"Ey iman edenler; Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsizlik yapmaya itmesin. Adaleti her zaman yerine getirin..." (Maide,8)
Mâide sûresinde Allah şöyle buyurur: "Ey iman edenler; Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsizlik yapmaya itmesin. Adaleti her zaman yerine getirin. Takvaya en yakın davranış şekli budur. Allah'tan korkun. Çünkü Allah, yaptığınız herşeyden haberdardır."(Maide, 8) Gerek ferdin mutluluğu gerekse toplumun huzuru, adaletin sağlanmasıyla mümkündür. Çünkü bir toplumda işler; yapılması gerektiği şekilde yapılmaz, ehline teslim edilmez ve hak edenin hakkı verilmezse, o toplumda dirlik ve düzenden bahsetmek mümkün olmaz.Toplumda sosyal barış, adalet ile sağlanabilir. Adalet olmayınca sosyal barış da olmaz. Bu sebepten Peygamberimiz, hangi durumda olursa olsun, mutlaka adaletin gereğinin yapılmasını ister. Adaletin uygulaması konusunda şu hadis oldukça anlamlıdır:"Mahzumoğulları kabilesinden bir kadın hırsızlık yapar. Kabile üyeleri, bu kadını affetmesi için Hz.Peygamberle kimin konuşabileceğini araştırır. Fakat bu konuyu Rasulullah'a söylemeye kimse cesaret edemez. Sonunda Üsame b. Zeyd, Peygamber'den kadını affetmesini ister. Bunun üzerine Rasulullah şunları söyler:"İsrail oğulları, aralarından mevki ve makam sahibi kişiler hırsızlık yaparsa onlara dokunmazlardı. Ama zayıf ve kimsesiz kişiler hırsızlık yaptığında onların ellerini keserlerdi. (Bu nedenle helak oldular). Eğer hırsızlık yapan bu kadın Mahzum oğullarından değil de kendi kızım Fatıma bile olsaydı, onun da elini keserdim." (Tecrid, c.IX, s.383, H.No: 1507). Âdil olmak, ancak tam anlamıyla doğru olmakla mümkündür...
Mâide sûresinde Allah şöyle buyurur: "Ey iman edenler; Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsizlik yapmaya itmesin. Adaleti her zaman yerine getirin. Takvaya en yakın davranış şekli budur. Allah'tan korkun. Çünkü Allah, yaptığınız herşeyden haberdardır."(Maide, 8) Gerek ferdin mutluluğu gerekse toplumun huzuru, adaletin sağlanmasıyla mümkündür. Çünkü bir toplumda işler; yapılması gerektiği şekilde yapılmaz, ehline teslim edilmez ve hak edenin hakkı verilmezse, o toplumda dirlik ve düzenden bahsetmek mümkün olmaz.Toplumda sosyal barış, adalet ile sağlanabilir. Adalet olmayınca sosyal barış da olmaz. Bu sebepten Peygamberimiz, hangi durumda olursa olsun, mutlaka adaletin gereğinin yapılmasını ister. Adaletin uygulaması konusunda şu hadis oldukça anlamlıdır:"Mahzumoğulları kabilesinden bir kadın hırsızlık yapar. Kabile üyeleri, bu kadını affetmesi için Hz.Peygamberle kimin konuşabileceğini araştırır. Fakat bu konuyu Rasulullah'a söylemeye kimse cesaret edemez. Sonunda Üsame b. Zeyd, Peygamber'den kadını affetmesini ister. Bunun üzerine Rasulullah şunları söyler:"İsrail oğulları, aralarından mevki ve makam sahibi kişiler hırsızlık yaparsa onlara dokunmazlardı. Ama zayıf ve kimsesiz kişiler hırsızlık yaptığında onların ellerini keserlerdi. (Bu nedenle helak oldular). Eğer hırsızlık yapan bu kadın Mahzum oğullarından değil de kendi kızım Fatıma bile olsaydı, onun da elini keserdim." (Tecrid, c.IX, s.383, H.No: 1507). Âdil olmak, ancak tam anlamıyla doğru olmakla mümkündür...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.