Deyim yerindeyse milletimizin manevi hava sahasına siyanür, kimyasal gaz ve bombalar yağıyor. 20. yüzyılda Said Nursi ile başlayan Fetullah Gülen ile devam eden bu bombardımandan insanımızın çoğu etkilendi, zehirlendi, manen sakatlandı.
Malumunuz 15 Temmuz süreci ile Gülen ve örgütüne karşı haklı olarak büyük operasyonlar yapıldı.
Amma! 1998'den bugüne FETÖ tehdidine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş ve bizler 15 Temmuz'dan bugüne kadar, 'FETÖ' ile asıl mücadelenin 'FETÖ'nün misyonunu bitirmek ile yapılacağını aksi takdirde ortadaki mücadelenin sadece siyasi olduğunu, milleti Said Nursi ve Gülen zihniyetinin zehrinden kurtarmayacağını' ifade ettik.
Son 'güncelleme' çıkışı ve ondan önce yapılan icraat ve söylemlere baktığımızda FETÖ misyonunun aynen devam ettiğini gördük.
Malumunuz, 'İslam'ın güncellenmesi' çıkışının ardından klavye mücahidi dinci yazarların gazetelerini, her fırsatta dinci kimlikleriyle Atatürk'e iftiralar atanları, tek gündemleri kadınlar olan şalvarlı ve cübbelilerin gazetelerini, televizyonları takip
ettim.
Emin olun, 'nasıl yani' diyen bile olmadı. Bazıları ayıp olmasın diye bu sözlere masumiyet kazandırmak için tefsir yapmaya kalkmış, o kadar. Oysa aynı sözleri atıyorum; TÜSİAD başkanı, İstanbul Üniversitesinden bir profesör veya bir sanatçı vs. sarf etseydi, çoktan hüküm açıklanmıştı. Hem de onlarca ayet ve hadislerle.
Yeri gelmişken bu klavye mücahitleri iktidara çok kızıyorlar ve bu kızgınlıklarını köşelerinde açık açık yazıyorlar da.
Niçin kızıyorlar biliyor musunuz? Müslüman'ın Müslüman'ı katlettiği bu günlerde evlenme yaşı, giyim-kuşam üzerinden kendi inançlarını İslam gibi anlatmaya kalkanları, Atatürk'e iftira atmayı iman sayanları, Şiiler, Hıristiyanlardan daha kötüdür, onların katli vaciptir, diyen zihniyetin güncel isimlerinin 'öldürmeye niyetlensek Cihangirden, Nişantaşı'ndan başlarız' cümlelerine kuran vahşi kişilere karşı yargı ve RTÜK'ün vermiş olduğu kararlardan ötürü kızıyorlar. Aynen şöyle diyorlar:
İhsan Şenocak'ı feda ettiniz..
Nureddin Yıldız Hoca'yı feda ettiniz.
Ahmet Keser'i feda ettiniz..
Ne oldu, laikçiler yetindiler mi, feda
ettiklerinizle?..
"Tamam bu kadar yeter bize" dediler mi?
Bu anlayışlar, Faruk Sirhindi ekolünün Halid-i Bağdadi ile Anadolu'ya girişi, Said Nursi ile Fetullah Gülen misyonu ile tüm coğrafyamıza dağılmasının acı sonucudur.
Bu iki zihniyetin birisi kılık-kıyafet ile İslam'ı tariflendirmeye kalkarken diğeri de adeta sadece ismi yeter, herkes dininde kalsın, kendi ilahına inansın, cennete girsin, mantığını 'hoşgörü, diyalog' kavramları ile İslam'ı yan yana koyarak anlatmaya kalktı.
Bu zihniyetlerin amacı Allah Rızası mıdır? İslam'a hizmet midir? Allah'ın (c.c) ayetlerine, Peygamberimizin fiiliyatına bakınca ve bunların söylem ve de icraatlarını yan yana getirince, Peygamberimizin tebliğ ettiği İslam ile bunların dayattıkları İslam'ın sadece isim benzerliği olduğunu görürsünüz.
