Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 01.05.2013 tarihli yayımlanan yazısıdır
İşçi bayramı olarak kabul edilen 1 Mayıs, işçi haklarının konuşulduğu platformlara dönüşmekte. Ancak, bir ekonomide işsizlik varsa ve bireyler iş aradıkları halde iş bulamıyorlarsa, bulduklarında ise kimseye muhtaç olmadan hayatlarını ikame ettiremiyorlarsa, orada işçi haklarından bahsetmek imkânsızdır.
Kapitalist anlayış, sermayeyi elinde bulundurana hizmet ettiği; kaynakları sınırlı, ihtiyaçları sınırsız gördüğü ve bu sebeplerle toplumun genelinin fakir kalmasını tercih ettiği için zaten işçi hakkı diye bir hak kabul etmez.
Ona tepki olarak doğan sosyalizm de, özel mülkiyetin kaldırılması ile bireylerin eşit ve özgür olacağından yola çıksa da o da yönetimi elinde bulunduran gurubu düşündüğü için geri kalanları göz ardı etmektedir.
İşçi haklarının temelinde ücretler gelmektedir ve bu konu, piyasalardaki emek arzı ile emek talebine bakışa göre şekillenir.
Eğer emek talep edenler dikkate alınırsa, siz ne kadar sendikalaşma süreci yaşarsanız yaşayın, işçilerin haklarını gerçek manada kazanması söz konusu olamaz.
Çalışan kesimin bu kadar düşük bir ücrete mahkûm edildiği bir ekonomide, hangi günü veya ortamı değerlendirirseniz değerlendirin, işçi hakkından bahsetmek hayalden öteye geçemez.
İşçilerimiz haklarını ancak tam istihdamın sağlandığı ve sürekli büyümenin temin edildiği bir sistemde adil gelir paylaşımı ile kazanabilir. Bunu dünyada verebilecek tek model Milli Ekonomi Modeli'dir.
Milli Ekonomi Modeli, sosyal devlet projeleri ile piyasalarda eksik kalan tüketimi dengelemekte, üretim hızına eşit bir tüketim hızı oluşturmaktadır.
Üretim ve tüketimin beraber desteklendiği Milli Ekonomi Modeli (MEM) böylece sürekli büyümeyi temin eder ve sadece Milli Ekonomi Modeli'nde tam istihdam seviyesine ulaşılır.
Siz ancak bu düzeydeki bir ekonomide işçinin veya memurun veya toplumdaki diğer bireylerinin ekonomik haklarından, gelirin adil paylaşımından ve herkesin asgari geçim şartlarına ulaşabilmesinden bahsedebilirsiniz. Ve ancak bu ekonomide hak talep edebilirsiniz.
Yoksa sermayeyi elinde bulunduranın veya bir grubun hizmeti için ortaya atılmış sistemlerden hak talebinin bir manası olmayacaktır. Çünkü zaten böyle bir gündemleri yoktur ve veremezler.
Bugün bu kader yaşanmaktadır. İşçinin, memurun, emeklinin, öğrencinin, ev hanımının, hayvan yetiştiricisinin, tarım köylüsünün ve sanayicinin hülasa toplumu oluşturan bireylerin haklarına sadece MEM sahip çıkar.
MEM'e göre, işçiler toplumda sadece üretim için var olan ve ezilebilecek, düşük ücrete mahkûm, hakları gasp edilebilecek bir kesim değildir.
Her sınıf ve birey, ihtiyaçlarının karşılanması ve de devlet tüzel kişiliğinin devamı için birbirine muhtaçtır ve destek olmak zorundadır.
İşçiler bizim için, piyasalarda üretimi sağlayan emek gücü olduğu kadar; piyasaların dengesini teminde etkili bir tüketicidir.
Her işçi, sadece vatandaş olmasından kaynaklanan vatandaşlık maaşını da hak etmektedir. Bu da bir sosyal devlet projemizdir. Ekonominin dengesi için üretim ve tüketim arasındaki açığı sosyal devlet projeleri ile kapatmak zorunda olduğu için işçimiz de devlet destekleri ile güçlendirilecektir.
