1983 yılı ev taşıma eyleminin ne menem şey olduğunu öğreneceği işe girişti.
Bir kuş gibi yuvadan ayrıldı. Halbuki baba, anne, abla ve kardeşler vardı. Şimdi bunlar yeni taşındığı yerde yoktu.
Peki ne olacak şimdi?
Kim halini, hatırını soracak, dertlerini dinleyerek sohbetini paylaşacaktı... Bunun da cevabı komşulardı, yeni kazanacağı dostlarıydı.
Gurbete çıkanlar için dost candır. Gurbette olanlar için komşuluk dermandır.
Ne mutlu bize ki hem dinimiz hem örfümüz sayesinde yürekler insaf, iyilik, yardımseverlikle ziynetlenmiş.
Birinci taşıma ve taşınmadan sonra bayağı bilgi sahibi oldu.
Nasıl mı?
Fildişi kaplama büfe var ya alt kısmı dünyanın en uzun adamına göre en ağır ağaçtan ve kaplamadan yazılmış tabuta benziyordu. Kapıdan sığmaz. Sığsa odadan dönmez. Dönse uygun yer bulamaz.
Eşyalar ile ilgili bilgiler bu kadar ile mi sınırlı? Elbette dahası var.
Çamaşır makinası lazım, koltuk takımı, misafir odası vs...
Eeee... Ne de olsa eşyaların hışmını bildiklerinden öyle fazla eşya almamaya özen gösteriyorlar...
Bu sefer de rahat oturumlu metotlar ararlar. Kendilerince de bulurlar. Mesela: Koltuk takımı yerine koltukların sadece minderlerini alıp yere serdiler mi iş tamamdı. Bu sefer eve gelen misafirler bu koltukların sırtı, başı, ayakları, niye yok diye düşünmekten rahat edemeyecekler...
Taşınma bilgi ister. Sanat ister. Dikkat ister.
Hele iki senede bir taşınıp elan 20 yılı dolduran birisi olarak 10 taşınma işlemini tamamlayıp mezuniyet gibi umulan sertifikamı almış durumdayım.
* * *
Yukarıda anlatılanlara ciddi bir yaklaşımla serzenişte bulunayım.
Ev sahipleri evlerini niye kiraya verirler?
Kiracılar niçin ev ararlar?
Ben iki soru ile yetineyim varın siz binlerce soru bulun.
Sözü uzatmadan diyelim ki para sıkıntısı vardır. Gelir düzeyi düşük olan, sağlıksız, düzensiz bir evde oturacaktır. Anne ve çocuklar mağdur olacaklardır.
Mekânlar plansız, bahçesiz, taş taş üstünedir. Genelde ev sahiplerinin faydalanacağı teraslar var.
Çocuklar sık taşınmadan dolayı çevre ile uyum sağlayamamakta özellikle eğitim-öğretimleri yara almaktadır.
Almanya'da kiracılar ile ilgili sistem olduğunu duymuştum.
Sistem, düzen, huzur kurmak için Almanya'ya gitmeye gerek yoktur.
Yerleşim yerlerinde çalışma alanlarına yakın yerlerde imara uygun yapılar inşa edilmelidir. Eve ihtiyacı olanlar en ucuz, en rahat bir şekilde gelip oturmalıdır.
Durumu iyi olmayan, borca düşen, bedenî bir özründen dolayı mağdur olan vatandaştan kira alınmasın. Çevresinde sağlık ocağı, okul, hastane, kütüphane, bahçe, ağaçlar, geniş sokaklar olan bir ev.
Kısaca derim ki: "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" serlevhasını hayata geçirmemiz için elimizde bütün imkânlar vardır.
İnsanımızın vaktine, sıhhatine, emeğine, vefasına, ahlâkına, huzuruna, mutluluğuna, çoluk-çocuğuna, yaşlısına, hastasına, evine-barkına sahip çıkalım ki medeniyette de dünyanın zirvesine tırmanalım.
Allah kiracılara yardım etsin. İmkânlarını âli kılsın. Ailece genişlik ve huzur yaşasınlar. Hayırlısıyla eviniz olsun.
Üzülmeyin bu dünyada da kiracı değil miyiz?
Bir insanın nasıl suya ihtiyacı varsa eve de ihtiyacı vardır. Ev lüks tüketim değildir.
Bir ev, bir araba, bir ekmek, bir iş.
Dünyayı saraylara çevirebilecek kabiliyet, birlik, beraberlik, çalışkanlık ve sevgimiz vardır. Bununla hayat standardımızı yükseltelim.
Unutmayalım sahipsizlik, vurdumduymazlık oldukça, üzülenler çoğaldıkça bizden darlık kalkmaz...
Ha o taşınan mı?
