Dün, "Prof. Dr. Haydar Baş ne yaptı ki Yezidin torunları saldırıya geçti?" diye sormuş ve cevabı bugüne bırakmıştık.
Sayın Baş, tamamen ilmi ve tarihi gerçeklerle 14 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı ortaya koydu. Bu gayretinin amacını da şöyle açıkladı;
"Bir Sünni olarak bizim Ehl-i Beyt Külliyatı ile yapmak istediğimiz iki dünyayı (Şii-Sünni) buluşturmaktır. Gerçekleri gizlemeden olayları beyan etmek ve ortaya koymaktır. Çünkü bu Allah ve Resulü'nün (s.a.v.) tayini ve naspıdır. Biz bundan sonra da Şia dünyasıyla Sünni âlemin bir olduğunu, kardeş olduğunu, ikisinin de hak olduğunu ispatlamaya devam edeceğiz. Allah bizi bu konuda muvaffak kılsın.
İnanıyoruz ki, ancak bundan sonra İslam âlemi, haçlı seferlerine devam eden Hıristiyan alemine karşı beraber hareket edebilir. Ve ondan sonra, İslam coğrafyası haçlı çizmeleri altında ezilmekten kurtulabilir. (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s.127)
Peki, Ehli Beyt Külliyatında ne var ki, ağızlarından kardeşlik, din, iman, hadis, Kuran vs. kavramlarını bırakmayanlar bir anda ağızlarını köpürttüler?
Ehl-i Beyt külliyatında Ebu Talib Hazretlerinin iman ettiği belgeleniyor.
Ehl-i Beyt'in sevilmişliği, seçilmişliği, her türlü günahtan beri olduğu ilahi gerçeği belgeleniyor.
Ehl-i Beyt'in Kuran'i bir kavram olduğu, Ehl-i Sünnet tabirinin Peygamberimizden 80 yıl sonra ortaya çıktığı belgeleniyor.
İmam Ali'nin bizzat Allah ve Resulü tarafından sevildiği, üstün tutulduğu belgeleniyor.
Gadir Hum Hutbesinin, Allah'ın emri ile gerçekleştirildiği ve bu hutbede İmam Ali'ye bizzat Allah (c.c) tarafından hilafet ve velayet görevlerinin verildiği belgeleniyor.
Bu hutbeden sonra bütün ashabın, İmam Ali'yi tebrik ettiği belgeleniyor. (Bir kişi hariç, onunda kafasına gökten taş düştü)
Yine Gadir Hum hutbesinde, kıyamete kadar hidayet önderlerinin sadece Ali'nin evlatlarından olacağı müjdesi belgeleniyor.
Bu külliyatta 'kırtas olayı' detaylarıyla anlatılıyor.
Bu külliyatta 'Usama'nin ordusu' ve açık emre rağmen orduya katılmayanlar anlatılıyor.
Bu külliyatta Sakife anlatılıyor.
Kısaca bu külliyatta İslam tarihindeki kırılma noktaları tam 222 Sünni kaynaktan belgelenerek günümüze getiriliyor.
Tabi yüz yıllardır üstü kapatılmaya çalışılan ilahi gerçeklerin bir anda gündeme gelmesi birilerinin kalplerine korku saldı ve Abdullah ibn-i Selül'ün taktiğine giriştiler. Neymiş, Haydar Baş, sahabeye, halifelere laf atıyormuş!
Oysa Sayın Baş, hilafet noktasında şöyle demektedir; "Bilinmelidir ki, bizim bu görüşlere yer vermemiz hadislerin nakli şeklindedir. Hilafet meselesindeki tavrımız, "hakkı yenmiştir" şeklinde değil, hadisler incelenerek "hilafette İmam Ali'nin yeri nedir"in tespiti şeklinde olmuştur." (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt sh. 43)
Bu noktaya delil olarak da Maide 67. ayet ve Maide 3. ayetin Ehl-i Sünnet kaynaklarından tefsirlerini ve de Gadir-i Hum'da, Peygamberimizce İmam Ali'nin hilafetinin ilanının yapıldığını belirten 222 Ehl-i Sünnet kaynağını ifade ettikten sonra "Dikkat edilirse, hilafet hakkındaki görüş, Allah ve Resulü'ne aittir. Burada bize söz düşmez" demektedir, (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s.44) Sayın Baş.