Peki, o halde bu zihniyetlerin amacı nedir?
Bu sorunun cevabını Prof. Dr. Haydar Baş Hocam, 14 Mart tarihli yazısında şöyle verdi:
"Tarih tekerrürden ibarettir, derler. Tarihi olaylarda yıllar içinde yaşanan benzer gelişmeler gibi esasen devletleri ve milletleri etkileyecek sosyal olaylarda ve bilhassa inanç konusunda da sayısız 'aynılar' vardır.
Nasıl ki, milenyum denilen 2000'li yılların başında İslam adına sapık ve tahrif edici fetvalar yayınlanmış, hoca denilen ajanlar bunları halka pompalamış, aynı süreçte dinlerarası diyalog hızla yayılmış ise bugün de aynı gayeye hizmet edenler maalesef aramızda. Önemli olan halkımızın İslam dinini doğru kaynaklardan öğrenmesi? Zira dini bütünlüğümüz hakikaten milli bütünlüğümüzün teminatıdır."
Sayın Baş aynı yazısında; "Güncelleme adı altında ne yapılmak isteniyor" sorusuna da şöyle cevap veriyordu:
"Tarihsellik ve zamana göre güncelleme ile yapılmak istenen, Müslümanları İslamî yaşayıştan uzaklaştırıp, Batı kültürünün değerlerine adapte ederek daha rahat sömürebilmektir."
Bugün toplumumuz bu kıvama getirildi mi? Getirildi. İslam'ı kalıplaştırmış, tekelleştirmiş, kılık-kıyafet olarak anlayan ve dayatan zihniyetlerle, İslami yaşantıdan uzak Müslümanlar karşı karşıya getirildi mi? Getirildi.
İslam adı altında bu iki anlayış birbirlerini tekfir ediyor mu? Ediyor. Düşmanlık besliyor mu?
Besliyor.
Peki, bu tablo kimi memnun ediyor? Yahudi ve Hıristiyanları. O halde İslam'ın değil imanların güncellenmesine ihtiyaç var.
Malumunuz 15 Temmuz süreci ile Gülen ve örgütüne karşı haklı olarak büyük operasyonlar yapıldı.
Amma! 1998'den bugüne FETÖ tehdidine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş ve bizler 15 Temmuz'dan bugüne kadar, 'FETÖ' ile asıl mücadelenin 'FETÖ'nün misyonunu bitirmek ile yapılacağını aksi takdirde ortadaki mücadelenin sadece siyasi olduğunu, milleti Said Nursi ve Gülen zihniyetinin zehrinden kurtarmayacağını' ifade ettik.
Son 'güncelleme' çıkışı ve ondan önce yapılan icraat ve söylemlere baktığımızda FETÖ misyonunun aynen devam ettiğini gördük.
Malumunuz, 'İslam'ın güncellenmesi' çıkışının ardından klavye mücahidi dinci yazarların gazetelerini, her fırsatta dinci kimlikleriyle Atatürk'e iftiralar atanları, tek gündemleri kadınlar olan şalvarlı ve cübbelilerin gazetelerini, televizyonları takip
ettim.
Emin olun, 'nasıl yani' diyen bile olmadı. Bazıları ayıp olmasın diye bu sözlere masumiyet kazandırmak için tefsir yapmaya kalkmış, o kadar. Oysa aynı sözleri atıyorum; TÜSİAD başkanı, İstanbul Üniversitesinden bir profesör veya bir sanatçı vs. sarf etseydi, çoktan hüküm açıklanmıştı. Hem de onlarca ayet ve hadislerle.
Yeri gelmişken bu klavye mücahitleri iktidara çok kızıyorlar ve bu kızgınlıklarını köşelerinde açık açık yazıyorlar da.
