Çocukluk yıllarımdan hatırlıyorum; büyüklerimizle bir vadiden geçerken, bir dağdan aşarken, bir bölgenin üzerinde dolaşan, konup-kalkan akbabalar gördüğümüzde "mutlak orada bir şey var,kurtların,çakalların,tilkilerin yediklerinden arta kalan kemikler,deriler olabilir" cümlesini duyardık.Hatta, köyün sığır veya koyun sürüsünden kaybolan, akşam sürü ile köye gelemeyen hayvanlar, ertesi gün o arazideki akbabaların,leş kargalarının yoğunlaştığı derelere bakılarak kalıntılarına rastlanır ve "kurt yemiş" hükmüne varılırdı.Bu gün bize yad olan o eski günleri yadetmek için yazmadık bunları.Uzun yıllardır basın-yayın dünyamızda da benzeri şeylere şahit oluyoruz.İçerden veya dışardan ne zaman ki bir sivri dilli, o sivri dilini bir hançer gibi kullanıp tarihimizin,tarihi şahsiyetlerimizin,kahramanlarımızın bağrından kan akıtmayı başarırsa, akbaba ve leş kargası tinetli yazar-çizerlerin hep birden üşüştüklerini görüyoruz."Mal bulmuş mağribi" gibi hemen dört elle o herif-i naşeriflerin beyanatlarına sarılarak, onların güdümlü cümlelerini bir mermi gibi kullanarak milletimizin midesini bulandırıyorlar, zihinlerini iğfal edip kahramanlar hakkında şüphe tohumları ekiyorlar.Yakın tarihimizde Müslüman Türk milletine dayatılan bir Sevr haritası var.Bu paçavrayı dayatanlar,kısmen hayata geçirenler,kanlı çizmeleri ile bu şüheda yurdunda dolaşanlar belli.Şartların olanca namüsaitliğine rağmen; "Ya istiklal ya ölüm" diyerek, "Bağımsızlık karakterimizdir" diyerek yola çıkan,yoksul ve umutsuz milleti ayağa kaldıran ve o paçavrayı paramparça eden kadro da belli.Şimdi aradan geçen doksan yıl boyunca, çizdikleri haritaları katlanıp müsait yerlerine konulan ve gönderilen müstevliler, yani ehli salip,yani haçlılar, bu kuyruk acısını unutmamışlar, son iktidarın iktidarsızlığından da istifade ederek saldırıya geçmişler. O malum haritayı tekrar masalarının üzerine açmış, karşısına geçmiş modern planlar üzerinde çalışıyorlar.Modern ve hain planlar üzerinde çalışırlarken, ilk tosladıkları o kahraman kadrolar karşılarına çıkıyor,onların yaptıkları,söyledikleri ve torunlarına tavsiyeleri önlerine dökülüyor.Onun için şimdilerde ne kadar şerifleri ve naşerifleri varsa üzerimize salıyorlar ve içerdeki uşakları aracılığı de hain kurşunlarının menzilini uzatıyorlar.Onlar konuşuyor, bunlar manşete çekiyor. Onlar saldırıyor, bunlar düzine halinde aynı konuyu köşelerine taşıyorlar, geç kalanlar da birbirlerinden alıntı yapıyor.Vaziyet aynen şu:Gördünüz mü diyorlar,biz yıllardır yazdık-söyledik sizleri inandıramadık, bakın falanca corc,filanca hans, hatta falanca şerif bile bizi doğruladı.Biz de milletimizi temsilen diyoruz ki; bu milletin avanak ve hayırsız çocukları! Siz zaten yıllardır yine onların dediklerini diyordunuz ama kendi düşünceleriniz diye yutturuyordunuz, şimdi şimdi o fesat fikirlerinizin sahiplerini de millet öğrenmiş oluyor.Bir torun için, torunlar için, dedesine küfredenleri alkışlamaktan daha edepsizce,daha şerefsizce,daha alçakça bir davranış olabilir mi?Hiç utanmıyor musunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025