Her gün geçerim bu köprüden...
Hani az ileride bir eşi daha olan köprüden...
Seyrederim hiç durmadan gidip gelen gemileri... İstanbul Boğazı sahilinde oturanlar da görüp dururlar ihtişamla geçip gidenleri...
Bugün karar verdim. Günlerce düşünce dehlizinde başını sağa sola vuran bu cümleciği nihayet açığa çıkaracağım.
Ne mi olacak?
Bir gerçeği yana yakıla ortaya koyacağım. Herkesin seslendirdiği bir gerçeği. Şu farkla ki; duyulur, bilinir, ama bir türlü faydaların kendi içine akmadığı gerçekler arasında kalır.
Köprü'den boğazı seyrediyorum. Ben diyeyim genişliği 20-30 siz deyin daha fazla . Ben diyeyim uzunluğu 50-60 siz deyin 100-200 metre gelip geçen yabancı uyruklu gemiler. Ağırlığı, derinliği, vs. vs. vs...
Bu gemiler ticaret gemileri...
Hiç durmadan biri gidiyor biri geliyor. Kaptanı, makinisti, işçisi, şirketi, devleti para götürüp para getiriyor.
Bu koca gemiler gözlerimin önünde bir iş, bir üretim, bir emek, alış veriş ve kâr taşıyor.
Ben ne yapıyorum. Tam otuz yıldır "Vay be'' diyerek seyrediyorum.
Bizim kaptan yetiştiren, makinist yetiştiren, gemici yetiştiren okullarımız var. Neden, dünya üzerinde ''akıp giden'' gemilere eş ve verimli değiller...
Ben niye hâlâ yabancı markalı gemilerin dünya çapındaki paylarını, marklarını, kalitelerini görüyorum.
Denizcilikte dünya çapında söz sahibi olmalıyız. Yoksa böyleyiz de benim mi haberim yok.
Ticaret gemileri, savaş gemileri, yolcu gemileri, taşımacılık, üretim, modernizasyon, alanlarında kaçıncı sıradayız.
Yoksa biz çöl ülkesi miyiz?
Yoksa biz çöl ülkesi rüyasını mı görüyoruz?
Yolcu vapurlarında tek gözlü tuvaletler vardı. Yolcular çocuklarını rahatlıkla götürür kendi ihtiyaçlarını da karşılarlardı. Şimdi efendim, kapıya bir görevli konmuş tuvaletlerde ücret alınıyor.
Hani kaza ile ağaçtan yere düşen, ezilen belki de bir fakir çocuğun alıp yiyeceği bir elmaya bile bekçi koyup onu onu sepete dolduran para kazanma hırsını en iyi şekilde yaşıyoruz.
Koskoca Deniz Yolları'nın bu paraya mı ihtiyacı var?
Maksattan uzaklaşmamak için asıl konuma dönüyor ve diyorum ki;
" Göz yaşlarım içime akıyor.''
Biz kendi gücümüzü ciddiye almıyoruz.
Biz devlet adamı ciddiyetini, kendine ve devletine faydalı insan modelimizi geliştirebilsek tek yürek, tek bilek olarak sadece denizde değil havada, karada damgamızı vurmaz mıyız?
Adam son model yabancı arabaya biniyor kibrinden geçilmiyor. Yahu kardeşim sen neredesin, senin araban nerede?
Yoksa benim gibi 30 yıl sonra biri yabancıların ticaretini, koca koca gemilerini, zenginliklerini, yoksun, yoksul ve başarısız olarak seyredecek.
Yoksa, dünyanın en büyük ticaret gemilerini boğazdan geçiren ve başındaki kaptanlık kepini havaya kaldırıp:
"Hey! Denizciliğin ve topyekun bir milletin azim, çalışkanlık ve şahlanışını arzulayan! Bunun için "Göz yaşlarım içime akar'' başlıklı yazı yazan! ''Seni selamlıyorum" diyecek kaptana, "selam olsun!''
