“Ölülerinizi hayırla yâd edin” Nebî ölçüsüdür.
“Ölülerinizi” hitabının muhatabı ashab ve onların şahsında bütün Müslümanlardır.
Ölülerimizi hayırla yâd etmenin bir anlamı da, onlar için Kur’an okumamız ve kabirlerinin yanından geçerken selamlamamızdır.
İkisi de bizim inancımızın gereğidir.
Bir kabristandan geçerken ölüye verdiğimiz şu selam Resûlüllah’ın tavsiyesidir, yani sünnetidir.
“Es–Selâmu aleyküm yâ ehle diyâril mü’miniyn. Entüm lenâ selefun ve nahnü leküm tebeun ve innâ inşâlellâhu biküm lahıkûun.”
İlavesi de var, bu kadar yeter.
Yeri geldiği için not edeyim.
Ölüye verdiğimiz selamı diriden esirger olduk.
Asıl diyeceğim şudur.
Ölüyü selamlarken aklımıza bir hinlik gelmez de, ehl–i pâk–i Resûlüllah’ın (Resûlüllah’ın tertemiz ehlinin) adı anılınca “aleyhisselam” dedik mi, kıyamet kopar.
Yani, Hazret–i Hasan (aleyhisselâm), Hazret–i Hüseyin (aleyhisselam) dendi mi kitaplar dize gelir, rahleler kurulur, ilim meclisleri cûş–u hurûşa gelir, “caiz değildür.”
Selam duadır.
Es–selamü aleyküm/Allah’ın esenliği üzerinize olsun.
Ben aslında bu konuyu ele almayacaktım bu yazımda.
Asıl yazı konum şu hadis–i şerifti;
Resûlüllah (aleyhissalatü vesselam) şöyle buyurdular: “İnsan ölünce bütün hayır işleri ve ibadetleri kesintiye uğrar. Fakat üç hayırlı amel kesintiye uğramaksızın sürer gider (devam eder).
1–Sadaka–i cariye (Hastane, camii, çeşme, köprü gibi faydası sürekli hayırlar).
2–İnsanlığın faydasına olan ilim/bilgi.
3–Kendisine dua eden hayırlı evlat.
Niye bu hadis–i şerif aklıma geldi diye merak eden olursa derim ki, yoo, yolculuk emareleri falan gözükmedi.
Hadisi şu sebepten düşündüm.
Ölüm yıldönümü vesilesiyle çeşitli etkinlikler yapılan Erbakan Hoca merhum bu iktidar yüzünden muhasebe olunacak mı olunmayacak mı?
İşte bütün mesele bu.
Yaklaşık kırk yıllık siyasi geçmişinin ürünüdür AKP iktidarının yapı taşları.
Başlangıçta yanında olan nice ehl–i salah, sağlam yapılı kişiler çeşitli sebeplerle dışlaya dışlaya bugünkü iktidarın banilerinde karar kıldılar.
Hın–i hayatında ve her fırsatta;
Refah partimizin,
Semiz,
Temiz,
Leziz… belediye başkanları ve “pencereden kaçan bizim yaramaz çocuklar” diye takdim ettiği kadrolar bugün Türkiye’yi idare ediyorlar.
Arı duru bir iman, izan ve irfan ile bakıldığında rahatlıkla görülecektir ki,
Hocanın siyasete başladığı yıllara kıyasla dinî ve millî hassasiyetimiz çok daha fazla tahrip ve tahrif edilmiş haldedir bugün.
Cümlemdeki “çok daha fazla” ifadesini siliyorum.
“Dinsiz devlet yıkılacak elbet” sloganlarının havada uçuştuğu o yıllar Türk insanının,
Dinî hassasiyeti doruk noktada,
Dindarlığı tam,
Vatanperverliği mükemmeldi.
Hayır, bu kadarı yetmez dendi ve meydanlara çıkıldı.
Gelindi gelindi ve tosss.
Domuz eti tüketimi normal ete kıyasla dörtte bire çıktı ülkemde.
Zina suç olmaktan çıkartıldı.
AB’ye girme ham hayali uğruna bölücü ve parçalayıcı unsurlar palazlandırıldı.
Binlerce kilise restore edilerek tepelerine yüzlerce kiloluk haçlar dikildi.
“Megalo ideal/en can alıcı sevda” sembolü manastırlar 85 yıl aradan sonra “ayin” için hazır hale getirildi.
Yer altı ve yerüstü kaynaklar, verimli topraklar ve araziler yabancılara adeta peşkeş çekildi.
İçerideki tahribat ve tahrifat yetmemiş olacak ki, topyekun İslam coğrafyası bu peşkeşin pençesindedir bugün.
Kim tarafından?
Bir dönemin,
Semiz,
Temiz,
Leziz kadroları tarafından.
Bu bir imalat hatası mıdır?
İmalat hatasından birkaç defolu ürün çıkar.
Bu kalıp hatasıdır.
Kalıpta hata varsa, binde bir ihtimalle bir iki sağlam ürün çıkabilir.
Hatta o bile çıkmaz.
Aşkın gözü kör,
Kulağı sağır,
Dili lâl,
Sonu izmihlâldir (Aşık Neyanî).
Böylesi bir aşkın zebunu olanlar bana kızabilir ama vakıa da budur maalesef.
İktidarın dışında kalan kadroları farklı mı sanki?
Ah keşkem keşkem.
Partinin kapatılma sürecinde Recai Kutan’ın:
“Bir yakamda Refah rozeti, diğerinde AB rozeti” sözüne ben de:
“Ondandır Allah iki yakanızı bir araya getirmiyor” cevabını vermiştim.
Ülkemde yaşananlar kör olası AB kara sevdasının ürünü değil mi sanki?