"Haydar Baş şu oldu, bu oldu" vs. gibi fitnecilerin sözlerine karşı da şöyle cevap vermiştir Sayın Baş;
"Ben, İmam Azam gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünni'yim. Ben İmam Muhammed gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünni'yim. Ben İmam Gazali gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünni'yim. Ben mezhep imamları gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünni'yim. Allah inşallah Sünni kardeşlerimizin gönlünü Şii, Alevi, Caferi kardeşlerimize; Alevi, Şii, Caferi kardeşlerimizin gönlünü Sünni kardeşlerimize bu vesile ile açacak bir bilek bir yürek olacağız."
Bu fitneciler neden korkuyor?
Çünkü Sayın Baş hilafet yanında velayetinde tek sahibi (İmam Ali) olduğunu ortaya koydu. Oysa bunların yolu İmam Ali'ye çıkmıyor.
Sayın Baş, silsile kavramını ortaya koydu. Oysa bunların silsileleri hem kopuk, hem bozuk...
Sayın Baş, bu zihniyetin yüz yıllardır milletimize "müceddid, Allah dostu, mürşit, zamanın sahibi" vs. diye tanıttıkları kişilerin asıl kimliklerini, Kuran ve sünnete rağmen geliştirdikleri inançları ortaya koydu.
Sayın Baş, bu zihniyetlerin nasıl devlet yöneticileri tekellerine aldıklarını ve yüz binlerce Müslüman'ı katlettirmek için nasıl fetvalar verdiklerini ortaya koydu.
Hülasa Sayın Baş bunların koynundaki Haçı, enselerindeki mason yıldızını ortaya çıkardı. Yoksa bunların derdi Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman değil. Eğer öyle olsaydı 2. Bin yılın müceddidi dedikleri Faruk Sirhindi'yi (İmam Rabbani) kendilerine önder kabul etmezlerdi.
Sayın Baş, tamamen ilmi ve tarihi gerçeklerle 14 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı ortaya koydu. Bu gayretinin amacını da şöyle açıkladı;
"Bir Sünni olarak bizim Ehl-i Beyt Külliyatı ile yapmak istediğimiz iki dünyayı (Şii-Sünni) buluşturmaktır. Gerçekleri gizlemeden olayları beyan etmek ve ortaya koymaktır. Çünkü bu Allah ve Resulü'nün (s.a.v.) tayini ve naspıdır. Biz bundan sonra da Şia dünyasıyla Sünni âlemin bir olduğunu, kardeş olduğunu, ikisinin de hak olduğunu ispatlamaya devam edeceğiz. Allah bizi bu konuda muvaffak kılsın.
İnanıyoruz ki, ancak bundan sonra İslam âlemi, haçlı seferlerine devam eden Hıristiyan alemine karşı beraber hareket edebilir. Ve ondan sonra, İslam coğrafyası haçlı çizmeleri altında ezilmekten kurtulabilir. (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s.127)
Peki, Ehli Beyt Külliyatında ne var ki, ağızlarından kardeşlik, din, iman, hadis, Kuran vs. kavramlarını bırakmayanlar bir anda ağızlarını köpürttüler?
Ehl-i Beyt külliyatında Ebu Talib Hazretlerinin iman ettiği belgeleniyor.
Ehl-i Beyt'in sevilmişliği, seçilmişliği, her türlü günahtan beri olduğu ilahi gerçeği belgeleniyor.
Ehl-i Beyt'in Kuran'i bir kavram olduğu, Ehl-i Sünnet tabirinin Peygamberimizden 80 yıl sonra ortaya çıktığı belgeleniyor.
İmam Ali'nin bizzat Allah ve Resulü tarafından sevildiği, üstün tutulduğu belgeleniyor.
Gadir Hum Hutbesinin, Allah'ın emri ile gerçekleştirildiği ve bu hutbede İmam Ali'ye bizzat Allah (c.c) tarafından hilafet ve velayet görevlerinin verildiği belgeleniyor.
Bu hutbeden sonra bütün ashabın, İmam Ali'yi tebrik ettiği belgeleniyor. (Bir kişi hariç, onunda kafasına gökten taş düştü)
Yine Gadir Hum hutbesinde, kıyamete kadar hidayet önderlerinin sadece Ali'nin evlatlarından olacağı müjdesi belgeleniyor.
Bu külliyatta 'kırtas olayı' detaylarıyla anlatılıyor.
