28 Şubat bu yılda geldi geçti. Bu gazeteden ustalarım, 28 Şubat ruhunun şeklini bile çizip milletin önüne koydular. A mağdurlarını(!), B galiplerini (!), üstün hizmet takdirine şayan olanlarını, gayretlerinden ötürü mükâfatlandırılanları, şövalyeliğe say görülenleri vs. yıllardır anlattılar. Ve bu sürecin asıl hedefini ortaya koydular. Artık milletinde mazereti kalmadı böylece… Bizde kendi çapımızda bir şeyler yazdık bu süreçlerde. Şimdi;
*28 Şubat Haçlı emperyalizmin Türkiye hareketi miydi? Evet.
*Birileri tarafından ortak plan ve paydayla yapılmış mıydı? Evet.
*Mağdurda (!) zalimde bu plandan haberdar artı rıza ehli miydi? Evet.
*Yüz yıl, bin yıl sürecek deniyordu, sürüyor mu? Evet.
*Din istismarı deniyordu. Aynı istismar daha vahim şekilde devam ediyor mu? Evet.
O halde ha Erbakan, ha Çiller, ha Yılmaz, ha Ecevit, ha Baykal, ha Kılıçtaroğlu, ha Bahçeli, ha Erdoğan! Ne farkları var. Hepsi aynı değirmene su taşımıyorlar mı? Hepsinin ortak paydası, kadim dostu aynı mı? Aynı. O halde bu şubat bitmemiş ve millet uyanmazsa bitmeyecek!
İşin birde medya ayağı var. Yıllar sonra birbirlerine düştüler. Takke zaten takmamıştılar, perukları düştü, keller piyasada.
Birand tuttu bir 28 Şubat belgeseli hazırladı. Ve kavga başladı. Baştan söyleyeyim bu kavganın sonucu veya galibi, kavgaya hiç karışmayan AKP olacaktır.
Kavgaya geçmeden, kavgacıları bir tanıyalım;
M. Ali Birand. İsmine (MEHMET ALİ) hürmeten fazla derin gitmeyeceğim. 88’di yanılmıyorsam. Ağca ile röportaj yapmıştı, G. Civaoğlu gibi. Tabi TRT’de. Yıllar sonra Rıdvan Memi yine TRT’de Ağca ile bir program yaptı. Kıyamet koptu. Bu hangi fikrin, hangi zikrin peşinden gittiği belli olmayan zevatlar ortalığı ayağı kaldırdılar, nasıl Abdi İpekçi’nin katili ile program yaparsın, diye!
O da ne! Eski dosyalar açıldı. Birisi Ağca ile röportaja 20 bin dolar vermiş. Diğeri Ağca’dan, oğlu için imzalı resim istemiş.
İşte bu karakter sahipleri şimdi “demokrasi” kahramanlığına soyunuyorlar. Baştan söyleyeyim; Eğer Birand, AKP önünde secde etmeseydi Emin Çölaşan gibi Bekir Coşkun gibi, Uğur Dündar gibi vs. olurdu. Ha bu saydığım isimler ve benzerleri de yine AKP değirmenine en çok su taşıyan isimlerdir. Sözde cumhuriyet, laiklik vs. adına halkın inanç ve kültürünü hedef alan bu şahıslar, milleti AKP’nin kaçağına itmiştir ve hala itmeye devam ediyorlar. Nasıl olsa kendilerinin tuzu kuru. Lüks yalılarında, araçlarında kafalarına göre takılıyorlar. İktidar ha o olmuş, ha bu olmuş… Pek önemli değil. Çünkü onlar her daim öndeler, şöhretteler!
Belgesele gelmeden Aydın Doğan, Çölaşan’ı kovdu. Doğan’ın vergi borcu çok. Çölaşan AKP aleyhine ağır konuşuyor. Haliyle kapı dışarı, diğerleri gibi. Yoksa verginin tamamını ödeyecek. “Kovuldum Ey Halkım” diye bir kitap yazdı Emin Bey.
