Kur'a'n-ı Kerim'de Cenab-ı Hak, bizi hep, ölüm ötesine, yani ahirete hazırlar. Zaten hayatla ahiret arasındaki geçit kapısı ölümdür. Hayat bir dünyadır, ahiret de bir dünyadır.
İkisinin arasındaki perde ölümdür. Ama nefis ahireti görmediği, bilmediği, tanımadığı için o tarafa yokluk olarak bakar, ölümden de çok korkar, tir tir titrer. Bilse ki ondan sonra muazzam, sonsuz bir hayat var; o zaman ölüme koşa koşa gider. Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'inde şöyle buyuruyor: "Mutlak hükümranlık olan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter. O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayati yaratmıştır..." (Mülk,67/1-2). Ahiret konusu da zaten iman etmemiz gereken hususlardan bir tanesidir. Ahiret ne demektir? Öleceksiniz, dirileceksiniz, hesap vereceksiniz, demektir. Allah'a, yaptığınız her şeyin hesabını vereceksiniz. Yoksa, "inanıyorum" demenin bir kıymeti kalmaz. Öyle bir hesap ki, zerreden kürreye, ne yaparsanız yapın, yaptığınız bir yanlış ise "mutlaka ben bunun cezasını göreceğim", ama iyilik ise "bunun mükafatını göreceğim" diye insanın kabul etmesidir. Ahirete inanmak budur. Hayatı böyle devam ettirmektir.Namazda vesveseyi nasıl terkedeceğiz? Ben bunu daha önce de anlatmıştım. Namaz, bir fotoğrafçının banyo odasına benzer. Fotoğraf makinesi bütün görüntüleri alır, filme aldığı görüntüleri getirir banyosuna kor, orada ne çekti ise o çıkar. Dikkat edilirse insanların gözü, kulağı, duyu organları birer fotoğraf makinesi gibi hayatı resmediyor. Namaz da bizim banyo odamız. Kimi, neyi çekti isen namazda önüne o geliyor. Ne yaptın? Ticaret yaptın. "Allah-u Ekber", başlarsın müşteri ile pazarlık etmeye. "Keşke şunu şöyle yapsaydık, bunu böyle yapsaydık" demeye. Hanımınızla kavga etmişseniz, aranız bozuksa onu düşünürsünüz. Kısaca demek istediğim, namaz dışında fotoğraf makinesi ile neleri çekti isek namaz denilen banyo odasında onlar kalbimize, önümüze çıkıyor. Peki ne yapalım ki çıkmasın? Onun için bu dil ile bu kalp namazın dışında da hep Allah'la beraber olacak. "Lailaheillallah, lailaheillallah, lailaheillallah" veya "Allah, Allah, Allah" diyecek. Bu daim zikir olur. O zaman fotoğraf makinesinin resmettiği senin zikrin olur. Namaza durursun gene zikirle meşgul olursun. Namazdan çıkarsın gene zikirle meşgul olursun.Namaza durduk mu kavga ediyoruz. Niye? Namazın dışında işimiz-gücümüz kavga da ondan. Bu hallerden kurtulmak için gelin hep beraber karar verelim. Allah'ı zikre başlayalım. Cenab-ı Hakk'ı zikredelim. O'nu sevelim ve bu vesveselerden kurtulalım.
İkisinin arasındaki perde ölümdür. Ama nefis ahireti görmediği, bilmediği, tanımadığı için o tarafa yokluk olarak bakar, ölümden de çok korkar, tir tir titrer. Bilse ki ondan sonra muazzam, sonsuz bir hayat var; o zaman ölüme koşa koşa gider. Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'inde şöyle buyuruyor: "Mutlak hükümranlık olan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter. O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayati yaratmıştır..." (Mülk,67/1-2). Ahiret konusu da zaten iman etmemiz gereken hususlardan bir tanesidir. Ahiret ne demektir? Öleceksiniz, dirileceksiniz, hesap vereceksiniz, demektir. Allah'a, yaptığınız her şeyin hesabını vereceksiniz. Yoksa, "inanıyorum" demenin bir kıymeti kalmaz. Öyle bir hesap ki, zerreden kürreye, ne yaparsanız yapın, yaptığınız bir yanlış ise "mutlaka ben bunun cezasını göreceğim", ama iyilik ise "bunun mükafatını göreceğim" diye insanın kabul etmesidir. Ahirete inanmak budur. Hayatı böyle devam ettirmektir.Namazda vesveseyi nasıl terkedeceğiz? Ben bunu daha önce de anlatmıştım. Namaz, bir fotoğrafçının banyo odasına benzer. Fotoğraf makinesi bütün görüntüleri alır, filme aldığı görüntüleri getirir banyosuna kor, orada ne çekti ise o çıkar. Dikkat edilirse insanların gözü, kulağı, duyu organları birer fotoğraf makinesi gibi hayatı resmediyor. Namaz da bizim banyo odamız. Kimi, neyi çekti isen namazda önüne o geliyor. Ne yaptın? Ticaret yaptın. "Allah-u Ekber", başlarsın müşteri ile pazarlık etmeye. "Keşke şunu şöyle yapsaydık, bunu böyle yapsaydık" demeye. Hanımınızla kavga etmişseniz, aranız bozuksa onu düşünürsünüz. Kısaca demek istediğim, namaz dışında fotoğraf makinesi ile neleri çekti isek namaz denilen banyo odasında onlar kalbimize, önümüze çıkıyor. Peki ne yapalım ki çıkmasın? Onun için bu dil ile bu kalp namazın dışında da hep Allah'la beraber olacak. "Lailaheillallah, lailaheillallah, lailaheillallah" veya "Allah, Allah, Allah" diyecek. Bu daim zikir olur. O zaman fotoğraf makinesinin resmettiği senin zikrin olur. Namaza durursun gene zikirle meşgul olursun. Namazdan çıkarsın gene zikirle meşgul olursun.Namaza durduk mu kavga ediyoruz. Niye? Namazın dışında işimiz-gücümüz kavga da ondan. Bu hallerden kurtulmak için gelin hep beraber karar verelim. Allah'ı zikre başlayalım. Cenab-ı Hakk'ı zikredelim. O'nu sevelim ve bu vesveselerden kurtulalım.