Eyvah ki eyvah

Hüseyin Mümtaz Bey dünkü enfes yazısında AGSK konusunda Dışişleri ile asker arasındaki görüş ayrılıklarına ve Dışişleri Bakanının oldu bittilerine dikkat çekiyor.

Genelkurmay'ın bu konu ile yakından ilgilenmesinden ve sürekli müdahil olmasından rahatsız olan Dışişleri'nin, "yürütülecek müzakereler için Başbakan'ın talimatı'nın alındığına dair açıklamasına Hüseyin Bey "eyvah" diyor.

Hüseyin Mümtaz Bey'in "konu uzlaşma, istikrar ve uyum abidesi Başbakan Ecevit'e intikal edince bize de 'eyvah' demek düşüyor" sözlerine katılmamak ne mümkün?

Sadece AGSK konusunda mı? Hemen her konuya Başbakan el atınca neler olduğunu biliyoruz?

İstikrar ve uzlaşma abidesi Ecevit'in ayrıca kriz abidesi olduğunu bilmeyenimiz kaldı mı?

Öyleyse, Ecevit'in Türk Lirasına el atma kampanyasına ne demeli?

Başbakan Ecevit'in, "TL'nin değerinin düşüşünü onuruma yediremiyorum, lütfen bir şeyler yapın" şeklinde Derviş'e sitemini de okuduktan sonra "eyvah" demekten başka ne diyebiliriz.

Ecevit'in acziyet itirafını fazilet sayabilir, hiç değilse bundan sonra "ülkeyi düzlüğe çıkarma" gibi bir iddiasının kalmamasına sevinebiliriz.

Ancak hala Derviş'ten medet istemesine ne demeli?

Derviş, Nisan'da ekonominin direksiyonuna geçince "dalgalı kurla" dövizi kontrolden çıkarmamış mıydı?

Altı ayda doları ikiye katlayan mahir ekonomist Derviş değil miydi?

Yüz katrilyonu aşan iç borcu peyder pey dolara endeksleyip piyasaları dolarizasyona iten Derviş politakaları değill mi?

Türkiye Cumhuriyeti hazinesi, yani devleti tefecilere dolarda borçlanırken vatandaşa nasıl TL'ye dön diyebilir? Kim inanır?

Dolara hayır, TL'ye güven kampanyasında Diyanet İşleri Başkanı'nın yardıma çağrılmasının laiklik boyutu ayrı bir tartışma konusu?

Biraz da mizahi boyutu.

Peki Diyanet'e vatandaş sormaz mı? "Samimi isen önce şu hacı paralarını dolarla değil TL ile tahsil etsen" diye...

Benim önerim TL'ye itibar kazandırmaktan önce siyaset kurumu başta olmak üzere devletin kurumlarına itibar kazandırmak. Vatandaşın güvensizliğine neden olan isimleri bir bir ayıklamak. TL'ye dönüş kampanyasını ilk başlatan Kuvay-ı Milliye, siyasete bu taze kanı vaadediyor.

Ancak anlaşılan bu projeyi çalan bazı açık göz işadamları, bu projeyi sahiplenerek TL'yi yok eden iktidarla işbirliği içine girdiklerine göre maksatları bu bilinci öldürmek, sulandırmak olmasın...

AKP'lilerin bu olaylara bakışı ne diye merak edenlere bir soğuk duş.

Bakın Abdullah Gül neler yumurtluyor:

"Programımızı yazarken Kemal Derviş'in uzmanlarından da yararlandık.

Aslında Kemal Bey'in de programı ulusal."

Türkçesi; yok aslında birbirimizden farkımız hepimiz Citibanklıyız.

Unutmayın TL'ye dönüş tam bağımsız politika anlayışının sadece bir sacayağıdır. ABD ve AB'ye temenna çeken siyaset bezirganlarının işi

değil yani...