Sovyetler Birliği döneminde ideolojik baskılar sonucu Fransa'ya göçetmek zorunda kalan, Malatya Uluslararası Film Festivali'nin ilk 'Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nün sahibi Gürcü Yönetmen Otar Iosseliani, "Fransa ve demokrasi mi? Polis rejimidir Fransa" dedi
YENİ MESAJ - MALATYA
Malatya Uluslararası Film Festivali'nin ilk 'Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nün sahibi, Sovyetler Birliği döneminde ideolojik baskılar sonucu Fransa'ya göçetmek zorunda kalan, 27 Kasım tarihinde Galası gerçekleştirilen 'Chantrapas/İşe Yaramaz' filminin Gürcü yönetmeni ve oyuncusu Otar Iosseliani, önceki gün Malatya'da bir basın toplantısı düzenledi. Bir basın mensubunun "Chantrapas/İşe Yaramaz" filminin kimin, kimlerin otobiyografisi olduğu üzerine sorulan ilk soruyla başlayan toplantıda Otar Iosseliani ilk olarak bunların, başta Nazım Hikmet, Charli Chaplin ve Tarkovski gibi istediği şeyleri yapabilmek için ülkesinden göç eden, göç etmek zorunda kalan sanatçılar olduğunu söyledi. "Burada, otobiyografide bahsedilenler sevdiğim sanatçılardır. Biz sanatçılar halkın düşüncesine her zaman yakın olmayabiliriz. Genelin sahip olduğu düşünce, genel kanı aslında en büyük sansürdür" diye devam eden yönetmen, ideolojik sansürün diğer sansürlerden çok daha yumuşak bir sansür olduğunu, bununda yapımcılara ideolojileri dikte etmeye götürdüğünü anlattı.
Filmler birbirine benziyor!
Otar Iosseliani günümüz sinemasına değinerek, "Bakıyorsunuz ki filmlerin hepsi birbirine benziyor. Bu da bir alışkanlık olup, seyircide beklenti oluşturuyor. 007 James Bond'un sonu kötü bitse, James Bond kaybetse seyirci bunu asla kabul etmez. Seyirci filmin her zaman iyi sonla biteceğini bildiği için bu sefer film kötü bitse seyirci sansürleyebilir" dedi. Binbir Gece Masalları'nda Şehrazat'ın sultana anlattığı hikayelerde Şehrazatın hikayeyi bitirememesinin de bir sansür olduğunu anlatan yönetmen, "Totaliter rejime karşı olan bir film yapmak bir çılgınlıktır. Bu yüzden çoğu filmim yasaklandı, rafa kalktı. Hayır, hepsi kısalar dahil yasaklandı. Daha sonra gösterime girdiler, bu defa da insanlar tarafından yapılmaya başladı" dedi. Sansür uygulayanların kendilerinden kötü durumda olduğunu belirten Otar Iosseliani, sansür uygulayanların kendisine filmlerin çekiminde yardımcı olduklarını, bütün filmlerini çekebildiğini fakat filmlerin o dönem rafa kaldırıldığını, gösterilmediğini anlattı. Şu an bütün filmlerini görebiliceğimizi ekleyen yönetmen, "Bugün çok şaşkınım nasıl yapabildiğime. Bunu senaryoları değiştiren, silen kurulun yardımıyla yapabildim, SSCB'nin korkunç, çirkin rejimine rağmen. Öz yaşam öyküsü üzerine söyleyebileceğim bu" dedi.
Mum ışığında çalışmak da güzel
Otar Iosseliani, dijitale geçilmesiyle birlikte pek çok iş kolununun ortadan kalktığını, sinema sanatını mühendislerle birlikte yapmak zorunda kaldıklarını söyledi. Gümüş içeren bobinlerin 300 yıla yakın ömrü olduğunu söyleyen Otar Iosseliani, şu an dijitale aktarılan bütün geçmiş görüntülerin ise bir düğmeyle yok olması ihtimaline vurgu yaptı. Hayalinin bütün elektriklerin arızalanması ve yeniden mum ışığı, gaz lambasına dönülmesi olduğunu söyleyen Otar, kendisinin eskiye tapan biri olarak görülmesini istemediğini ekleyerek, elektrik olmadığı dönemde de yapılan sanat eserlerine, sahnelenen oyunlara dair örnek verdi, o dönemde insanlar arasında gerçek ilişkilerin kurulduğunu söyledi.
Fransa polis rejimi
"Demokrasiden nefret ediyorum. Demokrasi bir salaklar birliğidir. Ne yazık ki çoğunluktur demokrasi" diyen yönetmene yöneltilen "Demokrat Fransa'da olmaktan ne hissediyorsunuz?" sorusu üzerine, "Fransa ve demokrasi mi? Polis rejimidir Fransa." cevabını verdi. 1789 Fransa Devrimi, o dönem ve sonrası üzerine örnekler veren Otar Iosseliani, demokrasi adına yaşananların ne kadar insanlık dışı olduğunu anlattı. Yönetmen Otar Iosseliani, "Demokrasi için binlerce şey söyleyebilirim sizlere ama şimdi birer çay içelim" diyerek basın toplantısını bitirdi.