Yine bir kuş gibi yuvasına döndü. Sadece saçlarına ak düşmüş...
Bir kuş gibi yuvadan ayrıldı. Halbuki baba, anne, abla ve kardeşler vardı. Şimdi bunlar yeni taşındığı yerde yoktu.
Peki ne olacak şimdi?
Kim halini, hatırını soracak, dertlerini dinleyerek sohbetini paylaşacaktı... Bunun da cevabı komşulardı, yeni kazanacağı dostlarıydı.
Gurbete çıkanlar için dost candır. Gurbette olanlar için komşuluk dermandır.
Ne mutlu bize ki hem dinimiz hem örfümüz sayesinde yürekler insaf, iyilik, yardımseverlikle ziynetlenmiş.
Birinci taşıma ve taşınmadan sonra bayağı bilgi sahibi oldu.
Nasıl mı?
Fildişi kaplama büfe var ya alt kısmı dünyanın en uzun adamına göre en ağır ağaçtan ve kaplamadan yazılmış tabuta benziyordu. Kapıdan sığmaz. Sığsa odadan dönmez. Dönse uygun yer bulamaz.
Eşyalar ile ilgili bilgiler bu kadar ile mi sınırlı? Elbette dahası var.
Çamaşır makinası lazım, koltuk takımı, misafir odası vs...
Eeee... Ne de olsa eşyaların hışmını bildiklerinden öyle fazla eşya almamaya özen gösteriyorlar...
Bu sefer de rahat oturumlu metotlar ararlar. Kendilerince de bulurlar. Mesela: Koltuk takımı yerine koltukların sadece minderlerini alıp yere serdiler mi iş tamamdı. Bu sefer eve gelen misafirler bu koltukların sırtı, başı, ayakları, niye yok diye düşünmekten rahat edemeyecekler...
Taşınma bilgi ister. Sanat ister. Dikkat ister.
Hele iki senede bir taşınıp elan 20 yılı dolduran birisi olarak 10 taşınma işlemini tamamlayıp mezuniyet gibi umulan sertifikamı almış durumdayım.
* * *
Yukarıda anlatılanlara ciddi bir yaklaşımla serzenişte bulunayım.
Ev sahipleri evlerini niye kiraya verirler?
Kiracılar niçin ev ararlar?
Ben iki soru ile yetineyim varın siz binlerce soru bulun.
Sözü uzatmadan diyelim ki para sıkıntısı vardır. Gelir düzeyi düşük olan, sağlıksız, düzensiz bir evde oturacaktır. Anne ve çocuklar mağdur olacaklardır.
Mekânlar plansız, bahçesiz, taş taş üstünedir. Genelde ev sahiplerinin faydalanacağı teraslar var.
Çocuklar sık taşınmadan dolayı çevre ile uyum sağlayamamakta özellikle eğitim-öğretimleri yara almaktadır.
Almanya'da kiracılar ile ilgili sistem olduğunu duymuştum.
Sistem, düzen, huzur kurmak için Almanya'ya gitmeye gerek yoktur.
Yerleşim yerlerinde çalışma alanlarına yakın yerlerde imara uygun yapılar inşa edilmelidir. Eve ihtiyacı olanlar en ucuz, en rahat bir şekilde gelip oturmalıdır.
Durumu iyi olmayan, borca düşen, bedenî bir özründen dolayı mağdur olan vatandaştan kira alınmasın. Çevresinde sağlık ocağı, okul, hastane, kütüphane, bahçe, ağaçlar, geniş sokaklar olan bir ev.
Kısaca derim ki: "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" serlevhasını hayata geçirmemiz için elimizde bütün imkânlar vardır.
İnsanımızın vaktine, sıhhatine, emeğine, vefasına, ahlâkına, huzuruna, mutluluğuna, çoluk-çocuğuna, yaşlısına, hastasına, evine-barkına sahip çıkalım ki medeniyette de dünyanın zirvesine tırmanalım.
Allah kiracılara yardım etsin. İmkânlarını âli kılsın. Ailece genişlik ve huzur yaşasınlar. Hayırlısıyla eviniz olsun.
Üzülmeyin bu dünyada da kiracı değil miyiz?
Bir insanın nasıl suya ihtiyacı varsa eve de ihtiyacı vardır. Ev lüks tüketim değildir.
Bir ev, bir araba, bir ekmek, bir iş.
Dünyayı saraylara çevirebilecek kabiliyet, birlik, beraberlik, çalışkanlık ve sevgimiz vardır. Bununla hayat standardımızı yükseltelim.
Unutmayalım sahipsizlik, vurdumduymazlık oldukça, üzülenler çoğaldıkça bizden darlık kalkmaz...
Ha o taşınan mı?
Yine bir kuş gibi yuvasına döndü. Sadece saçlarına ak düşmüş...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021