Ey Savcılar! Taraf (!) olan gazetelerin haberlerini, nereden beslendiği bilinmeyen sözde yazarların yine nereden bulduğu belli olmayan çuval dolusu kâğıtları belge kabul edip, asker, sivil binlerce kişi sorguladınız, tutukladınız. Emin Beyin kitabında da çok ağır itham ve iddialar var. Bunları görmediniz mi? Görmediyseniz, işte size kaynaklı ihbar. Açın bakın…
Şimdi belgesele gelelim. Birand’ın hazırladığı belgeselde konuşan dönemin Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, 28 Şubat döneminde, Genelkurmay 2. Başkanı olan Orgeneral Çevik Bir ile yaptıkları bir görüşmeyi anlatmış ve Emin Çölaşan’ın Orgeneral Bir’e:
“Siz onu bırakın Paşam, darbe yapacak mısınız? Yapmayacak mısınız?” dediğini öne sürmüştü. Çevik Bir’in de, Çölaşan’a; “Ne diyorsunuz Emin bey siz!” cevabını verdiğini söylemişti.
Gazeteport’a konuşan Çölaşan; “Ertuğrul Özkök’ün, CNN Türk’teki 28 Şubat belgeselinde, benimle ilgili söyledikleri tamamen yalan, palavra’’ dedi ve şunları söyledi:
“Çevik Bir’e (Darbe yapacak mısınız?) diye bir soru kesinlikle sormadım. Tam tarihini hatırlamıyorum ama biz o gün Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in makamına gittik. Hatırladığım kadarıyla Ertuğrul Özkök, Tufan Türenç ve Oktay Ekşi vardı. Benim orada Çevik Bir’e sorduğum soru; “Paşam gerekirse silah kullanacak mısınız?” biçimindedir. O da; “Gerekirse tabii kullanırız” cevabını verdi. Darbe ile ilgili ne ben soru sordum, ne de Çevik Bir; “Ne diyorsunuz siz Emin Bey” gibi bir cevap verdi. Özkök’ün sözleri tamamen yalandır’’…
Sonra ne mi oldu? Yazı çok uzadı, arkası yarın…
*28 Şubat Haçlı emperyalizmin Türkiye hareketi miydi? Evet.
*Birileri tarafından ortak plan ve paydayla yapılmış mıydı? Evet.
*Mağdurda (!) zalimde bu plandan haberdar artı rıza ehli miydi? Evet.
*Yüz yıl, bin yıl sürecek deniyordu, sürüyor mu? Evet.
*Din istismarı deniyordu. Aynı istismar daha vahim şekilde devam ediyor mu? Evet.
O halde ha Erbakan, ha Çiller, ha Yılmaz, ha Ecevit, ha Baykal, ha Kılıçtaroğlu, ha Bahçeli, ha Erdoğan! Ne farkları var. Hepsi aynı değirmene su taşımıyorlar mı? Hepsinin ortak paydası, kadim dostu aynı mı? Aynı. O halde bu şubat bitmemiş ve millet uyanmazsa bitmeyecek!
İşin birde medya ayağı var. Yıllar sonra birbirlerine düştüler. Takke zaten takmamıştılar, perukları düştü, keller piyasada.
Birand tuttu bir 28 Şubat belgeseli hazırladı. Ve kavga başladı. Baştan söyleyeyim bu kavganın sonucu veya galibi, kavgaya hiç karışmayan AKP olacaktır.
Kavgaya geçmeden, kavgacıları bir tanıyalım;
M. Ali Birand. İsmine (MEHMET ALİ) hürmeten fazla derin gitmeyeceğim. 88’di yanılmıyorsam. Ağca ile röportaj yapmıştı, G. Civaoğlu gibi. Tabi TRT’de. Yıllar sonra Rıdvan Memi yine TRT’de Ağca ile bir program yaptı. Kıyamet koptu. Bu hangi fikrin, hangi zikrin peşinden gittiği belli olmayan zevatlar ortalığı ayağı kaldırdılar, nasıl Abdi İpekçi’nin katili ile program yaparsın, diye!
