ABD yönetimi Hizbullah örgütünü kıskaca almak için seferberlik başlattı.
Suriye, Lübnan, İran ve Paraguay'a uyarılar geldi.
Suriye'ye bölgedeki desteğini kesmesi için 3 aylık süre tanınırken İran Hükümeti'ne silah desteğini sona erdirmesi kararı hatırlatıldı. Lübnan'a baskı yapan ABD, örgüte yapıldığını öne sürdüğü mali transferleri sonlandırması talebinde bulundu.
Paraguay, Arjantin, Brezilya arasında yer alan sınır bölgesinde yaşayan Lübnanlılar'ın da Hizbullah'a finansal destekte bulunduğunu düşünen yönetim, CIA'nın bu bölgedeki faaliyetlerine hız kazandırdı.
1970'lerde başlayan Lübnan iç savaşıyla beraber pekçok Lübnanlı Paraguay'a göç etmek zorunda kalmıştı.
ABD'nin Ortadoğu temsilcisi Zinni'nin ümitlerini orada bırakarak geri dönmek zorunda kaldığı ve İsrail sahillerinin 500 kilometre açığında silah yüklü ele geçirilen şaibeli gemi krizinin Filistinliler aleyhine organize edildiği kampanya dönemine denk gelen ABD'nin bu kararı oldukça anlamlı.
ABD makamları silahın Güney Lübnan'daki Hizbullah örgütüne ulaştırılmak amacıyla yola çıkarıldığı teziyle hareket ederken ,Şaron hükümeti de Filistin tarafına batı kaynaklı baskı uygulatmak maksadıyla yoğun karalama senaryosu uyguluyor.
İsrail Genelkurmay Başkanı Mofaz'ın "Filistin yönetiminin mühimmat elde etme girişiminin İsrail'in Filistin otoriteleriyle olan ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerektiği" yönündeki beyanatı bölgedeki sürecin daha da gergin günlere gebe olduğu sinyalini veriyor.
ABD de aynı süreç içerisinde Hizbullah'a yüklenecek. Bu yüklenmeler de doğal olarak Filistin'e sirayet edecek. Ortadoğu'da barış için yeni kapı ve yeni süreç arayışı göstermelik faaliyetlerden öte gitmiyor.
Dost(!) acı söyledi
AB'nin genişlemeden sorumlu komisyon üyesi Günther Verheugen önceki günkü talihsiz (Diplomatik yetkililer her ne kadar 'talihsiz' olarak nitelese de biz bunu 'anlamlı' olarak algılıyoruz ) beyanında yine Kıbrıs Rum Kesimi'nin gerekirse tek taraflı olarak AB'ye girebileceği vurgusunu yaptı.
Her defasında yapılan bu vurgunun şimdiki ağzıydı Verheugen sadece.
Genişlemeci üye Verheugen "bu şekil üyeliğin arzu edilmeyen bir durum olduğu" açıklamasını da sonuna ilave etti.
Dentaş ve Klerides'in dört yıl aradan sonra doğrudan görüşmelere başladığı ve yemek üstüne yemeğin yenerek gülücüklerin objektiflere yansıtıldığı bir ortamda Verheugen'in bu çıkışı kafalarımızı da karıştırmadı değil.
Açıklama Rum ağzıyla yapıldı. Ağzındaki baklayı çıkaran Verheugen görüşme öncesi Rum lidere de mesaj vermiş oldu. "Arkanızdayız,görüşmelerde kendini kasmamana gerek yok, görüşme olsa da olmasa da üyeliğiniz cepte"
Türk tarafının "Ada'da üyelik müzakereleri sırasında elini uzatan taraf biz olduk, masaya koşulsuz oturduk, bakalım birlik bu kez bize ne tür talepte bulunacak, Rumlar'ı hemen hemen köşeye sıkıştırdık, Klerides masadan nasıl bir taviz verecek acaba?" diye umut üstüne umut barındırdığı şu günlerdeki bu yeni açıklamayla Türkiye'ye yeni bir mesaj daha verilmiş oldu.
16 Ocak zirvesine toz pembe taşınan umutlar da AB üyeliğimiz için pek fayda etmeyecekti aslında.
Seçildiğinden bu yana "Türk dostu" olarak görülen Verheugen'in açıklamaları karşısında diplomasimiz üç maymunu oynuyor.
