Böyle bir başlığı attığım için üzülüyorum ancak, iyi yönetildiği iddia edilen şu garip ülkemde yaşanan garipliklerin, çarpıklıkların ne hazin derecelere geldiğini anlatmak için de bundan başka ifade gelmedi aklıma…
İslam'ın beş şartından biri olan Hac farizasını yerine getirmek, gücü yeten yetmeyen her Müslüman'ın gönlünde sevdadır. Kendine Hac farz olan ile farz olmayan arasında Kutsal mekânlara olan özlem aynıdır. Allah'ın beyti olan Kâbe ile Peygamberimizin kabr-i şerifinin bulunduğu Mescid-i Nebi her Müslüman'ın gönlünde farklı bir yere sahiptir.
Hacca gitmek isteyenler in fazla olması sebebiyle ülkelere konan kota yüzünden her sene Hacca gidecekler kura ile belirlenir. Hacca gitmeye hak kazananlar belirlenen ikinci bir kotayla karşılaşır; kurayla Hacca gitmeye hak kazananlar yüzde % 60 Diyanet kanalıyla % 40 da özel şirketler tarafından gitmek zorundadırlar. Müftülüklerden evrak alınırken Hacı adayları şirket ya da Diyanet tercihini yaparlar.
Zannetmeyin ki Hacı adayı kendi başına bırakılsın. Öncelikle evrak alınırken Diyanet yetkilileri ya da orada bulunan görevliler tarafından Diyanet kanalıyla Hacca gitmesi öğütlenir. Diyanet tercihinin yanında bazı Hacı adayları da şirketle gitmek istediğini belirterek evrakını alır ve dışarıya çıkar. Şimdi asıl sıkıntı yeni başlamıştır.
Müftülükler önünde Hac simsarları pusuya yatmış Hacı adayını beklerler. Kapının önüne çıkar çıkmaz sanki taarruz edercesine Hacı adayının elindeki evrakını almak ve kaydını kendi şirketine yapmak için onlarca kişi Hacı adayının üstüne gelirler. Hacı adayı neye uğradığını şaşırmış, birleri maddi ya da başka çıkarlar yüzünden kutsal toprakların özleminden heyecanından onu uzaklaştırmaya başlamıştır bile…
Bir adım ötesi bazı kendini bilmezler de Hacı adayını ben kaydedeceğim, sen kaydedeceksin diye kavgaya tutuşmaz mı? Gel de çıkın bu işin içinden!
Müslüman'ın ömründe bir defa Hac etmesi farz olduğuna göre, ömründe bir defa ve zor şartlarda eline geçen bu imkân maalesef gerektiği gibi organize edilememektedir.
Müftülükler önünde şirketlerin bazıları çok kalabalık gruplar halinde adam adama markaj yapayım derken tatsız olaylar yaşanmaktadır. (Bazı cemaatlerin bu işe el atmış olmaları kalabalıkları artırmaktadır.) Ayrıca belgesi olan olmayan, eline bir deste broşür bastırmış farklı memleketlerde bulunan şirketlere ahbap çavuş ilişkisiyle ve fiyatta indirim vadiyle Hacı adayı toplayıp sonra da bunları diğer memleketlerdeki şirketlere çıkar karşılığında aktarma yapmaktadırlar. Maalesef Hacı adayı henüz bunları anlamaktan fark etmekten çok uzakken Hac simsarlarının eline düşmektedir.
Bu arada yıllarını bu işe adayan, kendine meslek edinen, Hacı adaylarına hizmeti bir görev bilen, samimi ve işini gayet iyi yapan şirketler de paylarına düşen pastadan aldıkları orandaki azalma neticesinde mağdur olmaktadırlar. Bu da işin başka acı tarafıdır.
Bizatihi gözlemlediğim bu hadise hakkında bazı önerilerim olacak. Umarız yetkililer bu konuda üzerine düşeni yaparlar.
Özel teşebbüsün önünü kesmek imkânsız, tabii ki isteyen kendi tercihini yerine getirecektir. Ancak organizedeki bozukluk kutsal görevin misyonu ile asla bağdaşmamaktadır. İsteyen kimseye şirket ya da Diyanet evrakı verilir. Sonra müftülük içerisinde önceden gerekli izin belgesi olan şirketlerden en fazla 2 kişinin bulunacağı stantlar ortak bir alan içerisinden kurulur; herkesin gözü önünde gayet şeffaf bir vaziyette ve Hacı adayının daha salim bir kafa ile düşünüp karar vermesi sağlanır. Kaydını yaptırır ve sorunsuz bir şekilde evine işine döner, kutsal yolculuğun ilk serüveni de hayırlı ve mutlu bir şekilde tamamlanmış olur. Biz kendi aklımızla ve samimi niyetimizle gördüğümüz sorun hakkında bir şeyler önerdik. Ancak yetkililer ortak bir akıl ile daha güzel çözümler bulabilirler. Önlem alınmazsa Hacı adayları Hac simsarlarının elinde oyun ve oyuncak olmaya devam edecektir. Bizden hatırlatması. Hac kurası çıkan kutsal yolun kutsal yolcularına tebriklerimizi sunuyoruz. Onlara da önerimiz; lütfen çıkacağınız yolun kıymetini bilin ve gerektiği şekilde gönül hazırlığı yapın!
İslam'ın beş şartından biri olan Hac farizasını yerine getirmek, gücü yeten yetmeyen her Müslüman'ın gönlünde sevdadır. Kendine Hac farz olan ile farz olmayan arasında Kutsal mekânlara olan özlem aynıdır. Allah'ın beyti olan Kâbe ile Peygamberimizin kabr-i şerifinin bulunduğu Mescid-i Nebi her Müslüman'ın gönlünde farklı bir yere sahiptir.
Hacca gitmek isteyenler in fazla olması sebebiyle ülkelere konan kota yüzünden her sene Hacca gidecekler kura ile belirlenir. Hacca gitmeye hak kazananlar belirlenen ikinci bir kotayla karşılaşır; kurayla Hacca gitmeye hak kazananlar yüzde % 60 Diyanet kanalıyla % 40 da özel şirketler tarafından gitmek zorundadırlar. Müftülüklerden evrak alınırken Hacı adayları şirket ya da Diyanet tercihini yaparlar.
Zannetmeyin ki Hacı adayı kendi başına bırakılsın. Öncelikle evrak alınırken Diyanet yetkilileri ya da orada bulunan görevliler tarafından Diyanet kanalıyla Hacca gitmesi öğütlenir. Diyanet tercihinin yanında bazı Hacı adayları da şirketle gitmek istediğini belirterek evrakını alır ve dışarıya çıkar. Şimdi asıl sıkıntı yeni başlamıştır.
Müftülükler önünde Hac simsarları pusuya yatmış Hacı adayını beklerler. Kapının önüne çıkar çıkmaz sanki taarruz edercesine Hacı adayının elindeki evrakını almak ve kaydını kendi şirketine yapmak için onlarca kişi Hacı adayının üstüne gelirler. Hacı adayı neye uğradığını şaşırmış, birleri maddi ya da başka çıkarlar yüzünden kutsal toprakların özleminden heyecanından onu uzaklaştırmaya başlamıştır bile…
Bir adım ötesi bazı kendini bilmezler de Hacı adayını ben kaydedeceğim, sen kaydedeceksin diye kavgaya tutuşmaz mı? Gel de çıkın bu işin içinden!
Müslüman'ın ömründe bir defa Hac etmesi farz olduğuna göre, ömründe bir defa ve zor şartlarda eline geçen bu imkân maalesef gerektiği gibi organize edilememektedir.
Müftülükler önünde şirketlerin bazıları çok kalabalık gruplar halinde adam adama markaj yapayım derken tatsız olaylar yaşanmaktadır. (Bazı cemaatlerin bu işe el atmış olmaları kalabalıkları artırmaktadır.) Ayrıca belgesi olan olmayan, eline bir deste broşür bastırmış farklı memleketlerde bulunan şirketlere ahbap çavuş ilişkisiyle ve fiyatta indirim vadiyle Hacı adayı toplayıp sonra da bunları diğer memleketlerdeki şirketlere çıkar karşılığında aktarma yapmaktadırlar. Maalesef Hacı adayı henüz bunları anlamaktan fark etmekten çok uzakken Hac simsarlarının eline düşmektedir.
Bu arada yıllarını bu işe adayan, kendine meslek edinen, Hacı adaylarına hizmeti bir görev bilen, samimi ve işini gayet iyi yapan şirketler de paylarına düşen pastadan aldıkları orandaki azalma neticesinde mağdur olmaktadırlar. Bu da işin başka acı tarafıdır.
Bizatihi gözlemlediğim bu hadise hakkında bazı önerilerim olacak. Umarız yetkililer bu konuda üzerine düşeni yaparlar.
Özel teşebbüsün önünü kesmek imkânsız, tabii ki isteyen kendi tercihini yerine getirecektir. Ancak organizedeki bozukluk kutsal görevin misyonu ile asla bağdaşmamaktadır. İsteyen kimseye şirket ya da Diyanet evrakı verilir. Sonra müftülük içerisinde önceden gerekli izin belgesi olan şirketlerden en fazla 2 kişinin bulunacağı stantlar ortak bir alan içerisinden kurulur; herkesin gözü önünde gayet şeffaf bir vaziyette ve Hacı adayının daha salim bir kafa ile düşünüp karar vermesi sağlanır. Kaydını yaptırır ve sorunsuz bir şekilde evine işine döner, kutsal yolculuğun ilk serüveni de hayırlı ve mutlu bir şekilde tamamlanmış olur. Biz kendi aklımızla ve samimi niyetimizle gördüğümüz sorun hakkında bir şeyler önerdik. Ancak yetkililer ortak bir akıl ile daha güzel çözümler bulabilirler. Önlem alınmazsa Hacı adayları Hac simsarlarının elinde oyun ve oyuncak olmaya devam edecektir. Bizden hatırlatması. Hac kurası çıkan kutsal yolun kutsal yolcularına tebriklerimizi sunuyoruz. Onlara da önerimiz; lütfen çıkacağınız yolun kıymetini bilin ve gerektiği şekilde gönül hazırlığı yapın!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025