İstanbul'daki eylemlerin gürültülü-patırtılı sonuçları bir tarafa, sular duruldukça gerçekler her geçen gün biraz daha netleşiyor. Geçtiğimiz hafta Prof. Dr. Eser Karakaş Agos'ta, Ertuğrul Özkök Hürriyet gazetesinde birbirini izleyen iki yazı yazarak terör sonrasının taleplerini ortaya koydular.
Hani "büyük 11 Eylül" kimin ekmeğine yağ sürdüyse, ısrarla "Türkiye'nin 11 Eylül'ü" haline getirilen olaylardan da bizim mahkumiyetimiz devşirilmeye çalışılıyor.
İsterseniz Karakaşîlerden Eser Karakaş'ı yazdığı yazıdan izleyelim. Eylemlerden sonra özellikle estirilen "azınlıklar sevgisi" bakın nerelere ulaşmış ve Türkiye'den neyi istiyor:
"Geçen hafta sonu Mardin'e yaptığım bir gezi uzun süredir aklımda olan bir konuya yönelik bir yazı yazmama neden oldu. Mardin gezisi sırasında bir kez daha görme olanağı bulduğum Deyr'ül Zaferan ve Deyr'ül Umur Manastırları ülkemizin zengin tarihsel birikimini bir kez daha çok çarpıcı bir biçimde bana hatırlattı.
Rumlar ve Ermenilerle birlikte büyüdüm. Bu insanların büyük bir çoğunluğu artık bu toprakları terk ettiler. 1942 Varlık Vergisi faciası, 1955 6-7 Eylül olayları, 1964 ve 1974 Kıbrıs meseleleri göç sürecini hızlandırdı. Bugün İstanbul'da topu topu 2 binden fazla Rum kaldı.
Büyük bölümü hâlâ Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyan bu insanlara eski evleri restore edilerek geri verilmeli, uzun vadeli ve çok düşük faizli krediler ile bu insanların bu topraklarda yeniden iş kurmaları sağlanmalı. Böyle bir projeye Dünya Bankası gibi kuruluşların da destek vereceğine inanıyorum.
Mardin-Midyat-Diyarbakır üçgenine geri dönecek 50 bin Süryaninin bölge ekonomisine, yaşam düzeyine ve estetiğine yapacağı katkıları bugünden ölçebilmek dahi kanımca olanaksız.
İstanbul'a geri dönecek 100 bin Rum'un İstanbul'u nasıl bir dünya merkezi haline getirebilecekleri ortada. Cumhuriyetin 80. Yılını kutladığımız bu günlerde Türkiye'nin korkulardan başka korkacak bir şeyi olmadığına inanıyorum."
Özal'da istemiş
Prof. Dr. Eser Karakaş'ın İstanbul'daki terörden sonra oluşturulan havadan da istifadeyle, dile getirdiği derin talep bu. Karakaş, Turgut Özal'ın da böyle bir fikri olduğunu sözlerine ekleyerek "bunun arkası gelmedi" hayıflanmasıyla yazısında epeyce de dert yanıyor.
Eser Karakaş'ın 100 bin Rum, 50 bin Süryani'nin Türkiye'ye getirilmesi için ortaya koyduğu estetik, zenginlik, çok kültürlülük gibi buluşlarının! yanında asıl gerekçesi şu:
"Daha kozmopolit bir Türkiye, İstanbul ve Güneydoğu AB üyeliğimizin, laikliğin, çağdaşlığın, toprak bütünlüğünün olsa olsa güvencesi olur."
Son cümlede herkese atılmış bir yem, her kesimi mutlu edecek gerekçeler var! Kuzey Irak'ta bir Yahudi Kürt devleti peşinde koşan İsrail'i Türkiye'nin güneyinde de sağlama almaktan tutun da, laiklik hassasiyetli kesimlere kadar, her derde deva olacak! formüller Karakaş'ın zihninden kalemine damlıyor!
Ertuğrul Özkök'ün
kozmopolit sevgisi
Eser Karakaş'ın kozmopolit yapıların ne kadar zevkli ve estetik olduğunu ballandıra ballandıra yazdığı tarihte, Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök de İsrail'e bir gezi yapmış ve o da tıpkı Karakaş'ın Mardin dönüşünde olduğu gibi aynı kaygılarla! bir makale kaleme almıştı. Şimdi de 28 Kasım tarihli üst üste oturan, aynı kavramları kullanan Özkök'ün yazısına göz atalım:
" Ortadoğu'nun kozmopolit coğrafyası bana çok çekici geliyor. Bir gün topraklara barış gelirse, inanın çok renkli ve canlı toplumlar ortaya çıkacak.