YENİ MESAJ - MALATYA
Malatya Uluslararası Film Festivali'nin ilk 'Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nün sahibi, Sovyetler Birliği döneminde ideolojik baskılar sonucu Fransa'ya göçetmek zorunda kalan, 27 Kasım tarihinde Galası gerçekleştirilen 'Chantrapas/İşe Yaramaz' filminin Gürcü yönetmeni ve oyuncusu Otar Iosseliani, önceki gün Malatya'da bir basın toplantısı düzenledi. Bir basın mensubunun "Chantrapas/İşe Yaramaz" filminin kimin, kimlerin otobiyografisi olduğu üzerine sorulan ilk soruyla başlayan toplantıda Otar Iosseliani ilk olarak bunların, başta Nazım Hikmet, Charli Chaplin ve Tarkovski gibi istediği şeyleri yapabilmek için ülkesinden göç eden, göç etmek zorunda kalan sanatçılar olduğunu söyledi. "Burada, otobiyografide bahsedilenler sevdiğim sanatçılardır. Biz sanatçılar halkın düşüncesine her zaman yakın olmayabiliriz. Genelin sahip olduğu düşünce, genel kanı aslında en büyük sansürdür" diye devam eden yönetmen, ideolojik sansürün diğer sansürlerden çok daha yumuşak bir sansür olduğunu, bununda yapımcılara ideolojileri dikte etmeye götürdüğünü anlattı.
Filmler birbirine benziyor!
Otar Iosseliani günümüz sinemasına değinerek, "Bakıyorsunuz ki filmlerin hepsi birbirine benziyor. Bu da bir alışkanlık olup, seyircide beklenti oluşturuyor. 007 James Bond'un sonu kötü bitse, James Bond kaybetse seyirci bunu asla kabul etmez. Seyirci filmin her zaman iyi sonla biteceğini bildiği için bu sefer film kötü bitse seyirci sansürleyebilir" dedi. Binbir Gece Masalları'nda Şehrazat'ın sultana anlattığı hikayelerde Şehrazatın hikayeyi bitirememesinin de bir sansür olduğunu anlatan yönetmen, "Totaliter rejime karşı olan bir film yapmak bir çılgınlıktır. Bu yüzden çoğu filmim yasaklandı, rafa kalktı. Hayır, hepsi kısalar dahil yasaklandı. Daha sonra gösterime girdiler, bu defa da insanlar tarafından yapılmaya başladı" dedi. Sansür uygulayanların kendilerinden kötü durumda olduğunu belirten Otar Iosseliani, sansür uygulayanların kendisine filmlerin çekiminde yardımcı olduklarını, bütün filmlerini çekebildiğini fakat filmlerin o dönem rafa kaldırıldığını, gösterilmediğini anlattı. Şu an bütün filmlerini görebiliceğimizi ekleyen yönetmen, "Bugün çok şaşkınım nasıl yapabildiğime. Bunu senaryoları değiştiren, silen kurulun yardımıyla yapabildim, SSCB'nin korkunç, çirkin rejimine rağmen. Öz yaşam öyküsü üzerine söyleyebileceğim bu" dedi.
Mum ışığında çalışmak da güzel
Otar Iosseliani, dijitale geçilmesiyle birlikte pek çok iş kolununun ortadan kalktığını, sinema sanatını mühendislerle birlikte yapmak zorunda kaldıklarını söyledi. Gümüş içeren bobinlerin 300 yıla yakın ömrü olduğunu söyleyen Otar Iosseliani, şu an dijitale aktarılan bütün geçmiş görüntülerin ise bir düğmeyle yok olması ihtimaline vurgu yaptı. Hayalinin bütün elektriklerin arızalanması ve yeniden mum ışığı, gaz lambasına dönülmesi olduğunu söyleyen Otar, kendisinin eskiye tapan biri olarak görülmesini istemediğini ekleyerek, elektrik olmadığı dönemde de yapılan sanat eserlerine, sahnelenen oyunlara dair örnek verdi, o dönemde insanlar arasında gerçek ilişkilerin kurulduğunu söyledi.
Fransa polis rejimi
"Demokrasiden nefret ediyorum. Demokrasi bir salaklar birliğidir. Ne yazık ki çoğunluktur demokrasi" diyen yönetmene yöneltilen "Demokrat Fransa'da olmaktan ne hissediyorsunuz?" sorusu üzerine, "Fransa ve demokrasi mi? Polis rejimidir Fransa." cevabını verdi. 1789 Fransa Devrimi, o dönem ve sonrası üzerine örnekler veren Otar Iosseliani, demokrasi adına yaşananların ne kadar insanlık dışı olduğunu anlattı. Yönetmen Otar Iosseliani, "Demokrasi için binlerce şey söyleyebilirim sizlere ama şimdi birer çay içelim" diyerek basın toplantısını bitirdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.