Dün 'yerli ve milli insan' ihtiyacımızdan bahsettim. Çünkü yok. Bu yokluk yani yerli ve milli kimlik kaybımız en çok gençlerimizi etkiledi.
Gençlerimiz hızla yabancılaşıyor. Gençliğimiz başıboş, gençliğimiz hedefsiz, gençliğimiz dürüst değil, çalışkan değil, ahlaki zafiyet içerisine düşmüş vaziyette.
Gençlerimiz ya belli parti ve ideolojilerin fanatiği haline getirilmiş ve etrafına öfke saçıyor veya nefsinin esaretini kabul etmiş kendince gününü gün ediyor.
Hele maddi durumu kötü aile ortamında yetişen gençlerin hali içler acısı. Bu gençler, zengin çocukları gibi kaliteli haplar, esrar ve eroin bulamadıkları için plastik uyuşturucularla sokaklarda ölü ile diri arasında görüntüler oluşturuyorlar.
Maddi durumları iyi olmadığı için diskolara, barlara kavalye ve damlarla gidemiyorlar. Köprü altlarında, boş binalarda, inşaatlarda insanlıktan çıkıyorlar?
Hırsızlık, gasp olaylarında da bu gençler ön planda. 50, 100 TL'ye tetikçilik yapıyorlar. Hele ortaokul çağındaki kızları 5, 10 TL'ye namuslarını satmaları kabul edilemez bir gerçek.
Diğer taraftan inandığı milli ve manevi değerler çerçevesinde evlat yetiştirme gayretinde olan anne ve babalar bile çocuklarına sahip olamadıklarından, zamanın fitne ve afetlerine karşı koruyamadıklarından, çocuklarıyla yabancılaştıklarından şikayetçi oluyorlar.
Bu vahim tablo ülkemizin tablosu, bizim tablomuz. Oysa yıllardır bu ülkede milli ve manevi değerleri dilinden düşürmeyen bir iktidar ve karşısında da bu sözlere bakarak hemen her gün 'eyvah şeriat geliyor' diyen aptal bir medya, yazar-çizer, akademisyen takımı var.
Milletimizin ve gençlerimizin maddi ve manevi hayatıyla ilgili, geleceğe bakış ve hedefleriyle ilgili birçok araştırmalar yapılıyor, üniversitelerde tezler hazırlanıyor. Sonuçlar vahim! En son iktidara yakın MAT araştırma şirketinin daha birkaç ay öncesinde yaptığı ve Peygambere inananların % 65 çıktığı araştırma ortada.
Aslında bu konuda da öyle fazla araştırma yapmaya gerek yok. Ailemize, yakın çevremize, etrafımıza, dizi filmlere ve haber bültenlerine bakınca tablo kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Gençlerimiz dininden uzaklaşıyor. Milli değerlerinden uzaklaşıyor. Kültürünü, bilmiyor, tanımıyor, merakta etmiyor. Bütün gayretiyle batılı şarkıcılara, film artistlerine, futbolculara benzemeye çalışıyor.
Namus kavramı mahiyetini yitirdi. Bakın parklara, toplu taşıma araçlarına, dizi filmlere. 90'lı yılların ortasına kadar bu millet 'flört' yani zinanın ilk evresi diye bir kavram ile tanışmamıştı. Şimdi ortaokul çocukları bile flörtlerinden bahsediyor. Kızmayın hemen. Gerçek bu.
Zinayı serbest bırakan hükümet kürtajı yasakladı. Kimliğini yitiren insanlar, nikahsız doğurdukları çocuklarını çöpe atıyor.
Futbolcu, sanatçı, şarkıcı vs. unvanlı kişiler her gün, her ay bir başka erkek veya kadın ile medya önünde dün fuhuş bugün aşk, denilen görüntüler veriyor.
Şu kılık-kıyafetlere bakın Allah aşkına! Ey babalar! Ey anneler! Görünüşte çocuklarınızın elbiseleri yırtık ama asıl da ar damaları yırtıldı ve bu yırtıklar kolay kolay yama tutmaz.
