Gül'den laiklik tavsiyesi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tunus ziyareti döneminde La Presse de Tunisie gazetesine verdiği mülkatta, siyaset ile din arasında ayrım yapılması gerektiğini düşündüklerini belirtti
16.03.2012 00:00:00
HABER MERKEZİ
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, siyaset ile din arasında ayrım yapılması gerektiğini
düşündüklerini belirterek, “Siyasette ittifak oyunları, çıkışlar, hatalar ve
inişler var. Oysa tüm bu eylemleri dini açıdan değerlendirmemek gerekir.
Demokratik kurallar açısından önemli olan herkesin sorunsuzca inancını
yaşayabileceği bir din ve ibadet özgürlüğünün olmasıdır. Bu inananlar için
olduğu kadar, çok güçlü dini duyguları olmayanlar için de böyle olmalı, onları
da koruma altına almak gerekir” dedi. Cumhurbaşkanı Gül'ün Tunus ziyareti döneminde
La Presse de Tunisie gazetesine yaptığı açıklamalar Cumhurbaşkanlığı internet
sitesine konuldu.
Türkiye model
mi?
Gül,
“Bizim ülkemizde devlet ve İslam'a aidiyetin birbirinden ayrılması şiddetle
reddedilirken, laiklik temeline dayanan Türk siyasi deneyimi ne ölçüde Arap
ülkelerinin ilgisini çekebilir? Sizin siyasi deneyiminiz neden yine de ihraç
edilebilir olsun?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Bizim
açımızdan hiçbir şekilde model ihraç etmek söz konusu değil. Ancak biz siyaset
ile din arasında ayrım yapılması gerektiğini düşünüyoruz.” Türkiye ya da Arap
ülkelerinden, Fransa'dan veya diğer Avrupa devletlerinden sermayenin yatırıma
dönüştürülmesi amacıyla Tunus'a çekilmesi gerektiğini savunan Cumhurbaşkanı
Gül, Tunuslu yatırımcıların da Türkiye'ye gelmesini arzu ettiklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı
Gül şu açıklamalarda bulundu:
*
Tunus özel coğrafi konumu, Avrupa'ya yakınlığı, Akdeniz'e kıyısı olması, doğal
manzarası itibariyle yatırımları çekmek için güçlü nedenlere sahip. Tunus
üretimin artması ve yatırımların teşvik edilmesi yoluyla ekonomik anlamda büyük
ilerleme kaydedecek durumda.
*
Arap toplumlarında, demokratik normların kazanacağını düşünüyorum ve bu
kaçınılmaz bir sonuç.
*
İsrail gelişmeleri iyi ve doğru şekilde okumalı ve bölgede yaşanan dönüşüm ve
meydana gelen olaylar çerçevesinde kendine doğru bir tavır belirlemelidir.
İsrail artık, bölgede bazı dikta rejimlerine sırtını dayayarak politikasını
devam ettiremeyeceğinin farkına varmalı. İsrail, onurlu ve haklı bir barış inşa
etme fikriyle Araplarla yeni bir safhaya geçme konusuna kafa yormalıdır. Bu da,
Filistin devletinin varlığından ve kendi topraklarının tamamındaki
egemenliğinden geçer. Eğer İsrail, bu olayları doğru okuyabilme yetisine sahip
değilse, o zaman gelecekte daha da fazla sorun yaşanacaktır. Arap toplumları,
uluslararası siyaset normlarına uymayan ve halkın taleplerinden kopuk olan
yönetim şekillerini kabul edemezler.
*
Türkiye ve Mağrip ülkeleri arasında köklü ilişkiler ve karşılıklı dostluklar
var ancak bu dostluk kadar işbirliği yok.”