Niçin kızıyorlar biliyor musunuz? Müslüman'ın Müslüman'ı katlettiği bu günlerde evlenme yaşı, giyim-kuşam üzerinden kendi inançlarını İslam gibi anlatmaya kalkanları, Atatürk'e iftira atmayı iman sayanları, Şiiler, Hıristiyanlardan daha kötüdür, onların katli vaciptir, diyen zihniyetin güncel isimlerinin 'öldürmeye niyetlensek Cihangirden, Nişantaşı'ndan başlarız' cümlelerine kuran vahşi kişilere karşı yargı ve RTÜK'ün vermiş olduğu kararlardan ötürü kızıyorlar. Aynen şöyle diyorlar:
İhsan Şenocak'ı feda ettiniz..
Nureddin Yıldız Hoca'yı feda ettiniz.
Ahmet Keser'i feda ettiniz..
Ne oldu, laikçiler yetindiler mi, feda
ettiklerinizle?..
"Tamam bu kadar yeter bize" dediler mi?
Bu anlayışlar, Faruk Sirhindi ekolünün Halid-i Bağdadi ile Anadolu'ya girişi, Said Nursi ile Fetullah Gülen misyonu ile tüm coğrafyamıza dağılmasının acı sonucudur.
Bu iki zihniyetin birisi kılık-kıyafet ile İslam'ı tariflendirmeye kalkarken diğeri de adeta sadece ismi yeter, herkes dininde kalsın, kendi ilahına inansın, cennete girsin, mantığını 'hoşgörü, diyalog' kavramları ile İslam'ı yan yana koyarak anlatmaya kalktı.
Bu zihniyetlerin amacı Allah Rızası mıdır? İslam'a hizmet midir? Allah'ın (c.c) ayetlerine, Peygamberimizin fiiliyatına bakınca ve bunların söylem ve de icraatlarını yan yana getirince, Peygamberimizin tebliğ ettiği İslam ile bunların dayattıkları İslam'ın sadece isim benzerliği olduğunu görürsünüz.
Peki, o halde bu zihniyetlerin amacı nedir?
Bu sorunun cevabını Prof. Dr. Haydar Baş Hocam, 14 Mart tarihli yazısında şöyle verdi:
"Tarih tekerrürden ibarettir, derler. Tarihi olaylarda yıllar içinde yaşanan benzer gelişmeler gibi esasen devletleri ve milletleri etkileyecek sosyal olaylarda ve bilhassa inanç konusunda da sayısız 'aynılar' vardır.
Nasıl ki, milenyum denilen 2000'li yılların başında İslam adına sapık ve tahrif edici fetvalar yayınlanmış, hoca denilen ajanlar bunları halka pompalamış, aynı süreçte dinlerarası diyalog hızla yayılmış ise bugün de aynı gayeye hizmet edenler maalesef aramızda. Önemli olan halkımızın İslam dinini doğru kaynaklardan öğrenmesi? Zira dini bütünlüğümüz hakikaten milli bütünlüğümüzün teminatıdır."
Sayın Baş aynı yazısında; "Güncelleme adı altında ne yapılmak isteniyor" sorusuna da şöyle cevap veriyordu:
"Tarihsellik ve zamana göre güncelleme ile yapılmak istenen, Müslümanları İslamî yaşayıştan uzaklaştırıp, Batı kültürünün değerlerine adapte ederek daha rahat sömürebilmektir."
Bugün toplumumuz bu kıvama getirildi mi? Getirildi. İslam'ı kalıplaştırmış, tekelleştirmiş, kılık-kıyafet olarak anlayan ve dayatan zihniyetlerle, İslami yaşantıdan uzak Müslümanlar karşı karşıya getirildi mi? Getirildi.
İslam adı altında bu iki anlayış birbirlerini tekfir ediyor mu? Ediyor. Düşmanlık besliyor mu?
Besliyor.
Peki, bu tablo kimi memnun ediyor? Yahudi ve Hıristiyanları. O halde İslam'ın değil imanların güncellenmesine ihtiyaç var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025