Cevat KIŞLALI
Suriye, Lübnan, İran ve Paraguay'a uyarılar geldi.
Suriye'ye bölgedeki desteğini kesmesi için 3 aylık süre tanınırken İran Hükümeti'ne silah desteğini sona erdirmesi kararı hatırlatıldı. Lübnan'a baskı yapan ABD, örgüte yapıldığını öne sürdüğü mali transferleri sonlandırması talebinde bulundu.
Paraguay, Arjantin, Brezilya arasında yer alan sınır bölgesinde yaşayan Lübnanlılar'ın da Hizbullah'a finansal destekte bulunduğunu düşünen yönetim, CIA'nın bu bölgedeki faaliyetlerine hız kazandırdı.
1970'lerde başlayan Lübnan iç savaşıyla beraber pekçok Lübnanlı Paraguay'a göç etmek zorunda kalmıştı.
ABD'nin Ortadoğu temsilcisi Zinni'nin ümitlerini orada bırakarak geri dönmek zorunda kaldığı ve İsrail sahillerinin 500 kilometre açığında silah yüklü ele geçirilen şaibeli gemi krizinin Filistinliler aleyhine organize edildiği kampanya dönemine denk gelen ABD'nin bu kararı oldukça anlamlı.
ABD makamları silahın Güney Lübnan'daki Hizbullah örgütüne ulaştırılmak amacıyla yola çıkarıldığı teziyle hareket ederken ,Şaron hükümeti de Filistin tarafına batı kaynaklı baskı uygulatmak maksadıyla yoğun karalama senaryosu uyguluyor.
İsrail Genelkurmay Başkanı Mofaz'ın "Filistin yönetiminin mühimmat elde etme girişiminin İsrail'in Filistin otoriteleriyle olan ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerektiği" yönündeki beyanatı bölgedeki sürecin daha da gergin günlere gebe olduğu sinyalini veriyor.
ABD de aynı süreç içerisinde Hizbullah'a yüklenecek. Bu yüklenmeler de doğal olarak Filistin'e sirayet edecek. Ortadoğu'da barış için yeni kapı ve yeni süreç arayışı göstermelik faaliyetlerden öte gitmiyor.
Dost(!) acı söyledi
AB'nin genişlemeden sorumlu komisyon üyesi Günther Verheugen önceki günkü talihsiz (Diplomatik yetkililer her ne kadar 'talihsiz' olarak nitelese de biz bunu 'anlamlı' olarak algılıyoruz ) beyanında yine Kıbrıs Rum Kesimi'nin gerekirse tek taraflı olarak AB'ye girebileceği vurgusunu yaptı.
Her defasında yapılan bu vurgunun şimdiki ağzıydı Verheugen sadece.
Genişlemeci üye Verheugen "bu şekil üyeliğin arzu edilmeyen bir durum olduğu" açıklamasını da sonuna ilave etti.
Dentaş ve Klerides'in dört yıl aradan sonra doğrudan görüşmelere başladığı ve yemek üstüne yemeğin yenerek gülücüklerin objektiflere yansıtıldığı bir ortamda Verheugen'in bu çıkışı kafalarımızı da karıştırmadı değil.
Açıklama Rum ağzıyla yapıldı. Ağzındaki baklayı çıkaran Verheugen görüşme öncesi Rum lidere de mesaj vermiş oldu. "Arkanızdayız,görüşmelerde kendini kasmamana gerek yok, görüşme olsa da olmasa da üyeliğiniz cepte"
Türk tarafının "Ada'da üyelik müzakereleri sırasında elini uzatan taraf biz olduk, masaya koşulsuz oturduk, bakalım birlik bu kez bize ne tür talepte bulunacak, Rumlar'ı hemen hemen köşeye sıkıştırdık, Klerides masadan nasıl bir taviz verecek acaba?" diye umut üstüne umut barındırdığı şu günlerdeki bu yeni açıklamayla Türkiye'ye yeni bir mesaj daha verilmiş oldu.
16 Ocak zirvesine toz pembe taşınan umutlar da AB üyeliğimiz için pek fayda etmeyecekti aslında.
Seçildiğinden bu yana "Türk dostu" olarak görülen Verheugen'in açıklamaları karşısında diplomasimiz üç maymunu oynuyor.
Cevat KIŞLALI
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.