Fazilet Partisi'nin kapatılması ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesi henüz açıklanmadı.
Dava iki buçuk yıl sürdüğüne göre gerekçenin açıklaması da hayli uzayabilir.
Ancak sabırsızlanmaya gerek yok. Nasıl olsa mahkeme üyeleri, Doğan Medya Grubu'nun köşe yazarlarına gerekçeleri perakende perakende açıklamaya başladılar. Her ne kadar Anayasa'da gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlanacağı hükmü yazılı olsa da Yüce Heyet, kamuoyunun yanlış spekülasyonlarını önlemek, hukukçuların kör atışını önlemek için olsa gerek bir ufak ihlalde bulunuyorlar.
Birlerde bu sayede sadece kafası karışık olan hukukçuların dışardan atış yapan akademisyenler olmadığını, Anayasa Mahkemesi üyelerinin de bazı çelişkilerin içinden çıkamadığı için böyle bir karara vardıklarını öğrenmiş olduk.
Mahkeme yetkilileri, Fazilet Partisi'nin tüzel kişiliğini, gerekçeli karar Resmi Gazete'de yayınlanmadan neden sona erdirdi. RP kapatılırken neden bu yola gidilmedi, sorusuna şöyle cevap veriyor;
Anayasa Mahkemesi'nin sadece (kanunları) iptal kararları gerekçesiz açıklanamaz ve Resmi Gazete'de yayınlanmadan yürürlüğe giremez. Ancak Yüce Divan sıfatı ile yargılama yaptığında veya parti kapatma davalarını gördüğünde aldığı karar kesindir ve alındığı anda yürürlüğe girer. RP davasında da durum bu idi. Ancak Mahkeme özel olarak bunu kararda belirtmediği için Meclis'te tartışmalar oldu. Bunun önünü kesmek için mahkeme tüzelkişiliğin kararın alındığı gün bittiğini duyurdu.
Buraya kadar iyi ancak partinin tüzel kişiliği karar gününde bitirildiği halde neden milletvekilliğin düşmesine ilişkin kararın, Resmi Gazete'de yayınlanmasından sonra yürürlüğe gireceği açıklandı?" sorusuna verilen cevap Mahkeme'nin çelişkisini yansıtıyor.
Mahkeme üyeleri, "milletvekilliğin böyle düşeceğine ilişkin özel hüküm olduğu için Resmi Gazete'de yayınlanması beklenmeli" diyor.
Hani parti kapatma kararları kesin hükümdür ve hükmünü kararla birlikte hemen icra ederdi. Yoksa kapatmaktan maksat sadece parti tabelalarını indirmekten mi ibaret Anayasa'ya göre.
Mahkeme neden Anayasa'nın bu özel hükmünü esas olarak tabelaları indirmek için de Resmi Gazete'de yayınlanmasını beklemedi. Heyet, bu konuda yani tüzel kişiliğin bitişi ile ilgili özel bir hüküm yok diyor.
Burada Mahkeme'nin eğilimi belli oluyor. Bir konuda Anayasa'da açık hüküm yoksa, mahkeme daraltıcı yorumu esas alarak ictihad oluşturuyor.
Partinin neden devamdan değil de, laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmaktan dolayı kapatıldığına verilen cevap da mahkemenin bu eğilimini yansıtıyor.
Mahkeme, Anayasa'da devamın müeyyidesi olmadığı için FP'nin "RP'nin devamı olduğuna hükmettiklerini ancak laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmak hükmünün müeyyidelerini uyguladıklarını" belirtiyorlar.
Yani önce bir müeyyide uygulamak gerektiğini düşünüyor, ona göre hüküm arıyorlar.
Zaten kararın açıklanacağı günün arifesinde bir mahkeme üyesi "karara hukuki kılıf arıyoruz" diyerek bu eğilimi açığa vurmuştu.
Sonuç itibarı ile Anayasamız gibi son derece ayrıntılı, kazuistik yasaların daralttığı siyasi alan, heyetin bu eğilimi sayesinde büsbütün daraltılıyor. Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki kuvvetler ayrılığı dengesi yargı lehine bozuluyor.
Peki bunun sorumlusu kim? Tabii ki günü birlik atraksiyonlar yapmayı siyaset zanneden iktidarı ile muhalefeti ile ufuksuz siyasi zümre.
Türkiye siyaset oyununun kurallarını net olarak belirlemeli artık.
Aksi taktirde verilen kararlar kamu vicdanını tatmin etmez.
Kim haklı, kim haksız belli olmadığı için de vatandaş doğru adresi bulamaz. Bırakın ödülü de cezayı da millet versin. Milletin gerektiğinde cezalandırdığına güvenin. Millete iyilik mi yapmak istiyorsunuz; siyasetçilere ithal malı promosyon dağıtılan odaklarla uğraşın.
