Molla Câmî
Molla Câmî, dîvânında, Türk hâkânı Fâtih Sultan Mehmed Hâna hitâben, onu övücü şiirler yazdı. Ayrıca onun oğlu Sultan Bâyezîd'i medheden kasîdeleri de bulunmaktadır. Fatih için söylediği kasîdelerden bâzılarının Türkçeye tercümeleri şöyledir:
Ey kuzeyden esen rüsgar! Ne hoş kokular getitiriyorsun. Haydi arzuların kıblesi olan semte doğru ses ver.
Ilık nefesine samîmiyet kokularını karıştır. Ve hep ihlâs yolundan giderek hedefe ulaş.
Ricâ ve dua denklerini Horasan'da bağladıktan sonra, Rum diyârına doğru yürü.
Yolda bu yolun usûl ve erkânını öğren. Büyüklerin yetiştiği dergâhın nerede olduğunu sor.
Oraya varınca hizmetçilerin ayak tozlarına sür. İzin isteyip, yeri öperek huzûra gir.
O cihâd eri, gâzı padişahın önünde hikmetler saçarak söze gir ve;
"Ey mertebesi yüksek pâdişâh! Sana dünyâ mülkü, atalarından kalma mirastır" de.
Dünyâda pek az kimse, böyle büyüklük ve ihtişam tahtında senin gibi feyz verme olgunluğuna sâhip olabilmiştir.
Sünnet-i seniyyenin her tarafa yayılması senin gayretlerinle oldu.
Küfür yuvaları, kiliseler, yine senin himmetinle câmiye cevrildi.
Harplerdeki isâbetli tedbirlerinle, küfür ve sapıklık kal'alarını kökünden yıktın.
Daima şefkat ve merhamet tarafına yönelmiş, kötü huylardan temizlenmiş bir pâdişâhsın.
Seni kıskananların aksine, her türlü hikmet, şeref yiğitlik ve cömertlik sıfatları sende toplanmış...
Cömertlikte deryâ gibisin, sanki altın mâdenisin. Hatta deryâdan da, altın ocağından da cömertsin. Şu gök kubbenin zirvesi var oldukça ve dünyâ yerinde durdukça,
Allah-ü teâlâ, gönlüne uygun ihsânlarda bulunsun, dünyânın şerefi ayaklarının altına serilsin, dilerim."
Ey etrâfâ amber kokuları saçan seher rüzgârı! Mâdem ki duâ ve senâ demetleri diziyorsun,
Bu garip şiirlerden birkaçı o selîm akıllı edîb pâdişâha lâyık ola.
Sana emânet ettiğimiz bu garip armağanları sultânın meclisine götür.
Bu kıymetsiz hediyemi onun yüce ve şerefli huzuruna sunarken, de ki:
"Karınca, muhabbet ve sadâkat yönünden, Süleymân aleyhisselâmın katına yarım çekirge ayağı gönderdi. Nitekim, "Armağanlar, gönderenin değeriyle ölçülür" diyerek sözü bitirmeye bak.
Fazla ısrâr etme, lütfen selâm ve hürmetimi söyleyerek kelâma son ver".
Ayrıca Sultan İkinci Bâyezîd hakkında da kasîdeleri vardır. Molla Câmî, ile Osmanlı sultanları arasındaki bu alâka, sultanların ilim, tasavvuf, şiir ve edebiyâta çok önem vermelerindendir.
Osmanlı sultanları, Mevlânâ Abdurrahmân Câmî hazretlerini çok sevdiler. Onun duâsına kavuşmak için can attılar. Bu sebeble Fâtih Sultan Mehmed Hân, onu Anadolu'ya dâvet etti. Konya'ya geldiğinde, Fâtih Sultan Mehmed Hânın vefat haberini alınca geri döndü.
Molla Câmî, dîvânında, Türk hâkânı Fâtih Sultan Mehmed Hâna hitâben, onu övücü şiirler yazdı. Ayrıca onun oğlu Sultan Bâyezîd'i medheden kasîdeleri de bulunmaktadır. Fatih için söylediği kasîdelerden bâzılarının Türkçeye tercümeleri şöyledir:
Ey kuzeyden esen rüsgar! Ne hoş kokular getitiriyorsun. Haydi arzuların kıblesi olan semte doğru ses ver.
Ilık nefesine samîmiyet kokularını karıştır. Ve hep ihlâs yolundan giderek hedefe ulaş.
Ricâ ve dua denklerini Horasan'da bağladıktan sonra, Rum diyârına doğru yürü.
Yolda bu yolun usûl ve erkânını öğren. Büyüklerin yetiştiği dergâhın nerede olduğunu sor.
Oraya varınca hizmetçilerin ayak tozlarına sür. İzin isteyip, yeri öperek huzûra gir.
O cihâd eri, gâzı padişahın önünde hikmetler saçarak söze gir ve;
"Ey mertebesi yüksek pâdişâh! Sana dünyâ mülkü, atalarından kalma mirastır" de.
Dünyâda pek az kimse, böyle büyüklük ve ihtişam tahtında senin gibi feyz verme olgunluğuna sâhip olabilmiştir.
Sünnet-i seniyyenin her tarafa yayılması senin gayretlerinle oldu.
Küfür yuvaları, kiliseler, yine senin himmetinle câmiye cevrildi.
Harplerdeki isâbetli tedbirlerinle, küfür ve sapıklık kal'alarını kökünden yıktın.
Daima şefkat ve merhamet tarafına yönelmiş, kötü huylardan temizlenmiş bir pâdişâhsın.
Seni kıskananların aksine, her türlü hikmet, şeref yiğitlik ve cömertlik sıfatları sende toplanmış...
Cömertlikte deryâ gibisin, sanki altın mâdenisin. Hatta deryâdan da, altın ocağından da cömertsin. Şu gök kubbenin zirvesi var oldukça ve dünyâ yerinde durdukça,
Allah-ü teâlâ, gönlüne uygun ihsânlarda bulunsun, dünyânın şerefi ayaklarının altına serilsin, dilerim."
Ey etrâfâ amber kokuları saçan seher rüzgârı! Mâdem ki duâ ve senâ demetleri diziyorsun,
Bu garip şiirlerden birkaçı o selîm akıllı edîb pâdişâha lâyık ola.
Sana emânet ettiğimiz bu garip armağanları sultânın meclisine götür.
Bu kıymetsiz hediyemi onun yüce ve şerefli huzuruna sunarken, de ki:
"Karınca, muhabbet ve sadâkat yönünden, Süleymân aleyhisselâmın katına yarım çekirge ayağı gönderdi. Nitekim, "Armağanlar, gönderenin değeriyle ölçülür" diyerek sözü bitirmeye bak.
Fazla ısrâr etme, lütfen selâm ve hürmetimi söyleyerek kelâma son ver".
Ayrıca Sultan İkinci Bâyezîd hakkında da kasîdeleri vardır. Molla Câmî, ile Osmanlı sultanları arasındaki bu alâka, sultanların ilim, tasavvuf, şiir ve edebiyâta çok önem vermelerindendir.
Osmanlı sultanları, Mevlânâ Abdurrahmân Câmî hazretlerini çok sevdiler. Onun duâsına kavuşmak için can attılar. Bu sebeble Fâtih Sultan Mehmed Hân, onu Anadolu'ya dâvet etti. Konya'ya geldiğinde, Fâtih Sultan Mehmed Hânın vefat haberini alınca geri döndü.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.