MHP lideri Devlet Bahçeli'nin son grup konuşmasında dile getirdiği 19 yeni il önerisi sonrası bazı çıkarılan haberlerde AK Parti'nin harekete geçtiği ve belirlenen 8 kriteri karşılayan 19 ilçenin il olacağı konuşuluyor.
Bu ilçelerden birisi göze çarpıyor. O ilçe ise Hatay'a bağlı olan İskenderun. İskenderun'un il olma ihtimali dahi tarihsel açıdan büyük tehlike arz etmektedir.
Peki, İskenderun'un il olması neden tehlikeli? Gelin tarihe biraz yolculuk yapalım.
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup ayrılmış ve 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalayarak teslim olmuştur. İtilâf devletleri ise Anadolu'da birçok stratejik nokta bulunmasına rağmen ilk olarak Hatay'ı, o zamanki adı ile İskenderun Sancağı'nı işgal etmişlerdir. Yani Anadolu'da ilk işgal edilen yer ve ilk direnişin başladığı yer Hatay'dır. Bu esnada Hatay'da bulunan Mustafa Kemal ne kadar direnirse dirensin İstanbul'un teslimiyetçi yapısı ile Sancağı teslim etmek zorunda kalmıştır.
Fransa'nın bölgeyi işgalindeki bahanesi ise kendilerini haçlı seferleri ile kurulan Antakya Haçlı Krallığı'nın varisi görmeleridir. Zira hem milli olarak hem manevi olarak Hatay bölgesi her zaman batı dünyası için önemlidir. Hatta yapılan ilk Kilise de Antakya'da bulunmaktadır. Tüm bu süreç esnasında Mustafa Kemal Paşa, sürekli Hatay ile ilgilenmiştir. Fransa ise bölgedeki Türklere karşı sürekli katliam ve sindirme politikası gütmüştür. Çünkü bir devletin bölgedeki hâkimiyeti nüfus ile belli olur. Ankara hükümeti ise sürekli bölgeye Türkleri iskân etmiş ve Fransa'ya notalar vermiştir.
Yirmi yıllık işgal sonucu Atatürk'ün hasta haliyle Hatay'ı bağımsız kılması ve bunun sonucunda şehit olması ile Hatay, bir devlet iken Türkiye'ye il olma şerefine nail olmuştur.
Hatay'ın demografik yapısı her ne kadar Türk çoğunlukta oldu ise de son dönemde yaşanan gelişmeler ve göçler ve ardına yaşanan deprem felaket ile nüfus dengesi oldukça değişkenlik gösterdi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün, olası bir referanduma karşılık Türk nüfusu fazla olsun diye Hatay'a bağışladığı Dörtyol, Erzin ve Payas bölgesi ise olası bir İskenderun'un il olması durumunda Hatay'dan ayrılmış olacak. Antakya ve havalisi halkı her ne kadar devletimize bağlı olsa da yerel halkı oluşturan Arap kökenli vatandaşlarımızın bölgede Türklere karşı çoğunluğu elde etmesi kendileri istemeseler ve karşı çıksalar dahi hâlâ Hatay'ı kanayan yarası olarak gören Suriye ve batı dünyası için bir fırsat niteliği taşıyacaktır.
Biliniyor ki hâlâ Suriye Devlet dairelerinde Hatay, Suriye toprağı olarak haritalarda yer almakta. Yapılan Suriyeli göçleri ve depremden etkilenen halkın bölgeden göç etmesi ile bölgede tehlike oluşmaya başlamıştır. Az önce de bahsettiğimiz gibi devletin bölgedeki hâkimiyetini nüfus belirler. Bu kadar kritik bir konumda olan Hatay'ın Türk nüfusunun çoğunluğunu sağlayan ilçelerin İskenderun'un il olması ile Hatay'dan ayrılması demografik yapıyı ciddi şekilde etkileyecek ve istemeden de olsa Atatürk'ün susturduğu seslerin yeniden dillenmeye başlamasına sebep olacaktır.
Bu duruma Hataylıların izin vermeyeceği gibi devletimizin de müsaade etmeyeceğini bilmekteyiz fakat bu durumun ihtimal olarak kalması dahi büyük bir sorun olacaktır. Nitekim tarihin bize işaret ettiği tehlikelerden uzak kalınması, İskenderun'un ilçe olarak kalması ve Hatay'ın tehlikeye düşmemesi için mevcut konumunun güçlenerek devam etmesi gerekmektedir.