Dava iki buçuk yıl sürdüğüne göre gerekçenin açıklaması da hayli uzayabilir.
Ancak sabırsızlanmaya gerek yok. Nasıl olsa mahkeme üyeleri, Doğan Medya Grubu'nun köşe yazarlarına gerekçeleri perakende perakende açıklamaya başladılar. Her ne kadar Anayasa'da gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlanacağı hükmü yazılı olsa da Yüce Heyet, kamuoyunun yanlış spekülasyonlarını önlemek, hukukçuların kör atışını önlemek için olsa gerek bir ufak ihlalde bulunuyorlar.
Birlerde bu sayede sadece kafası karışık olan hukukçuların dışardan atış yapan akademisyenler olmadığını, Anayasa Mahkemesi üyelerinin de bazı çelişkilerin içinden çıkamadığı için böyle bir karara vardıklarını öğrenmiş olduk.
Mahkeme yetkilileri, Fazilet Partisi'nin tüzel kişiliğini, gerekçeli karar Resmi Gazete'de yayınlanmadan neden sona erdirdi. RP kapatılırken neden bu yola gidilmedi, sorusuna şöyle cevap veriyor;
Anayasa Mahkemesi'nin sadece (kanunları) iptal kararları gerekçesiz açıklanamaz ve Resmi Gazete'de yayınlanmadan yürürlüğe giremez. Ancak Yüce Divan sıfatı ile yargılama yaptığında veya parti kapatma davalarını gördüğünde aldığı karar kesindir ve alındığı anda yürürlüğe girer. RP davasında da durum bu idi. Ancak Mahkeme özel olarak bunu kararda belirtmediği için Meclis'te tartışmalar oldu. Bunun önünü kesmek için mahkeme tüzelkişiliğin kararın alındığı gün bittiğini duyurdu.
Buraya kadar iyi ancak partinin tüzel kişiliği karar gününde bitirildiği halde neden milletvekilliğin düşmesine ilişkin kararın, Resmi Gazete'de yayınlanmasından sonra yürürlüğe gireceği açıklandı?" sorusuna verilen cevap Mahkeme'nin çelişkisini yansıtıyor.
Mahkeme üyeleri, "milletvekilliğin böyle düşeceğine ilişkin özel hüküm olduğu için Resmi Gazete'de yayınlanması beklenmeli" diyor.
Hani parti kapatma kararları kesin hükümdür ve hükmünü kararla birlikte hemen icra ederdi. Yoksa kapatmaktan maksat sadece parti tabelalarını indirmekten mi ibaret Anayasa'ya göre.
Mahkeme neden Anayasa'nın bu özel hükmünü esas olarak tabelaları indirmek için de Resmi Gazete'de yayınlanmasını beklemedi. Heyet, bu konuda yani tüzel kişiliğin bitişi ile ilgili özel bir hüküm yok diyor.
Burada Mahkeme'nin eğilimi belli oluyor. Bir konuda Anayasa'da açık hüküm yoksa, mahkeme daraltıcı yorumu esas alarak ictihad oluşturuyor.
Partinin neden devamdan değil de, laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmaktan dolayı kapatıldığına verilen cevap da mahkemenin bu eğilimini yansıtıyor.
Mahkeme, Anayasa'da devamın müeyyidesi olmadığı için FP'nin "RP'nin devamı olduğuna hükmettiklerini ancak laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmak hükmünün müeyyidelerini uyguladıklarını" belirtiyorlar.
Yani önce bir müeyyide uygulamak gerektiğini düşünüyor, ona göre hüküm arıyorlar.
Zaten kararın açıklanacağı günün arifesinde bir mahkeme üyesi "karara hukuki kılıf arıyoruz" diyerek bu eğilimi açığa vurmuştu.
Sonuç itibarı ile Anayasamız gibi son derece ayrıntılı, kazuistik yasaların daralttığı siyasi alan, heyetin bu eğilimi sayesinde büsbütün daraltılıyor. Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki kuvvetler ayrılığı dengesi yargı lehine bozuluyor.
Peki bunun sorumlusu kim? Tabii ki günü birlik atraksiyonlar yapmayı siyaset zanneden iktidarı ile muhalefeti ile ufuksuz siyasi zümre.
Türkiye siyaset oyununun kurallarını net olarak belirlemeli artık.
Aksi taktirde verilen kararlar kamu vicdanını tatmin etmez.
Kim haklı, kim haksız belli olmadığı için de vatandaş doğru adresi bulamaz. Bırakın ödülü de cezayı da millet versin. Milletin gerektiğinde cezalandırdığına güvenin. Millete iyilik mi yapmak istiyorsunuz; siyasetçilere ithal malı promosyon dağıtılan odaklarla uğraşın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014