Peygamberimiz buyuruyor ki: "İmanın yetmiş veya altmış şubesi vardır; o şubelerin en üstünü Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilâh yoktur) cümlesidir. O şubelerin en aşağısı da yolda yürüyenlere zarar verecek şeyleri gidermektir. Hayâ da imandan bir şûbedir." (Nevevi, Riyazü's-Salihin). "Tuhefu'l-Ukûl" adlı eserde İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s.) şöyle buyurduğu rivayet edilir: "İman ve hayâ aynı köke uzanmaktalar, biri giderse diğeri onu izler." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Muhammed Bâkır, s.639).Ebu Abdullah (Aleyhisselam) buyurdu ki: "Hayâsı olmayanının imanı da yoktur." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ca'fer-i Sâdık, s.524; Usul-i Kâfi c. 2, s. 221).Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki: "Ey İshak! Allah'tan O'nu görürcesine kork, sen O'nu görmesen de O seni görüyor, O'nun seni görmediğini zannedersen kâfir olursun. Eğer Allah'ın seni gördüğüne yakînin olduğu halde yine de günah işlersen bu durumda O'nu kendisinden hayâ etmediğin bakıcıların en aşağısı kılmış olursun." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ca'fer-i Sâdık, s.728; Biharu'l Envar, c. 76, s. 21).Hasenî'den, o da İmam Cevad'ın (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Babam babalarından, onlar da Hz. Ali'nin (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: 'Ben ve Fâtıma, Resûlullah'ın (a.s.) yanına gittik. Peygamber, şiddetle ağlıyordu, ben şöyle dedim: 'Annem babam Sana feda olsun ya Resûlallah, neden böyle ağlıyorsunuz?' Peygamber şöyle buyurdu: 'Ey Ali! Beni Mi'rac'a götürdüklerigece ümmetimin kadınlarının şiddetli bir şekilde azap içinde olduğunu gördüm, bu bana çok ağır geldi, onların durumunu gözlerimle gördüm, onların şiddetli azabına ağlıyorum. Bir kadını saçlarındanasmışlardı, beyni kaynıyordu, başka bir kadını gördüm; dilinden asılmıştı, boğazına ateş döküyorlardı, başka bir kadını gördüm; memelerinden asmışlardı, başka bir kadını gördüm; bedeninin etini yiyordu, altından ateşler alevleniyordu, başka bir kadını gördüm; ayaklarını ellerine zincirlemişlerdi, yılanlar ve akreplerin istilasına uğramıştı. Bir kadın gördüm; kör, dilsiz ve sağır idi, ateşten bir tabutakonmuş, beyni burnundan dökülüyordu, tüm bedeni cüzam ve pisi hastalığından parça parça olmuştu. Başka bir kadını gördüm; ateşten bir tandıra ayaklarından asılıydı. Bir kadın gördüm; bedeninin etini yiyor, önünden ve arkasından ateşten makaslarla kesiyorlardı. Başka bir kadın gördüm; el ve yüzü ateşte yanıyor, kendi bağırsaklarını yemekle meşguldü. Bir kadın gördüm; başı domuz başı, bedeni eşek bedeniydi, milyonlarca çeşit azap görüyordu. Köpek sûretinde bir kadın gördüm; arkadan karnına ateş döküyorlardı, ağzından dışarı boşalıyordu. Melekler ateşten topuzlarla başına ve bedenine vuruyorlardı.' Hz. Fâtıma (a.s.) babasına şöyle arz etti: 'Ey Habibim, ey göz nurum, bunların ne yaptığını ve neden bu azaba çarptırıldıklarını bana söyle!' Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: 'Ey kızım, saçlarından asılan kadın, saçlarını nâmahrem karşısında örtmeyen kadındı. Dilinden asılan kadın, diliyle eşine eziyet eden kadındı. Memelerinden asılan kadın ise eşiyle ilişkide bulunmaktan çekinen kadındı. Ayaklarından asılan kadın ise eşinin izni olmadan evinden dışarı çıkankadındı. Bedeninin etini yiyen kadın ise kendini nâmahrem için süsleyen kadındı. Elleri ayaklarına zincirlenen, yılan ve akreplerin istilasına uğrayan kadın ise doğru dürüst abdest almayan, necisolan elbisesini temizlemeyen, cenabet ve hayız guslünü almayan, kendini temiz tutmayan ve namaza önem vermeyen kadındı. Kör, sağır ve dilsiz olan kadın ise eşinden başkasından çocuk sahibi olanve çocuğunu eşine isnat eden kadındı. Bedeni ateşten makaslarla kesilen kadın ise kendini yabancı erkeklere teslim eden kadındı. Başı ve yüzü ateşler içinde yanan ve bağırsaklarını yiyen kadın isekadın tüccarlığı yapan kadındı. Başı domuz başı ve bedeni eşek olan kadın ise laf taşıyan, yalancı kadındı. Köpek yüzlü olan, arkasından ateş dökülen ve ağzından boşaltılan kadın ise şarkıcı vehasedçi kadındı.' Peygamber (a.s.) daha sonra şöyle buyurdu: Kocasını gazaplandırankadına eyvahlar olsun! Ne mutlu kocası kendinden râzı olan kadına!" (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Rıza, s.755).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016