelerde, bir anamıza küfür etmeyen utanmazlar dahil herkese sıfatı, mevkii ne olursa olsun söyleyecek sözümüz vardır. Ve zamanı geldiğinde bu sözleri herkes duyacaktır".AYM'nin kararı ve dört yıl sonra serbest kalan vekilin açıklamasına hükümetin tepkisi adeta taraflı savcı modundaydı ve her zamanki gibi ahlak sınırlarını zorluyordu. AKP sözcüsü Hüseyin Çelik, "AYM hangi tarafından böyle bir kararı verdi bilmiyorum" diyerek AKP'nin hukukun üstünlük anlayışını ortaya koydu. Gazeteci vekil (Şamil Tayyar) ise balyoz davasının kararını çoktan vermiş ve serbest kalan asker vekilin sözlerinden alınmış olarak şunları söyledi;"? Bunun bir darbe davası olduğunu, intikam davası olduğunu ve AYM'nin siyasi karar verdiğini düşünüyorum? Eğer özür dilemezse (Engin Alan) ben de kendisine en yakın zamanda, tırnak içinde özür dileyerek söylüyorum 'namussuz' ifadesini kullanacağım".Hukuk üstün mü? Özgür mü? Saygın mı? Ne dersiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025