Sana ve ülkeme...
Hani az ileride bir eşi daha olan köprüden...
Seyrederim hiç durmadan gidip gelen gemileri... İstanbul Boğazı sahilinde oturanlar da görüp dururlar ihtişamla geçip gidenleri...
Bugün karar verdim. Günlerce düşünce dehlizinde başını sağa sola vuran bu cümleciği nihayet açığa çıkaracağım.
Ne mi olacak?
Bir gerçeği yana yakıla ortaya koyacağım. Herkesin seslendirdiği bir gerçeği. Şu farkla ki; duyulur, bilinir, ama bir türlü faydaların kendi içine akmadığı gerçekler arasında kalır.
Köprü'den boğazı seyrediyorum. Ben diyeyim genişliği 20-30 siz deyin daha fazla . Ben diyeyim uzunluğu 50-60 siz deyin 100-200 metre gelip geçen yabancı uyruklu gemiler. Ağırlığı, derinliği, vs. vs. vs...
Bu gemiler ticaret gemileri...
Hiç durmadan biri gidiyor biri geliyor. Kaptanı, makinisti, işçisi, şirketi, devleti para götürüp para getiriyor.
Bu koca gemiler gözlerimin önünde bir iş, bir üretim, bir emek, alış veriş ve kâr taşıyor.
Ben ne yapıyorum. Tam otuz yıldır "Vay be'' diyerek seyrediyorum.
Bizim kaptan yetiştiren, makinist yetiştiren, gemici yetiştiren okullarımız var. Neden, dünya üzerinde ''akıp giden'' gemilere eş ve verimli değiller...
Ben niye hâlâ yabancı markalı gemilerin dünya çapındaki paylarını, marklarını, kalitelerini görüyorum.
Denizcilikte dünya çapında söz sahibi olmalıyız. Yoksa böyleyiz de benim mi haberim yok.
Ticaret gemileri, savaş gemileri, yolcu gemileri, taşımacılık, üretim, modernizasyon, alanlarında kaçıncı sıradayız.
Yoksa biz çöl ülkesi miyiz?
Yoksa biz çöl ülkesi rüyasını mı görüyoruz?
Yolcu vapurlarında tek gözlü tuvaletler vardı. Yolcular çocuklarını rahatlıkla götürür kendi ihtiyaçlarını da karşılarlardı. Şimdi efendim, kapıya bir görevli konmuş tuvaletlerde ücret alınıyor.
Hani kaza ile ağaçtan yere düşen, ezilen belki de bir fakir çocuğun alıp yiyeceği bir elmaya bile bekçi koyup onu onu sepete dolduran para kazanma hırsını en iyi şekilde yaşıyoruz.
Koskoca Deniz Yolları'nın bu paraya mı ihtiyacı var?
Maksattan uzaklaşmamak için asıl konuma dönüyor ve diyorum ki;
" Göz yaşlarım içime akıyor.''
Biz kendi gücümüzü ciddiye almıyoruz.
Biz devlet adamı ciddiyetini, kendine ve devletine faydalı insan modelimizi geliştirebilsek tek yürek, tek bilek olarak sadece denizde değil havada, karada damgamızı vurmaz mıyız?
Adam son model yabancı arabaya biniyor kibrinden geçilmiyor. Yahu kardeşim sen neredesin, senin araban nerede?
Yoksa benim gibi 30 yıl sonra biri yabancıların ticaretini, koca koca gemilerini, zenginliklerini, yoksun, yoksul ve başarısız olarak seyredecek.
Yoksa, dünyanın en büyük ticaret gemilerini boğazdan geçiren ve başındaki kaptanlık kepini havaya kaldırıp:
"Hey! Denizciliğin ve topyekun bir milletin azim, çalışkanlık ve şahlanışını arzulayan! Bunun için "Göz yaşlarım içime akar'' başlıklı yazı yazan! ''Seni selamlıyorum" diyecek kaptana, "selam olsun!''
Sana ve ülkeme...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021