O da ne! Eski dosyalar açıldı. Birisi Ağca ile röportaja 20 bin dolar vermiş. Diğeri Ağca’dan, oğlu için imzalı resim istemiş.
İşte bu karakter sahipleri şimdi “demokrasi” kahramanlığına soyunuyorlar. Baştan söyleyeyim; Eğer Birand, AKP önünde secde etmeseydi Emin Çölaşan gibi Bekir Coşkun gibi, Uğur Dündar gibi vs. olurdu. Ha bu saydığım isimler ve benzerleri de yine AKP değirmenine en çok su taşıyan isimlerdir. Sözde cumhuriyet, laiklik vs. adına halkın inanç ve kültürünü hedef alan bu şahıslar, milleti AKP’nin kaçağına itmiştir ve hala itmeye devam ediyorlar. Nasıl olsa kendilerinin tuzu kuru. Lüks yalılarında, araçlarında kafalarına göre takılıyorlar. İktidar ha o olmuş, ha bu olmuş… Pek önemli değil. Çünkü onlar her daim öndeler, şöhretteler!
Belgesele gelmeden Aydın Doğan, Çölaşan’ı kovdu. Doğan’ın vergi borcu çok. Çölaşan AKP aleyhine ağır konuşuyor. Haliyle kapı dışarı, diğerleri gibi. Yoksa verginin tamamını ödeyecek. “Kovuldum Ey Halkım” diye bir kitap yazdı Emin Bey.
Ey Savcılar! Taraf (!) olan gazetelerin haberlerini, nereden beslendiği bilinmeyen sözde yazarların yine nereden bulduğu belli olmayan çuval dolusu kâğıtları belge kabul edip, asker, sivil binlerce kişi sorguladınız, tutukladınız. Emin Beyin kitabında da çok ağır itham ve iddialar var. Bunları görmediniz mi? Görmediyseniz, işte size kaynaklı ihbar. Açın bakın…
Şimdi belgesele gelelim. Birand’ın hazırladığı belgeselde konuşan dönemin Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, 28 Şubat döneminde, Genelkurmay 2. Başkanı olan Orgeneral Çevik Bir ile yaptıkları bir görüşmeyi anlatmış ve Emin Çölaşan’ın Orgeneral Bir’e:
“Siz onu bırakın Paşam, darbe yapacak mısınız? Yapmayacak mısınız?” dediğini öne sürmüştü. Çevik Bir’in de, Çölaşan’a; “Ne diyorsunuz Emin bey siz!” cevabını verdiğini söylemişti.
Gazeteport’a konuşan Çölaşan; “Ertuğrul Özkök’ün, CNN Türk’teki 28 Şubat belgeselinde, benimle ilgili söyledikleri tamamen yalan, palavra’’ dedi ve şunları söyledi:
“Çevik Bir’e (Darbe yapacak mısınız?) diye bir soru kesinlikle sormadım. Tam tarihini hatırlamıyorum ama biz o gün Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in makamına gittik. Hatırladığım kadarıyla Ertuğrul Özkök, Tufan Türenç ve Oktay Ekşi vardı. Benim orada Çevik Bir’e sorduğum soru; “Paşam gerekirse silah kullanacak mısınız?” biçimindedir. O da; “Gerekirse tabii kullanırız” cevabını verdi. Darbe ile ilgili ne ben soru sordum, ne de Çevik Bir; “Ne diyorsunuz siz Emin Bey” gibi bir cevap verdi. Özkök’ün sözleri tamamen yalandır’’…
Sonra ne mi oldu? Yazı çok uzadı, arkası yarın…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025