İşte böyle anlarda aklıma hep Fransız düşünürü Edgar Morin'in o sözleri geliyor:
'Gerçek medeniyetler, kozmopolit toplumlardan çıkar. Avrupa gerçek bir medeniyet olabilmek için henüz yeterince kozmopolit değildir.'
Avrupa değildir de acaba biz öyle miyiz?
İtiraf edeyim, her defasında bu soruyu sormadan duramıyorum."
Evet Özkök, Karakaş'ın açtığı yolda aynı gerekçelere katkılar üreterek bu yazıyı kaleme almış. Şaron'un Sinagog eylemlerinden sonra "Yahudiler İsrail'e dönmeli" tezine sanki bir karşı duruşmuş gibi ifade edilse de, sözkonusu "söylem"in bir kandırmaca olduğu da ortaya çıkıyor. Yani Şaron tezgahının üzerinden gerçek niyetler başı boş bırakılıyor, Türkiye üzerine senaryolar yazılıyor.
Patrik Bartholomeos'un izinde
Azınlıkların Türkiye topraklarına dönmesi, Anadolu'nun İslam kimliğinden koparılması konusu belli ki bir "ana gaye" olarak bu insanlar tarafından ifade ediliyor. Patrik Bartholomeos iki yıl önce Milliyet gazetesinde yayımlanan röportajında, "Kiliselerin açılması yetmez, bunların cemaatinin de oluşturulması, Türkiye'yi terk eden Rumların, Ermenilerin geri gelmesi gerekir" demişti. Hatta Bartholomeos AB yolundaki Türkiye'nin tek bir dini kabul edemeyeceğini de sözlerine ekleyerek "AB sürecine Patrik koşulları" diyebileceğimiz vasatı ifade etmişti.
Konuyu isterseniz Patriğin 7 Mayıs 2000'de, Yunanistan'ın Etnos gazetesine verdiği demeçle tamamlayalım:
"Türkiye'nin AB'ye üyeliği, Anadolu'da önceden var olmuş Hıristiyan toplumların yaşadığı bölgelerde, yeniden Hıristiyanların yaşamasına izin verilmesiyle ancak mümkün olur."
Ne dersiniz İstanbul'daki teröre bir de bu açıdan bakmakta sizce de fayda yok mu?
Hani "büyük 11 Eylül" kimin ekmeğine yağ sürdüyse, ısrarla "Türkiye'nin 11 Eylül'ü" haline getirilen olaylardan da bizim mahkumiyetimiz devşirilmeye çalışılıyor.
İsterseniz Karakaşîlerden Eser Karakaş'ı yazdığı yazıdan izleyelim. Eylemlerden sonra özellikle estirilen "azınlıklar sevgisi" bakın nerelere ulaşmış ve Türkiye'den neyi istiyor:
"Geçen hafta sonu Mardin'e yaptığım bir gezi uzun süredir aklımda olan bir konuya yönelik bir yazı yazmama neden oldu. Mardin gezisi sırasında bir kez daha görme olanağı bulduğum Deyr'ül Zaferan ve Deyr'ül Umur Manastırları ülkemizin zengin tarihsel birikimini bir kez daha çok çarpıcı bir biçimde bana hatırlattı.
Rumlar ve Ermenilerle birlikte büyüdüm. Bu insanların büyük bir çoğunluğu artık bu toprakları terk ettiler. 1942 Varlık Vergisi faciası, 1955 6-7 Eylül olayları, 1964 ve 1974 Kıbrıs meseleleri göç sürecini hızlandırdı. Bugün İstanbul'da topu topu 2 binden fazla Rum kaldı.
Büyük bölümü hâlâ Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyan bu insanlara eski evleri restore edilerek geri verilmeli, uzun vadeli ve çok düşük faizli krediler ile bu insanların bu topraklarda yeniden iş kurmaları sağlanmalı. Böyle bir projeye Dünya Bankası gibi kuruluşların da destek vereceğine inanıyorum.
Mardin-Midyat-Diyarbakır üçgenine geri dönecek 50 bin Süryaninin bölge ekonomisine, yaşam düzeyine ve estetiğine yapacağı katkıları bugünden ölçebilmek dahi kanımca olanaksız.