“Ölülerinizi” hitabının muhatabı ashab ve onların şahsında bütün Müslümanlardır.
Ölülerimizi hayırla yâd etmenin bir anlamı da, onlar için Kur’an okumamız ve kabirlerinin yanından geçerken selamlamamızdır.
İkisi de bizim inancımızın gereğidir.
Bir kabristandan geçerken ölüye verdiğimiz şu selam Resûlüllah’ın tavsiyesidir, yani sünnetidir.
“Es–Selâmu aleyküm yâ ehle diyâril mü’miniyn. Entüm lenâ selefun ve nahnü leküm tebeun ve innâ inşâlellâhu biküm lahıkûun.”
İlavesi de var, bu kadar yeter.
Yeri geldiği için not edeyim.
Ölüye verdiğimiz selamı diriden esirger olduk.
Asıl diyeceğim şudur.
Ölüyü selamlarken aklımıza bir hinlik gelmez de, ehl–i pâk–i Resûlüllah’ın (Resûlüllah’ın tertemiz ehlinin) adı anılınca “aleyhisselam” dedik mi, kıyamet kopar.
Yani, Hazret–i Hasan (aleyhisselâm), Hazret–i Hüseyin (aleyhisselam) dendi mi kitaplar dize gelir, rahleler kurulur, ilim meclisleri cûş–u hurûşa gelir, “caiz değildür.”
Selam duadır.
Es–selamü aleyküm/Allah’ın esenliği üzerinize olsun.
Ben aslında bu konuyu ele almayacaktım bu yazımda.
Asıl yazı konum şu hadis–i şerifti;
Resûlüllah (aleyhissalatü vesselam) şöyle buyurdular: “İnsan ölünce bütün hayır işleri ve ibadetleri kesintiye uğrar. Fakat üç hayırlı amel kesintiye uğramaksızın sürer gider (devam eder).
1–Sadaka–i cariye (Hastane, camii, çeşme, köprü gibi faydası sürekli hayırlar).
2–İnsanlığın faydasına olan ilim/bilgi.
3–Kendisine dua eden hayırlı evlat.
Niye bu hadis–i şerif aklıma geldi diye merak eden olursa derim ki, yoo, yolculuk emareleri falan gözükmedi.
Hadisi şu sebepten düşündüm.
Ölüm yıldönümü vesilesiyle çeşitli etkinlikler yapılan Erbakan Hoca merhum bu iktidar yüzünden muhasebe olunacak mı olunmayacak mı?
İşte bütün mesele bu.
Yaklaşık kırk yıllık siyasi geçmişinin ürünüdür AKP iktidarının yapı taşları.
Başlangıçta yanında olan nice ehl–i salah, sağlam yapılı kişiler çeşitli sebeplerle dışlaya dışlaya bugünkü iktidarın banilerinde karar kıldılar.
Hın–i hayatında ve her fırsatta;
Refah partimizin,
Semiz,
Temiz,
Leziz… belediye başkanları ve “pencereden kaçan bizim yaramaz çocuklar” diye takdim ettiği kadrolar bugün Türkiye’yi idare ediyorlar.
Arı duru bir iman, izan ve irfan ile bakıldığında rahatlıkla görülecektir ki,
Hocanın siyasete başladığı yıllara kıyasla dinî ve millî hassasiyetimiz çok daha fazla tahrip ve tahrif edilmiş haldedir bugün.
Cümlemdeki “çok daha fazla” ifadesini siliyorum.
“Dinsiz devlet yıkılacak elbet” sloganlarının havada uçuştuğu o yıllar Türk insanının,
Dinî hassasiyeti doruk noktada,
Dindarlığı tam,
Vatanperverliği mükemmeldi.
Hayır, bu kadarı yetmez dendi ve meydanlara çıkıldı.
Gelindi gelindi ve tosss.
Domuz eti tüketimi normal ete kıyasla dörtte bire çıktı ülkemde.
Zina suç olmaktan çıkartıldı.
AB’ye girme ham hayali uğruna bölücü ve parçalayıcı unsurlar palazlandırıldı.
Binlerce kilise restore edilerek tepelerine yüzlerce kiloluk haçlar dikildi.
“Megalo ideal/en can alıcı sevda” sembolü manastırlar 85 yıl aradan sonra “ayin” için hazır hale getirildi.
Yer altı ve yerüstü kaynaklar, verimli topraklar ve araziler yabancılara adeta peşkeş çekildi.
İçerideki tahribat ve tahrifat yetmemiş olacak ki, topyekun İslam coğrafyası bu peşkeşin pençesindedir bugün.
Kim tarafından?
Bir dönemin,
Semiz,
Temiz,
Leziz kadroları tarafından.
Bu bir imalat hatası mıdır?
İmalat hatasından birkaç defolu ürün çıkar.
Bu kalıp hatasıdır.
Kalıpta hata varsa, binde bir ihtimalle bir iki sağlam ürün çıkabilir.
Hatta o bile çıkmaz.
Aşkın gözü kör,
Kulağı sağır,
Dili lâl,
Sonu izmihlâldir (Aşık Neyanî).
Böylesi bir aşkın zebunu olanlar bana kızabilir ama vakıa da budur maalesef.
İktidarın dışında kalan kadroları farklı mı sanki?
Ah keşkem keşkem.
Partinin kapatılma sürecinde Recai Kutan’ın:
“Bir yakamda Refah rozeti, diğerinde AB rozeti” sözüne ben de:
“Ondandır Allah iki yakanızı bir araya getirmiyor” cevabını vermiştim.
Ülkemde yaşananlar kör olası AB kara sevdasının ürünü değil mi sanki?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024