MEM'e göre, bir kişi işçi olmaya mahkûm değildir. Sosyal devlet projeleri ile;— İsteyen ve projesi olan herkese teminatsız, sıfır faizli kredi imkânı sunulmakta ve — Bireylerin eğitim hayatları boyunca masraflarının devlet tarafından karşılanması sağlanmaktadır.
Bu yaklaşım, herkesin eğitim alabilmesine ve her işçinin eğer projesi varsa işveren olmasına imkân tanımaktadır.
Kısaca, işçilerin günümüz kapitalist sisteminde devletten bir şey beklemesi ve devletin de vermesi mümkün değildir.
İşçiye hakları ancak bunu verebilecek tek ekonomi modelinde, Milli Ekonomi Modeli'nde verilebilir.
1 Mayıs
Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 30.04.2014 tarihli yayımlanan yazısıdır
Yarın 1 Mayıs. Uzun süredir 'işçilerin bayramı' olmaktan uzaklaşıp bir hak arama gününe dönüşen 1 Mayıs'ın nerede kutlanacağı İstanbul için yine tartışmalı.
Pek çok konuda gerilime imza atan Hükümetin Taksim'de gösterilere izin vermemesi aslında şaşılacak bir hal değil.
Gezi eylemlerinden sonra Hükümet tarafından adı dahi anılmak istenmeyen Taksim Meydanı görünen o ki, bundan sonra bayram kutlamalarına tamamen kapatılacaktır.
Geçen sene, Taksim'deki inşaat çalışmaları bahane edilerek meydanın kapatılmasının ardından, işçilerin ve sivil toplum örgütlerinin ısrarla meydana ulaşma gayreti, biber gazı, tazyikli su olarak halen hafızalarımızdadır.
Siyasi iktidarı 12 yıldır elinde tutan iradenin bugüne kadar vatandaşın hak ve özgürlüklerine karşı takındığı tavır ve vatandaşın her şikâyetine rağmen yine onu destekleyen tercihi ortadayken bu hükümet için sadece "ne istiyorsa yapabilir" diyebiliyoruz?
Anayasasında sosyal bir hukuk devleti olduğu yazılı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde, gösteri ve yürüyüş yapma anayasal bir haktır.
Anayasanın 26. maddesine göre, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir." Siz bu hakkı uygulanamaz hale getirirseniz, o zaman Anayasada 'hak' adı altında yazılmasının bir manası da kalmayacaktır.
İşçi Bayramı'nda işçilerin maaşları, hakları, işverenleriyle hukukları gündem edilmeye çalışılıyor. Ancak son dönemde, polis-sivil gerginliğinin had safhada yaşandığı bugün, gayesine ulaşamadan arbede içerisinde geçip gitmektedir.
Her sene tekrarlanan aynı tablo maalesef sivil otoritenin gözünü, kulağını kapayan tavrı ile işçiler adına hep kaybedeni hatırlatmaktadır.
Hükümetin tavrının yanında ekonomik refahı sağlayamamış Türkiye'de işçilere daha fazla maaş ve hak verilmesine imkân da bulunmuyor. Kapitalist düzenin esiri Türkiye, dünyanın uygulamaya başladığı Milli Ekonomi Modeli'ni (MEM) hayata geçirmeden ne işçisine, ne memuruna, ne emeklisine bugünkünden fazlasını veremez.
Hak aramak için Taksim'e çıkan işçilere şunu diyoruz: Aradığınız hakkı, sizi esir mertebesinde gören kapitalist sistemin içinde bulmanıza imkân yoktur. Siz oylarınız ile bu sistemi ve getirilerini kabul etmişken, daha fazlasına hakkınız da kalmamıştır.
Neden Rusya'daki işçilerin cebine para girmesini sağlayan, Putin'i dünya lideri noktasına taşıyan MEM'i reddettiniz? Elinizle ektiniz, bugün ne toplamayı hayal ediyorsunuz?
- İmam Hasan El-Askeri (a.s.) / 13.04.2025
- İmam Hadi (a.s.) / 12.04.2025
- İmam Muhammed Takî (a.s) / 11.04.2025
- İmam Rıza (a.s.) / 10.04.2025
- İmam Musa Kazım (a.s.) / 09.04.2025
- İmam Ca'fer (a.s.) / 08.04.2025
- İmam Muhammed Bâkır / 07.04.2025
- İmam Zeynelabidin / 06.04.2025
- Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin / 05.04.2025