İlk insan ilk peygamberle başlayan, son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) ile kıyamet sabahına kadar devem edecek olan mücadele, insanların kendi saflarını belirlemesidir.
Aslında iman da nerede durduğuna, kiminle beraber olduğuna karar vermektir.
Peygamber (s.a.v) Efendimizin rıhletinden sonra Gadir-i Hum'da verilen mesajın ne kadar hayati öneme sahip olduğunu, yaşayarak ve çok acı bedeller ödeyerek insanlık öğrenmiş oldu.
Gadir-i Hum hutbesinde;
1) Nübüvvetten sonra velayet döneminin başladığı,
2) Velayet ve imametin seçimle değil, Allah tarafından naspedildiği,
3) Hidayet önderi olarak Velayetin başının Hz. Ali (a.s) olduğu,
4) Kıyamet sabahına kadar imametin ve hidayet önderlerinin Ehl-i Beyt ailesine ait olduğu,
5) Halifenin seçimle tayininin yanlış olduğu ifade edilmişti.
Gadir-i Hum hutbesiyle bu gerçekler,
başta İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam Maturidi, İmam Gazali, Mevlana, Yunus Emre olmak üzere toplam 222 Sünnî İslam âlimi tarafından tasdik edilmiştir.
Bu gerçekler ışığında Türklerin yorum tarzı olan İslam anlayışı, Ehl-i Beyt anlayışıdır.
Kurtuluş o anlayışa dönmektir.
Yol haritamız, Prof. Dr. Haydar Baş tarafından eserleriyle ortaya koyulmuştur.
Bu bilinçle GADİR-İ HUM bayramımız mübarek olsun.
15 Temmuz'dan ders çıkarmak
İstiklal Savaşı'nda, imanın, hakikatin ve İslam'ı doğru anlamanın adresi, Atatürk'ün safını seçebilmekti.
Adresin doğru seçilmesi adına tek uyanık kalan ve milletimizi uyaran Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu olmuştur.
Atatürk'ten sonra bağımsızlık sevdasıyla, antiemperyalist duruşuyla, Atatürk milliyetçiliği çerçevesinde 85 milyonu kardeş yapmak inancıyla, ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki oynanan küresel oyunları önceden haber vererek, deşifre etmesiyle, halkın Hoca Atatürk ismiyle bağrına bastığı Prof. Dr. Haydar Baş,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin sigortasıydı.
Hayatını son nefesi için yaşayan insana Allah'ın verdiği en büyük makam, iman ehlinin kalbinde ona sevgi duymasıdır.
Onu ölümsüz kılan da aslında budur.
15 Temmuz bilincinin altında,
Prof. Dr. Haydar Baş hocamın yazdığı eserleri, verdiği konferansları, başta siyasiler olmak üzere sivil toplum kuruluşlarına yaptığı uyarıları, samimi gayretleri; karşılaştığı zorluklara, açılan 30 bin sayfalık davalara rağmen zerre kadar geri adım atmaması yatmaktadır.
Açılan davaların hepsini kazandı. Zaman onun ne kadar haklı olduğunu da ispatladı.
Onun için 15 Temmuz, partiler üstü millet iradesinin, emperyalizme başkaldırışının destansı zaferidir.
Partiler üstü anti-emperyalist bilincin oluşmasında hakkını teslim etmek vefa borcumuzdur.
FETÖ ve finansı ve derin aklı dışardan gelen cemaat veya tarikatlar karşısında hakkın, hakikatin, İslam'ın doğru anlamanın adresi de Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur.
Mirasa sahip çıkmak
Atatürk'ten sonra Türk'ün kızıl elmasını eserleriyle yeniden ortaya koydu.
Tek başına da kalsa doğru bildiğinden, hak bildiğinden zerre kadar taviz vermedi.
Türk birlikteliğinden hareketle kâinat devletini kuracağımız MEM (Milli Ekonomi Modeli) tezini bize emanet etti.
Prof. Dr. Haydar Baş hocam Milli Ekonomi Modeli'ni yabancılar uygulasın diye yazmadı.
Biz uygulayalım diye kadrosunu eğitti, emek verdi ve "Bu kadrolarımın kıymetini bilin" uyarısını yaptı.
Hayatını son nefesi için yaşadı. Kıyamet sabahına kadar aramızda tezleriyle, hatıralarıyla, uyarılarıyla capcanlı olarak yaşayacaktır. Onun tabiriyle ölüm "bedensiz hayattır", O hep var olacaktır.
Gözyaşıyla, alın teriyle, çilelere göğüs gererek yetiştirdiği kadroları, birlik beraberlik ve kardeşlik çerçevesinde Nuh'un Gemisi olarak tarif ederek bize emanet ettiğin BTP ile yoluna devam etmektedir.
Ta ki ona kavuşuncaya dek.
- Aydınlığa nasıl çıkacağız? / 23.01.2025
- Bir kongreden fazlası / 19.01.2025
- Cumhuriyetten rahatsız olanlar / 16.01.2025
- Selam olsun alnı açık, dik yürüyenlere / 06.01.2025
- Acırım senin haline / 01.01.2025
- Asgari ücret 75 bin TL olmalı / 31.12.2024
- En büyük zararı sen veriyorsun / 30.12.2024
- En büyük zararı sen veriyorsun / 29.12.2024
- Abisi olarak Oktay’a bir tavsiyem / 27.12.2024