Kitleleri coşturup onlardan oy toplamak için şiirin tüm imkânlarından yararlananlar, işlerine gelmeyen, yanlışlarını yüzlerine vuran şairlere, ne kulak veriyorlar ne de şiirlerini ağızlarına alıyorlar.
Bu köşeyi takip edenlerin artık ezberledikleri, Artvinli Aşk Huzuri'ye ait olan şu mısralar, yirmi yılda ülkeyi tanınmaz hale getiren iktidar ve sözcülerini çok fena rahatsız ettiği için, duymak bile istemiyorlar:
Şimdiki zamanda her şey tersine
Yahşi satılamadan yaman satılır
Altın sarfedemez doğru bir kişi
Eğri tunç gezdirse hemen satılır
Değerli insanlar kalmıştır yalnız
Değersizler elde gezer tertemiz
Alan kör satan kör kantar ayarsız
Buğdaydan pahalı saman satılır
Ülkenin son çeyrek asrını ve iktidar eliyle yuvarlandığı uçurumu çok güzel özetliyor. Bugün yaşadıklarımızı özetleyen bir başka şiir ise, iki mısrasını başlık yaptığımız Dertli Divani'nin dillerde destan olan, neredeyse her halk müziği sanatçısının okuduğu meşhur şiiri.
Yaşanılası dünyanın
Ne tadı ne tuzu kaldı
Ömür denen şu zamanın
Çoğu gitti azı kaldı
Çalışmadan yiyenlerin
Derimizi giyenlerin
Nice benim diyenlerin
Ne izi ne tozu kaldı
Çürük ökçe yırtık taban
Kurdu kuşu ettik çoban
Gariban daha gariban
Ne çulu ne bezi kaldı
Dertli Divani'nin varı
Canandır canın öz yari
Geçti bu devrin baharı
Ne yazı ne güzü kaldı
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025