Dün eşcinsel, diye bir kavram dile alınmazdı. İlki 2003 yılı olmak üzere şimdilerde Ramazan ayında bile yürüyüş yapıyorlar, otel açıyorlar. Tablo vahim.
Kim sorumlu bu tablodan? Toplumu yönlendiren herkes. Örnek vereyim mi?
Mesela! İktidara 600 bin derslik, yol, köprü, tünel vs. den önce bu tablo sorulacak.
Muhalefete, Ankara-İstanbul arası yürüyüşten önce bu tablo sorulacak.
Eğitimcilere, akademisyenlere süslü cümleler, karşısındakini alt etme gayretlerinden önce bu tablo sorulacak.
Sakal uzunluğuyla iman ölçmeye kalkanlara bu tablo sorulacak.
Camilerde suya-sabuna dokunmayan veya birilerine yaranmak için konuşan zevatlara bu tablo sorulacak.
Anne-babalar zaten hesap tahtasından hiç inmeyecek.
Bu tablo bize de sorulacak. İnşallah bizler, Prof. Dr. Haydar Baş'ın yanında, biz önce insan, dedik, önce kul olmak dedik ve hiçbir dünyalık beklemeden, hiçbir beşeri güçten korkmadan Senin hükümlerini yaşama gayret edip, insanlara da anlattık Ya Rabbi, diyeceğiz.
Gençlerimiz hızla yabancılaşıyor. Gençliğimiz başıboş, gençliğimiz hedefsiz, gençliğimiz dürüst değil, çalışkan değil, ahlaki zafiyet içerisine düşmüş vaziyette.
Gençlerimiz ya belli parti ve ideolojilerin fanatiği haline getirilmiş ve etrafına öfke saçıyor veya nefsinin esaretini kabul etmiş kendince gününü gün ediyor.
Hele maddi durumu kötü aile ortamında yetişen gençlerin hali içler acısı. Bu gençler, zengin çocukları gibi kaliteli haplar, esrar ve eroin bulamadıkları için plastik uyuşturucularla sokaklarda ölü ile diri arasında görüntüler oluşturuyorlar.
Maddi durumları iyi olmadığı için diskolara, barlara kavalye ve damlarla gidemiyorlar. Köprü altlarında, boş binalarda, inşaatlarda insanlıktan çıkıyorlar?
Hırsızlık, gasp olaylarında da bu gençler ön planda. 50, 100 TL'ye tetikçilik yapıyorlar. Hele ortaokul çağındaki kızları 5, 10 TL'ye namuslarını satmaları kabul edilemez bir gerçek.
Diğer taraftan inandığı milli ve manevi değerler çerçevesinde evlat yetiştirme gayretinde olan anne ve babalar bile çocuklarına sahip olamadıklarından, zamanın fitne ve afetlerine karşı koruyamadıklarından, çocuklarıyla yabancılaştıklarından şikayetçi oluyorlar.
Bu vahim tablo ülkemizin tablosu, bizim tablomuz. Oysa yıllardır bu ülkede milli ve manevi değerleri dilinden düşürmeyen bir iktidar ve karşısında da bu sözlere bakarak hemen her gün 'eyvah şeriat geliyor' diyen aptal bir medya, yazar-çizer, akademisyen takımı var.
Milletimizin ve gençlerimizin maddi ve manevi hayatıyla ilgili, geleceğe bakış ve hedefleriyle ilgili birçok araştırmalar yapılıyor, üniversitelerde tezler hazırlanıyor. Sonuçlar vahim! En son iktidara yakın MAT araştırma şirketinin daha birkaç ay öncesinde yaptığı ve Peygambere inananların % 65 çıktığı araştırma ortada.
Aslında bu konuda da öyle fazla araştırma yapmaya gerek yok. Ailemize, yakın çevremize, etrafımıza, dizi filmlere ve haber bültenlerine bakınca tablo kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Gençlerimiz dininden uzaklaşıyor. Milli değerlerinden uzaklaşıyor. Kültürünü, bilmiyor, tanımıyor, merakta etmiyor. