İlk sûfîlerden Abdullah et-Tüsterî, sidretü'l-müntehâyı "beşerî bilginin bittiği yer" diye tanımlamış, ilâhî feyizlerin Hz. Muhammed Mustafa'ya sidre üzerinden geldiğini ve ona metanet verdiğini söylemiştir.
Sidretü'l-müntehâ, peygamberler ve onlara tâbi olan mutlu insanların amellerinin sûretlerinin bulunduğu yerdir, bu sûretler kıyamete kadar burada muhafaza edilir. Bu amellerden yansıyan ışıltılar sidreyi bürümüş ve onu göz kamaştıran bir güzelliğe kavuşturmuştur.
İbnü'l-Arabî, güçlü bir anlatım yeteneğine sahip bulunan Hz. Peygamber'in sidretü'l-müntehâ hakkında susmayı tercih ettiğine göre insanların da susması gerektiğini söylemiştir.
Susuyoruz… Bizim için Hocamızın maşukuna kavuşması sidretül müntehadır. Amma şunu da biliyoruz ki, Üstad çok büyük ameller bırakarak göçtü. O amellerin saklandığı siderü'l müntehadan yansıyan "huzme" bizim yolumuzu ışıl ışıl aydınlatacaktır!
Öyle ya hangi kova suya salındı da dolu dolu çıkmadı? Güneşin ve ayın batmasından ne zarar gelir ki? Bize batmak olarak görülen şey aslıda bir doğmak değil midir? Hangi tohum ekildi de bitmedi ki? Ekenden şüphemiz olmadığına göre tohumdan da şüphe etmeyiz!
Onun için umudumuz büyük, çok büyük!
Büyük Hak dostlarının hayatında vardır. Kendileri her türlü zulme uğrarlar ancak bunlara ve fazlasına göğüs gererler. Kadirleri kıymetleri bilenlerce bilinir amma bilmeyenler çok olur ve fakat buna rağmen durmaksızın tohum saçarlar ve sonra da bir başka kadere hizmet ile göçerler.
Büyük serüven o zaman başlar! Göç'ten sonra büyük bir eser ortaya çıkar. Serüvenin gayrılığı izafidir aslında, aynıdır da diyebiliriz amma meyveler Göç'ten sonra gelir!
Mecmuunda bizim için karanlıktan/zulmetten aydınlığa kavuşmaktır diyeceğimiz bir haldir bu!
"Bir yanımız yaprak döker" derken şair, diğer yandan da "Bir yanımız bahar bahçe" demez mi?
Sadede de gelelim mi?
Hüseyin Baş, Genel Başkanımız tam olarak budur! Baharımız/bahçemizdir!
O Yunus'un "Şol benim şeyhimi görmeye kim gelir, Zevk ile sefalar sürmeye kim gelir" mısralarındaki zevkimizdir sefamızdır! "Şeyhimin illeri uzaktır yolları, Açılmış gülleri dermeye kim gelir" şiirindeki açılmış güldür!
Her birimiz kabınca/ağırlınca /nasibince Üstad'la bir ömür geçirdi. Ne büyük saadet değil mi? Ve fakat büyük hikayenin yeni sayfasında şu yazılı: Bu kutlu yolculuğumuzu kalbimiz ile dilimiz ile kutlu bir kadere bağlıyor muyuz? Bağlamıyor muyuz?
Bağladık elhamdüllilah!
Yunus ile Mevlana buluşurlar. Yunus der ki "Mesnevi'yi çok uzun yazmışsın, ben olsam hepsini şu söze sığdırırdım:
"Ete kemiğe büründüm,
Yunus diye göründüm!"
Yolu açık olsun demiyorum çünkü Yunus'umuzun bahtı açıktır.
Her şeyimizi O'nunla tamam edeceğiz!
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021