İstanbul'a geri dönecek 100 bin Rum'un İstanbul'u nasıl bir dünya merkezi haline getirebilecekleri ortada. Cumhuriyetin 80. Yılını kutladığımız bu günlerde Türkiye'nin korkulardan başka korkacak bir şeyi olmadığına inanıyorum."
Özal'da istemiş
Prof. Dr. Eser Karakaş'ın İstanbul'daki terörden sonra oluşturulan havadan da istifadeyle, dile getirdiği derin talep bu. Karakaş, Turgut Özal'ın da böyle bir fikri olduğunu sözlerine ekleyerek "bunun arkası gelmedi" hayıflanmasıyla yazısında epeyce de dert yanıyor.
Eser Karakaş'ın 100 bin Rum, 50 bin Süryani'nin Türkiye'ye getirilmesi için ortaya koyduğu estetik, zenginlik, çok kültürlülük gibi buluşlarının! yanında asıl gerekçesi şu:
"Daha kozmopolit bir Türkiye, İstanbul ve Güneydoğu AB üyeliğimizin, laikliğin, çağdaşlığın, toprak bütünlüğünün olsa olsa güvencesi olur."
Son cümlede herkese atılmış bir yem, her kesimi mutlu edecek gerekçeler var! Kuzey Irak'ta bir Yahudi Kürt devleti peşinde koşan İsrail'i Türkiye'nin güneyinde de sağlama almaktan tutun da, laiklik hassasiyetli kesimlere kadar, her derde deva olacak! formüller Karakaş'ın zihninden kalemine damlıyor!
Ertuğrul Özkök'ün
kozmopolit sevgisi
Eser Karakaş'ın kozmopolit yapıların ne kadar zevkli ve estetik olduğunu ballandıra ballandıra yazdığı tarihte, Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök de İsrail'e bir gezi yapmış ve o da tıpkı Karakaş'ın Mardin dönüşünde olduğu gibi aynı kaygılarla! bir makale kaleme almıştı. Şimdi de 28 Kasım tarihli üst üste oturan, aynı kavramları kullanan Özkök'ün yazısına göz atalım:
" Ortadoğu'nun kozmopolit coğrafyası bana çok çekici geliyor. Bir gün topraklara barış gelirse, inanın çok renkli ve canlı toplumlar ortaya çıkacak.
İşte böyle anlarda aklıma hep Fransız düşünürü Edgar Morin'in o sözleri geliyor:
'Gerçek medeniyetler, kozmopolit toplumlardan çıkar. Avrupa gerçek bir medeniyet olabilmek için henüz yeterince kozmopolit değildir.'
Avrupa değildir de acaba biz öyle miyiz?
İtiraf edeyim, her defasında bu soruyu sormadan duramıyorum."
Evet Özkök, Karakaş'ın açtığı yolda aynı gerekçelere katkılar üreterek bu yazıyı kaleme almış. Şaron'un Sinagog eylemlerinden sonra "Yahudiler İsrail'e dönmeli" tezine sanki bir karşı duruşmuş gibi ifade edilse de, sözkonusu "söylem"in bir kandırmaca olduğu da ortaya çıkıyor. Yani Şaron tezgahının üzerinden gerçek niyetler başı boş bırakılıyor, Türkiye üzerine senaryolar yazılıyor.
Patrik Bartholomeos'un izinde
Azınlıkların Türkiye topraklarına dönmesi, Anadolu'nun İslam kimliğinden koparılması konusu belli ki bir "ana gaye" olarak bu insanlar tarafından ifade ediliyor. Patrik Bartholomeos iki yıl önce Milliyet gazetesinde yayımlanan röportajında, "Kiliselerin açılması yetmez, bunların cemaatinin de oluşturulması, Türkiye'yi terk eden Rumların, Ermenilerin geri gelmesi gerekir" demişti. Hatta Bartholomeos AB yolundaki Türkiye'nin tek bir dini kabul edemeyeceğini de sözlerine ekleyerek "AB sürecine Patrik koşulları" diyebileceğimiz vasatı ifade etmişti.
Konuyu isterseniz Patriğin 7 Mayıs 2000'de, Yunanistan'ın Etnos gazetesine verdiği demeçle tamamlayalım:
"Türkiye'nin AB'ye üyeliği, Anadolu'da önceden var olmuş Hıristiyan toplumların yaşadığı bölgelerde, yeniden Hıristiyanların yaşamasına izin verilmesiyle ancak mümkün olur."
Ne dersiniz İstanbul'daki teröre bir de bu açıdan bakmakta sizce de fayda yok mu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021