Hac bilinen fiili görevlerin yanında sır ve hikmetler kaynağı ve membaı, mekânı mahsus zamanı mahsus bir ibadet şeklidir. Oradaki sırlara ermek, hikmetleri kavramak isteyenler asla ve asla görünene yani işin zahiri sebeplerine, zahiri olaylara takılmaması lazımdır. Hikmet gereği, Kâbe'nin siyah bir örtüyle perdelenmesi gibi sırlar ve hikmetler de perdelenmiştir.
Bu gerçeğe erişmemi Abdulkadir Geylani Hazretlerinin İlahi Armağan adlı eserindeki bir sohbetine borçluyum. Mana sultanlarından olan Hazreti Pir Abdulkadir Geylani sohbetinde şöyle hitap ediyordu: "Hacca gitmek için yola çıkan ey hüccac geriye dön, önce bana gel sonra hacca git." Bu ifade bana çok hayret verici gelmişti. Hacca gitmeden de bu ifadenin ne manaya geldiğini çok iyi anlamamıştım. Daha sonraki müşahedelerimde anladım ve öğrendim ki Hazreti Pir şunu demek istiyordu: Eğer Hacdaki tecellilerden gereğince istifade etmek istiyorsan, önce gönlünü terbiye edecek bir mürebbi, bir terbiyeci bulacaksın. O, sana tecellilere erecek bir gönül kazandıracak, perdelerin arkasını görecek bir yol öğretecek ki o zaman hacca gidince sır ve hikmetlere erecek, yaptığın ibadetlerden lezzet alacak ve böylece maksat hâsıl olacaktır.
Hacdaki sır ve hikmetlere erişmek için nefsin arzu ve isteklerini bir kenara bırakmak, baş gözünden çok gönül gözünü devreye koymak gerekmektedir. Bu konuda da imtihan gereği mutlaka uğraş vermek gerekmektedir. Kâbe, Beytullah diye adlandırılan Allahın tecelli ettiği bir mekândır. O mekânda özellikle de tavaf esnasında kafanı, gözünü, gönlünü oraya vermen gerekmektedir. Eğer gönlünü tam manasıyla tecellilere açmazsan, gözüne başka başka görüntüler, başka başka olaylar takılır. Sırlardan nasipsiz kalırsın. Yüce Allah seni imtihan eder, ayık olmazsan perdeye takılırsın. Aslında gözüne çarpan perde senin imtihanındır. Görüşün keskin, gönlün açık olur, aklını kullanırsan sırra erersin. Çünkü sır o perdenin arkasındadır. Sırlara ve hikmete erişmek için de ancak ve ancak perdeye takılmamak lazımdır.
Değerli hac yolcusu kardeşlerim, bu imkân öyle kolay kolay ele geçen bir fırsat değildir. Ne mutlu yolunu bulup da o mekânlara gidebilenlere ve haccedebilenlere. Siz de orada bulunacağınız kısıtlı zamanı en güzel şekilde değerlendirin. Nefsinizi bir kenara bırakın, sabırlı olun, gayretli olun, uyanık olun, cömert olun, affedici olun, her anınızı ibadetle geçirin ki; gönlünüz tecellilere açık bir hale gelsin. Rabbim cümlemize tekrar tekrar hac ve umre yapmayı, tecellilere ermeyi nasip eylesin. Âmin.
Bu gerçeğe erişmemi Abdulkadir Geylani Hazretlerinin İlahi Armağan adlı eserindeki bir sohbetine borçluyum. Mana sultanlarından olan Hazreti Pir Abdulkadir Geylani sohbetinde şöyle hitap ediyordu: "Hacca gitmek için yola çıkan ey hüccac geriye dön, önce bana gel sonra hacca git." Bu ifade bana çok hayret verici gelmişti. Hacca gitmeden de bu ifadenin ne manaya geldiğini çok iyi anlamamıştım. Daha sonraki müşahedelerimde anladım ve öğrendim ki Hazreti Pir şunu demek istiyordu: Eğer Hacdaki tecellilerden gereğince istifade etmek istiyorsan, önce gönlünü terbiye edecek bir mürebbi, bir terbiyeci bulacaksın. O, sana tecellilere erecek bir gönül kazandıracak, perdelerin arkasını görecek bir yol öğretecek ki o zaman hacca gidince sır ve hikmetlere erecek, yaptığın ibadetlerden lezzet alacak ve böylece maksat hâsıl olacaktır.
Hacdaki sır ve hikmetlere erişmek için nefsin arzu ve isteklerini bir kenara bırakmak, baş gözünden çok gönül gözünü devreye koymak gerekmektedir. Bu konuda da imtihan gereği mutlaka uğraş vermek gerekmektedir. Kâbe, Beytullah diye adlandırılan Allahın tecelli ettiği bir mekândır. O mekânda özellikle de tavaf esnasında kafanı, gözünü, gönlünü oraya vermen gerekmektedir. Eğer gönlünü tam manasıyla tecellilere açmazsan, gözüne başka başka görüntüler, başka başka olaylar takılır. Sırlardan nasipsiz kalırsın. Yüce Allah seni imtihan eder, ayık olmazsan perdeye takılırsın. Aslında gözüne çarpan perde senin imtihanındır. Görüşün keskin, gönlün açık olur, aklını kullanırsan sırra erersin. Çünkü sır o perdenin arkasındadır. Sırlara ve hikmete erişmek için de ancak ve ancak perdeye takılmamak lazımdır.
Değerli hac yolcusu kardeşlerim, bu imkân öyle kolay kolay ele geçen bir fırsat değildir. Ne mutlu yolunu bulup da o mekânlara gidebilenlere ve haccedebilenlere. Siz de orada bulunacağınız kısıtlı zamanı en güzel şekilde değerlendirin. Nefsinizi bir kenara bırakın, sabırlı olun, gayretli olun, uyanık olun, cömert olun, affedici olun, her anınızı ibadetle geçirin ki; gönlünüz tecellilere açık bir hale gelsin. Rabbim cümlemize tekrar tekrar hac ve umre yapmayı, tecellilere ermeyi nasip eylesin. Âmin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025