Bu külliyatta 'Usama'nin ordusu' ve açık emre rağmen orduya katılmayanlar anlatılıyor.
Bu külliyatta Sakife anlatılıyor.
Kısaca bu külliyatta İslam tarihindeki kırılma noktaları tam 222 Sünni kaynaktan belgelenerek günümüze getiriliyor.
Tabi yüz yıllardır üstü kapatılmaya çalışılan ilahi gerçeklerin bir anda gündeme gelmesi birilerinin kalplerine korku saldı ve Abdullah ibn-i Selül'ün taktiğine giriştiler. Neymiş, Haydar Baş, sahabeye, halifelere laf atıyormuş!
Oysa Sayın Baş, hilafet noktasında şöyle demektedir; "Bilinmelidir ki, bizim bu görüşlere yer vermemiz hadislerin nakli şeklindedir. Hilafet meselesindeki tavrımız, "hakkı yenmiştir" şeklinde değil, hadisler incelenerek "hilafette İmam Ali'nin yeri nedir"in tespiti şeklinde olmuştur." (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt sh. 43)
Bu noktaya delil olarak da Maide 67. ayet ve Maide 3. ayetin Ehl-i Sünnet kaynaklarından tefsirlerini ve de Gadir-i Hum'da, Peygamberimizce İmam Ali'nin hilafetinin ilanının yapıldığını belirten 222 Ehl-i Sünnet kaynağını ifade ettikten sonra "Dikkat edilirse, hilafet hakkındaki görüş, Allah ve Resulü'ne aittir. Burada bize söz düşmez" demektedir, (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s.44) Sayın Baş.
"Haydar Baş şu oldu, bu oldu" vs. gibi fitnecilerin sözlerine karşı da şöyle cevap vermiştir Sayın Baş;
"Ben, İmam Azam gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünni'yim. Ben İmam Muhammed gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünni'yim. Ben İmam Gazali gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünni'yim. Ben mezhep imamları gibi Ehl-i Beyt'i seven bir Sünni'yim. Allah inşallah Sünni kardeşlerimizin gönlünü Şii, Alevi, Caferi kardeşlerimize; Alevi, Şii, Caferi kardeşlerimizin gönlünü Sünni kardeşlerimize bu vesile ile açacak bir bilek bir yürek olacağız."
Bu fitneciler neden korkuyor?
Çünkü Sayın Baş hilafet yanında velayetinde tek sahibi (İmam Ali) olduğunu ortaya koydu. Oysa bunların yolu İmam Ali'ye çıkmıyor.
Sayın Baş, silsile kavramını ortaya koydu. Oysa bunların silsileleri hem kopuk, hem bozuk...
Sayın Baş, bu zihniyetin yüz yıllardır milletimize "müceddid, Allah dostu, mürşit, zamanın sahibi" vs. diye tanıttıkları kişilerin asıl kimliklerini, Kuran ve sünnete rağmen geliştirdikleri inançları ortaya koydu.
Sayın Baş, bu zihniyetlerin nasıl devlet yöneticileri tekellerine aldıklarını ve yüz binlerce Müslüman'ı katlettirmek için nasıl fetvalar verdiklerini ortaya koydu.
Hülasa Sayın Baş bunların koynundaki Haçı, enselerindeki mason yıldızını ortaya çıkardı. Yoksa bunların derdi Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman değil. Eğer öyle olsaydı 2. Bin yılın müceddidi dedikleri Faruk Sirhindi'yi (İmam Rabbani) kendilerine önder kabul etmezlerdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025
- Atatürk paydasından Kuva-yi Milliye ittifakı şarttır / 23.01.2025
- Tek adamı ayakta tutan tek adamlar / 22.01.2025
- Sayın Erdoğan ‘devletin dini adalettir’ dedi / 20.01.2025
- Neden BTP? / 19.01.2025
- Milletin derdine gelecek olursak! / 18.01.2025
- Soykırımda ikinci safha ve Suriye / 17.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025
- Atatürk paydasından Kuva-yi Milliye ittifakı şarttır / 23.01.2025
- Tek adamı ayakta tutan tek adamlar / 22.01.2025
- Sayın Erdoğan ‘devletin dini adalettir’ dedi / 20.01.2025
- Neden BTP? / 19.01.2025
- Milletin derdine gelecek olursak! / 18.01.2025
- Soykırımda ikinci safha ve Suriye / 17.01.2025