Prof. Dr. Haydar Baş hakkında son mahkeme kararı malumunuz. Gerçi mahkeme bu kararı Sayın Baş'a değil Türk adalet sistemine vermiştir ve adalet sisteminin buna bir tepkisi olması lazımdır.
Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş'ı, Onun fikirlerini, ortaya koyduğu eserleri, iç ve dış politikada seslendirdiği ulusal ve küresel gerçekleri bilenler bu kararın siyasi amaçla verdirildiğini anlar.
Prof. Dr. Haydar Baş 40 yıldan fazla süredir büyük bir mücadele içerisinde. Bu mücadele birilerinin rantını bozdu, planlarını, hedeflerini tehlikeye attı, çıkarlarını sekteye uğrattı, içlerine korku saldı.
Haliyle sadece bugün değil dünden bu tarafa Sayın Baş'ın sağından, solundan, arkasından, önünden saldırmaya kalktılar. Saldırdılar da.
Belki de hakkında en çok dava açılan siyasetçi Sayın Baş'tır. Aynı şekilde hakkında açılan her davadan beraat eden tek siyasetçi de Sayın Baş'tır.
Prof. Dr. Haydar Baş neden hedefte?
En kısa cevabı Sayın Baş, ülkemizde ve dünyada söylenilemeyenleri söyleyen, düşünülemeyenleri düşünen, olamaz, yapılamaz denilenlerin nasıl yapılacağını projelendiren, anlatan tek liderdir.
Biraz açarsak… Sayın Baş, 'Ne AB, ne ABD, ne NATO. Yaşasın tam bağımsız Türkiye' hedefiyle yola çıktı.
'Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün, milli bütünlüğümüz de dini bütünlüğümüzün teminatıdır' dedi, anlattı, anlatıyor.
Bu mealde Türk de, Kürt de, Sünni de, Alevi de, Şii de, Caferi de yani bu topraklar üzerinde yaşayan ve kelime-i şahadet getiren herkes Müslüman'dır, Türk'tür ölçüsü ile kardeş kanının, malının, namusunun kutsallığını ve dokunulmazlığını anlattı.
Haliyle ırk ve mezhep çatışmaları üzerinden rantçıların hedeflerini bozdu.
Emperyalistlerin bu ülke ve İslam coğrafyasındaki hesap ve hedeflerini Kur'an ve Peygamber aynasından anlattı, anlatıyor.
Dünden bugüne Ortadoğu'daki savaşların inanç kaynaklı olduğunu ve Yahudileri 'arz-ı mevud', Hıristiyanlarında 'tanrı krallığı' hedefleri için Müslümanların katledildiği ve bu katliamlarda bizzat İslam ülkelerinin yöneticilerinin kullanıldığını, Müslümanların ise tepkisiz bırakıldığını anlattı, anlatıyor.
Sayın Baş, siyasi ve sosyal yapıların, bürokratların şirin görünmek, takdir almak, el öpmek için kuyruğa girdikleri Gülen ve hareketinin bir fitne, küfür hareketi olduğunu, İslam'a karşı bir kalkışma hareketi olduğunu, milletimizi dinden çıkarma hareketi olduğunu hepsine tek tek kapılarını çalarak anlattı.
AB üyeliğine karşı çıktı. Yabancı sermayeye karşı çıktı, bankaların özelleştirilmesine karşı çıktı. Madenlerimizin, devasa devlet kurumlarımızın satılmasına karşı çıktı. AB'nin istekleri doğrultusunda tarım ve hayvancılığa getirilen kotalara, yerli tohum ve üretimin yasaklanmasına karşı çıktı.
Devletin, vatandaşa karşı bir baba sorumluluğunda olması gerektiğini, eğitim ve sağlığın devlet eliyle vatandaşa bedava sunulması gerektiğini savundu.
Bunlar ve daha onlarca tespit ve söylemleri laf olsun, diye söylemedi. Milli Ekonomi Modeli ve sosyal devlet tezleri ile hem matematiksel ispatını yaptı, hem de hak, emek, adaletin sloganla değil plan ve projeyle elde edileceğini ortaya koydu.
Milli Ekonomi Modeli ile doların ayaklarını kırdı, faizi bitirdi. Milli para tanımı ile dünyadaki bütün devlet ve halkların ekonomik olarak bağımsızlıklarının önünü açtı.
Sayın Baş'ın yaptıklarını yazmakla bitiremeyeceğim için özetle; Sayın Baş emperyalistlere ve emperyalistlerin kapısından medet uman, rant sağlayanlara darbe yaptı, umutlarını söndürdü, hedeflerini bitirdi.
İşte Sayın Baş'ta suç arıyorsanız, suçu budur. Bu suça ortak olmak ister misiniz?
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025