MİT eski başkanı yeni Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan bir konuştu ama 'pir' gibi konuşmadı.
Sanki paralel evrende bir ülkenin dışişleri bakanı gibi konuştu. Sanki BOP'a hayır, diyen bir partinin sözcüsü gibi konuştu.
Sanki Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da, Suriye'de emperyalistlerin karşısında duran bir yönetimin bakanı gibi konuştu.
Kabaca Hakan Fidan'a göre 22 yıllık tek parti iktidarı, İsrail'in vahşetine, ABD ve AB'nin yayılmacı politikalarına hep karşı olmuş ve mücadele etmiş gibi profil çizdi.
Sayın Fidan diyor ki; "Dünya, 3. Dünya Savaşı riskini ciddiye almalı. Biz bunu ciddiye alıyoruz. Gazze'deki katliam, soykırım insanlığı ortadan ikiye bölen bir soykırım."
Oysa 3. Dünya savaşı gıda üzerinden, ilaç üzerinden, enerji üzerinden, terör örgütleri üzerinden, mülteciler üzerinden ve Ortadoğu'daki milyonlarca Müslüman kanı üzerinden çoktan başladı.
İsrail soykırımında resmi rakamlara göre 37 bin Müslüman katledildi. Sadece Akdeniz'de boğulan Suriyeli, Libyalı Müslüman sayısı 50 binden fazla.
Eğer Sayın Hükümetimiz biraz özeleştiri yapsaydı emin olun, İsrail böylesine vahşileşemezdi.
Biz 20 yıldır soruyoruz; Bizim, Afganistan'da ne işlimiz var?
Bizim, Libya'da ne işimiz var?
Bizim, Irak'ta ne işimiz var?
Bizim, Suriye'de ne işimiz var?
Hadi bir sebep buldunuz. Asıl soru; Kimin, yanındayız ve niçin?
Suriye'de hayat çoktan normale döndü
Suriye devletinin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü ve ülkemizin bekasını tehdit eden mülteciler noktasında tek çözümün Esad ile el sıkışmak olduğunu defaatle vurgulayan BTP Lideri Hüseyin Baş aylar önce yaptığı açıklamada şöyle diyordu;
'Suriye'de savaş yok, Suriye'de insanlar tatil yapıyor, Suriye'de hayat normale çoktan döndü. Biz, Suriye'de hayatın normale döndüğünü bilmeyelim diye Suriye'nin haber ajansı SANA Türkiye'de 10 yıldan beri kapalı.
Niye kapalı? Eğer insanların, Suriye'den haber almasını istiyorsan, Suriye'nin haber ajansını Türkiye'de erişilebilir bir haber ajansı yapabilirsin. Biz, oraya girip Suriye'de neler oluyor öğrenebiliriz değil mi. Türkiye'de bu kapalı…
Çünkü Suriye'nin içinde yaşananları, gerçeklikleri Türk halkının görmesini hükümet istemiyor, Erdoğan istemiyor.
Çünkü bu sığınmacıları ancak böyle tutabilir burada. Bu sığınmacılar Avrupa'ya da gidebilirdi. Bunların Avrupa'ya tampon olarak Türkiye'de kalması gerekiyor.
Ülkelerine dönmeleri de istenmiyor. Çünkü Türkiye'nin işgaline bir ön hazırlık yapılması gerekiyor gibi gibi bu mesele uzuyor.
Günün sonunda Türkiye'deki problem sığınmacı karşıtlığı, yabancı karşıtlığı değildir. Türkiye'deki problem Erdoğan'ın politikalarına karşı bir duruş ve Türkiye'nin yarınını düşünmeye ilişkin bir duruştur ve ne yazık ki hükümetin bu taraklarda hiç bezi yok" dedi.
Şimdi Hakan Fidan diyor ki;
"Karadeniz havzasındayız. Güneyimizin, Akdeniz'in doğusunda devam eden İsrail yüzünden güvenlik sorunu, kaotik ortam var. Bunları iyi okumak, iyi yönetmek gerekiyor.
Türk diplomasisinin savaşları durdurma noktasında çaba var. Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi bu yönde.
Suriye ile ilgili Rusların ve bizim tarafın başardığı en önemli şey rejimle muhalifler arasında savaşın şu an itibariyle devam etmiyor oluşudur.
Bu sessizlik dönemini Suriye rejimi yurt dışına kaçmış, gitmiş milyonlarca insanı geri getirip, ülkeyi yeniden yaparak fırsat olarak değerlendirmeli. Rus meslektaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde bunun altını çizdim. Suriye'nin kendisi için yapması lazım bunu. Mültecilerin geri dönmesini önemli görüyoruz."
Sayın Fidan madem mültecilerin geri dönmesini önemli görüyorsunuz (!) bırakın gitsinler.
Sayın Esad yanılmıyorsam 15'e yakın genel af çıkardı. Sahi mültecileri neden bırakmıyorsunuz ki, gitsinler?
Maalesef hükümetimiz bu konuda da samimi değil. Daha doğrusu kendi iradesini kullanamıyor. Emperyalistlerin ekseninden çıkamıyor. Çıkma cesareti gösteremiyor.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın tarihi tespitlerinden birisidir; 'Başkalarına söz verenler bu devlete ve millete hiç bir şey vermezler.'
Biz bunları yazıyoruz. Neden? Hani o karınca vardı ya! Nemrut'un ateşini söndürmek için su taşıyan karınca. Ha! İşte onun gibi safımız belli olsun diye yazıyoruz.
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025