Okyanusun ötesi ile berisi ile, yandaşı ile candaşı ile ve cemaati ile el ele vermişler Türk devlet gemisinin kaburgasından delik açmaya uğraşıyorlar.
Aklı başında insanlar, hem vatanı hem de bu kaburga delicileri düşünen basiret sahipleri yalvarıyorlar; “arkadaşlar, ihtiraslarınızı biraz erteleyin, ihtiyaçlarınız da lazım değil biz karşılayalım, gemiyi delmeyin, siz de batarsınız biz de batarız Allah korusun.”
İktidar ve iktidarın yandaşı olmanın verdiği sarhoşluk gözleri kör etmiş, kulakları sağır etmiş, kalpleri ise mühürlemiş, ne görmeye, ne işitmeye ne de hissetmeye niyetleri var.
Tarihi tecrübeler de, günlük tecrübeler de ve bilimsel araştırmalar da haykırıyor ki; su seviyesinin altında kalan kısmından gemiyi delerseniz gemi su almaya başlar ve deryanın derinliklerini boylar.
Evrenin Efendisi önderimiz liderimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) bir toplumda hela ve haramlara uyanlarla uymayanları böyle tasvir ediyor.
Uymayanlar, su seviyesinin altında seyredenler ve suya ihtiyaç duyduklarında “nasıl olsa su seviyesinin altındayız, şuradan bir delik açalım su ihtiyacımız karşılayalım” diyenler, helal ve haram sınırlarına uyanlar da üst katta seyredenler ve aşağıdakilerin bu tehlikeli kararlarından haberdar olup müdahaleye çalışanlardır.
“Yapmayın etmeyin” diyerek aşağıdakileri bu tehlikeli kararlarından vaz geçirirlerse gemiyi batmaktan kurtaracaklar dolayısıyla hem kendileri hem de o tehlikeli karar sahiplerini boğulmaktan kurtaracaklar.
Şimdi günümüze, ülkemize gelirsek, on yıllık iktidar ve güç arkadaşlarımızı haddinden fazla sarhoş etmişe benziyor.
Bağırıyorsunuz duymuyorlar, yaklaşan tehlikeleri belgelerle gözlerine sokuyorsunuz görmek istemiyorlar, ayetten hadisten söz ediyorsunuz kalplerinde zerre kadar bir ürperme sezilmiyor.
Arkadaşlar, felaket kapıya dayandıktan sonra, sizin uyanmanızın, ah-vah demenizin bir anlamı kalmayacak ki.
Yıllardan beridir “milli irade” deyip oy verdiniz oy aldınız, söyler misiniz dün Ankara’ya gelen CİA başkanı ile ne konuşuldu, nelere karar verildi, Suriye ve İran için ne planlar pişirildi? Milli iradenin bunları bilme hakkı yok mu?
Peki bir açıklama yapıldı mı?
Amerikan elçiliğinden açıklama var bizim Milli iradenin temsilcilerinden ses seda yok.
Gerçekleri görmeme, yaklaşan tehlikelerin gürültülerini işitmeme ısrarınız devam ederse gemiyi batıracaksınız Allah korusun.
Sümmani’nin bir mısraı hepimize küpe olsun:
“Nasihat dinlemek noksanlık mıdır?”
Aklı başında insanlar, hem vatanı hem de bu kaburga delicileri düşünen basiret sahipleri yalvarıyorlar; “arkadaşlar, ihtiraslarınızı biraz erteleyin, ihtiyaçlarınız da lazım değil biz karşılayalım, gemiyi delmeyin, siz de batarsınız biz de batarız Allah korusun.”
İktidar ve iktidarın yandaşı olmanın verdiği sarhoşluk gözleri kör etmiş, kulakları sağır etmiş, kalpleri ise mühürlemiş, ne görmeye, ne işitmeye ne de hissetmeye niyetleri var.
Tarihi tecrübeler de, günlük tecrübeler de ve bilimsel araştırmalar da haykırıyor ki; su seviyesinin altında kalan kısmından gemiyi delerseniz gemi su almaya başlar ve deryanın derinliklerini boylar.
Evrenin Efendisi önderimiz liderimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) bir toplumda hela ve haramlara uyanlarla uymayanları böyle tasvir ediyor.
Uymayanlar, su seviyesinin altında seyredenler ve suya ihtiyaç duyduklarında “nasıl olsa su seviyesinin altındayız, şuradan bir delik açalım su ihtiyacımız karşılayalım” diyenler, helal ve haram sınırlarına uyanlar da üst katta seyredenler ve aşağıdakilerin bu tehlikeli kararlarından haberdar olup müdahaleye çalışanlardır.
“Yapmayın etmeyin” diyerek aşağıdakileri bu tehlikeli kararlarından vaz geçirirlerse gemiyi batmaktan kurtaracaklar dolayısıyla hem kendileri hem de o tehlikeli karar sahiplerini boğulmaktan kurtaracaklar.
Şimdi günümüze, ülkemize gelirsek, on yıllık iktidar ve güç arkadaşlarımızı haddinden fazla sarhoş etmişe benziyor.
Bağırıyorsunuz duymuyorlar, yaklaşan tehlikeleri belgelerle gözlerine sokuyorsunuz görmek istemiyorlar, ayetten hadisten söz ediyorsunuz kalplerinde zerre kadar bir ürperme sezilmiyor.
Arkadaşlar, felaket kapıya dayandıktan sonra, sizin uyanmanızın, ah-vah demenizin bir anlamı kalmayacak ki.
Yıllardan beridir “milli irade” deyip oy verdiniz oy aldınız, söyler misiniz dün Ankara’ya gelen CİA başkanı ile ne konuşuldu, nelere karar verildi, Suriye ve İran için ne planlar pişirildi? Milli iradenin bunları bilme hakkı yok mu?
Peki bir açıklama yapıldı mı?
Amerikan elçiliğinden açıklama var bizim Milli iradenin temsilcilerinden ses seda yok.
Gerçekleri görmeme, yaklaşan tehlikelerin gürültülerini işitmeme ısrarınız devam ederse gemiyi batıracaksınız Allah korusun.
Sümmani’nin bir mısraı hepimize küpe olsun:
“Nasihat dinlemek noksanlık mıdır?”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025