Akil insanlar vazifelerine başladılar. Yedi bölgede nabız yokluyorlar.
Kimi gittiği yerde okunan İstiklal Marşı’nı oturarak dinliyor, kimi, “Türk bayrağı bu salonda olsa ne, olmasa ne” diyor. Kimi, “bugüne kadar hakları verilmeyenlere hak dağıtacağız” diye ahkâm kesiyor.
Ama toplantıya katılan “Türk Milleti” yapılan yanlışın ve yapılmak istenen bölücülüğün farkında.
Gittikleri yerlerde ya konuşmaları engelleniyor; salonu terk etmek zorunda kalıyorlar, ya da bulundukları yerde bir koltuğa sinmiş, etrafındaki vatandaşların itirazları karşısında küçülmüş olarak yakalanıyorlar kameralara…
Akillerin beklemediği tablolar bunlar. Çünkü akiller, Türk Milletini tanımıyorlar.
Türk Milleti, Kurtuluş Savaşını omuz omuza yapmış, Cumhuriyeti beraber kurmuş, bugüne kadar kardeşlik içinde yaşamış bir bünyedir.
Amerikalı, Kanadalı, Norveçli vs. gibi soyu belirsiz değildir.
5000 yıllık mazisi ile, İslam ile yoğrulmuş büyük bir medeniyettir.
Ve bu medeniyeti var eden unsurlar, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak arasında bir sorun yoktur. Bugüne kadar olmamıştır.
Akillere itiraz eden Türk Milleti, “biz biriz, Türk-Kürt kardeştir, vatanı böldürmeyeceğiz” diyor.
Akiller suskun, çaresiz salonları terk ediyorlar.
Farkında iseniz, milletteki bu üstün aidiyet duygusunu, Prof. Dr. Haydar Baş dışında hiçbir siyasi de ortaya koyamıyor.
Benim anlamadığım, feraset sahibi ve asıl akil olan Türk Milleti neden gerçek liderine sahip çıkmadı.
Sayın Baş, on yıldır siyaset sahnesinde bugün gelinen noktayı ikaz etmişti.
“Eğer bunlara oy vermeye devam ederseniz, evlatlarınız tabutlarla gelecek” demedi mi?
“Eğer bunlara oy vermeye devam ederseniz, Türklüğünüz kalmayacak” demedi mi?
“Eğer bunlara oy vermeye devam ederseniz, bir dahaki seçimlerde konuşulacak bir vatan toprağı olmayacak” diye ikaz etmedi mi?
Ve “bunlara oy vermeye devam ederseniz, üniter devletimiz yok olacak, federatif yapıyla Türkiye bölünecek” diye meydanlardan bağırmadı mı?
“Bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır” dediğinde, O’nu alkışlayanlara, mitinglerde bayrak sallayan ama sonra AKP’ye oy verenlere sesleniyorum:
O gün, bu ikazları "fazla abartıyor" diyerek kulak ardı edenler, bugün şehirlerine gelen akiller vasıtası ile Sayın Baş’ın ikaz ettiği süreci seyretmektesiniz.
Sayın Baş, on yıllar öncesinden dedikleri ile geleceğe yön veren bir ferasete sahip. Görene…
Ve geldiğimiz nokta, geriye dönüşü imkânsız bir yol ayrımı.
Ya bu ferasete, bu lidere sahip çıkacak ve göstereceğimiz irade ile Kurtuluş Savaşının bir benzerini O'nun riyasetinde tekrar yaşayacağız ya da dediklerinin çıktığını çok acı bir tecrübe ile göreceğiz.
Ancak bugün arkasından gitmezsek, yarın O'nun da savunacağı, Türklere ait bir Anadolu coğrafyası, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti kalmayacaktır.
O halde düşünelim, üzerimize düşeni yerine getirelim…
Kimi gittiği yerde okunan İstiklal Marşı’nı oturarak dinliyor, kimi, “Türk bayrağı bu salonda olsa ne, olmasa ne” diyor. Kimi, “bugüne kadar hakları verilmeyenlere hak dağıtacağız” diye ahkâm kesiyor.
Ama toplantıya katılan “Türk Milleti” yapılan yanlışın ve yapılmak istenen bölücülüğün farkında.
Gittikleri yerlerde ya konuşmaları engelleniyor; salonu terk etmek zorunda kalıyorlar, ya da bulundukları yerde bir koltuğa sinmiş, etrafındaki vatandaşların itirazları karşısında küçülmüş olarak yakalanıyorlar kameralara…
Akillerin beklemediği tablolar bunlar. Çünkü akiller, Türk Milletini tanımıyorlar.
Türk Milleti, Kurtuluş Savaşını omuz omuza yapmış, Cumhuriyeti beraber kurmuş, bugüne kadar kardeşlik içinde yaşamış bir bünyedir.
Amerikalı, Kanadalı, Norveçli vs. gibi soyu belirsiz değildir.
5000 yıllık mazisi ile, İslam ile yoğrulmuş büyük bir medeniyettir.
Ve bu medeniyeti var eden unsurlar, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak arasında bir sorun yoktur. Bugüne kadar olmamıştır.
Akillere itiraz eden Türk Milleti, “biz biriz, Türk-Kürt kardeştir, vatanı böldürmeyeceğiz” diyor.
Akiller suskun, çaresiz salonları terk ediyorlar.
Farkında iseniz, milletteki bu üstün aidiyet duygusunu, Prof. Dr. Haydar Baş dışında hiçbir siyasi de ortaya koyamıyor.
Benim anlamadığım, feraset sahibi ve asıl akil olan Türk Milleti neden gerçek liderine sahip çıkmadı.
Sayın Baş, on yıldır siyaset sahnesinde bugün gelinen noktayı ikaz etmişti.
“Eğer bunlara oy vermeye devam ederseniz, evlatlarınız tabutlarla gelecek” demedi mi?
“Eğer bunlara oy vermeye devam ederseniz, Türklüğünüz kalmayacak” demedi mi?
“Eğer bunlara oy vermeye devam ederseniz, bir dahaki seçimlerde konuşulacak bir vatan toprağı olmayacak” diye ikaz etmedi mi?
Ve “bunlara oy vermeye devam ederseniz, üniter devletimiz yok olacak, federatif yapıyla Türkiye bölünecek” diye meydanlardan bağırmadı mı?
“Bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır” dediğinde, O’nu alkışlayanlara, mitinglerde bayrak sallayan ama sonra AKP’ye oy verenlere sesleniyorum:
O gün, bu ikazları "fazla abartıyor" diyerek kulak ardı edenler, bugün şehirlerine gelen akiller vasıtası ile Sayın Baş’ın ikaz ettiği süreci seyretmektesiniz.
Sayın Baş, on yıllar öncesinden dedikleri ile geleceğe yön veren bir ferasete sahip. Görene…
Ve geldiğimiz nokta, geriye dönüşü imkânsız bir yol ayrımı.
Ya bu ferasete, bu lidere sahip çıkacak ve göstereceğimiz irade ile Kurtuluş Savaşının bir benzerini O'nun riyasetinde tekrar yaşayacağız ya da dediklerinin çıktığını çok acı bir tecrübe ile göreceğiz.
Ancak bugün arkasından gitmezsek, yarın O'nun da savunacağı, Türklere ait bir Anadolu coğrafyası, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti kalmayacaktır.
O halde düşünelim, üzerimize düşeni yerine getirelim…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018