Bir bayramı daha geride bıraktık.
Bayramlar eş ve dostu aramak, bir araya gelmek, konuşamadıklarımızı konuşup helalleşmek için önemli zamanlardır. Her ne kadar bayramlar tatile gitme, seyahate çıkma vesilesi haline gelmiş olsa da, köyüne, kentine gidip; dini vecibelerini yerine getirmek için de bir fırsat oluyor.
Uzun süredir görüşemediğim, bizden sonraki genç arkadaşlarım ziyaretlerinde ve aramalarında ayni mutat soruyu sordular. Bizim uğraş dalımız malum. İzciliğimizin içine düştüğü durumdan yakındılar. Onlara Hz. Ali'den aldığım ve ilk okuduğumda çok etkilendiğim bir cevap verdim. Tek kelimede ibret alınacak bir anlatım içeriyordu.
Yaratana yakınlaşmış; insanlara iyilik yapmaktan başka bir şey düşünmeyen yöneticiler maddi anlamda değil ama manevi anlamda düşünce dünyasında engin bir hazineye sahiptirler.
Uzatmayalım.
Birisi Hz. Ali'ye sorar. "Ebubekir ve Ömer dönemi iyiydi. Osman dönemi de fena değildi. Senin dönemin niye böyle?" diye. Cevap çok çarpıcı ve düşündürücüdür. "Hepsinin arkasında Ali vardı. Ali'nin arkasında sen varsın…"
Ne yapsın Ali?
(Sevgili kardeşim Yusuf Karaca'dan alıntı)
***
Yönetim erkinin arkasında olanlar, onu destekleyenler çok önemlidir. Başta ne kadar liyakatli bir yönetici olursa olsun, eğer ardından gelenler onu destekleyip yol göstermiyorsa başarılı olması mümkün değildir.
Yönetici olmak zaten başlı başına bir imtihandır. Görevin ağırlığı, sorumluluğu, alınacak kararların sağlıklı bir düşüncenin ürünü olarak hayata geçmesi, halka yararlı olması, yönetilen insanların mutluluğunun ve aralarındaki eşitliğin tesis edilmesi başlı başına bir iştir ve tek bir adamın kararı ile gerçekleşemeyecek kadar önem taşır. Tek başına verilen kararlar, danışmadan alınan tedbirler düşünce evreninin kapılarını kilitler.
Yöneticilik yapanlar bilir. Alınan bir kararı sorgulamak, danışmak, aklına ve sağduyusuna güvendiğimiz, öngörülü birilerine sormak isteriz. Yardakçılar ve yalakalar buna izin vermese de, çevrenizde gelecekte görevi devredeceğiniz bir kadroyu bulundurmak ve onları yetiştirmek için gayret etmeliyiz. Bu her idarecinin yükümlülüğüdür.
Günümüzde geleceğin liderlerini yetiştirmek için usta çırak ilişkisinden başka bir yol yok. Siyasal bilimlerden tutun da idari bilimlere kadar hiçbir bilim dalı ülkenin yönetiminde söz sahibi olacak liderlerin yetiştirilmesi için bir yol takip etmez. Asıl üzücü olan da, siyasi rekabet içinde insanoğlunun büyülü egoizminin sonsuzluğuna şahit olursunuz. Hiçbir lider bir öncekinin yaptığını beğenmez. Yıkar, yakar, daha iyisini yapmaya kalkışır. Mevcudu korumaz. Kendinden önce yapılanlara teşekkür etmez.
* * *
Halkın iradesi dediğimiz demokratik yol ise oldukça çetin ve karmaşıktır. Sizi seçecek olanlar en az sizin kadar bir eğitim düzeyine sahip değiller ise, ağzınızdan çıkan sözleri; projeleri anlamayacaklardır. Daha ziyade kendi yarattığınız düşmana karşı bağırıp çağırmanız, kendi duymak istedikleri vaatleriniz ile ilgilenirler.
Hz. Ali'nin yaşadığı dönemi göz önüne alırsak; bugün bizi yönetmeye çalışanların ödünç aldığımız geleceğin geçmişe borcu olduğunu kavrarız.
Akıl, bilim ve güç ile sizin için faydalı ve yararlı işler yapan liderleri desteklemek; ehliyet sahibi olanların gerek iktidar öncesi ve gerekse iktidarda iken sahip çıkmak önemlidir.
Yoksa geleceği oluşturacak olanların geçmişe hep borcu olacaktır. Demokrasiyi, insan haklarını, bilimi, haberleşme hürriyetini, iş ve eş seçmeyi, yaşanacak yeri belirlemeyi, kısacası bir insanın insanca yaşama ve kendini savunma hakkını gözetmeniz gerekir.
Biz yaşadığımız sürece geçmişte pek çok güzel söz ve olaydan ders almaya devam etmek, örnekler sunmaya, onları günümüze uyarlamaya devam etmeliyiz.
Geçmiş bayramınız kutlu olsun. Nicelerine kavuşmak dileği ile.
- Dost… / 15.04.2025
- Çöp dağları… / 11.04.2025
- Maaşının hırsızı… / 07.04.2025
- Rekabet ve geleceğin partisi olmak… / 05.04.2025
- İlahi adalet… / 04.04.2025
- Sahne… / 02.04.2025
- Sessizlik… / 01.04.2025
- Bayramlık… / 28.03.2025
- Gelecek kaygısı… / 21.03.2025