Âl-i İmrân Sûresinin 185 . Ayetinde: "Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir." Enbiyâ Sûresinin 35 . Ayetinde: "Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz." Ankebût Sûresinin 57 . Ayetinde: "Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz." Doğan her canlının mutlaka ölümü tadacağı, canlılık sürecinin mutlaka sona ereceği bilinen bir gerçektir. Sorun, bu gerçeğin bilinip bilinmemesinde değil; sorun, bilinen bu gerçeğin gereğinin zamanında yerine getirilip getirilmemesinde yatmaktadır. Eğer ölüm bir gerçek ve her insan mutlaka bir gün bu imtihan dünyasından göçecekse, bunun gereği olarak, hayatını bu yönde devam ettirdiği taktirde ölüme olan inancını pekiştirmiş, iddiayı ispata dönüştürmüş olacaktır. Yoksa da insanlığın ölüme olan inancı, iddiadan öte bir yere varamayacaktır. İnsanlar hayattaki iddialarıyla değil, ispatları oranında değer bulacaktır. Çünkü her iddia ispat edilememekte, dolayısıyla bir değeri bulunmamaktadır. Ölüm hayatta en hakiki gerçeklerden biridir. Peki o zaman ölüme gereken önemi neden sadece iddiada verip, gerçekte gereğini yerine getiremiyoruz? Bu sorunun cevabı, insanın kendi nefsine söz geçiremediğinde yatmaktadır. Çünkü insanoğlu ölüm gerçeğinin onu ansızısın yakalayacağını unutmakta, bunda da nefisinin istekleri rol almatadır... Nefis kendini haklı çıkarmakta, kendisini taşıyan insanı sürekli arkasından sürüklemekte, bitmek tükenmek bilmeyen arzularına alet etmekte, imtihanı kaybettirmek için ona ölümün hep ilerde olduğunu ve ertelenebileceği zannını telkin etmektedir.Halbuki yüce Allah ölümün asla ertelenmeyeceğini, taktir edilen zamanda mutlaka gerçekleşeceğini Münafikun Sûresinin 11 . Ayetinde haber vermiştir:"Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır." Ölümün gerçekliğini iddiadan ispata dönüştüren ve dolayısıyla ebedi aleme hazırlıklı giden kullardan olmak ümidiyle herkesi selamlıyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025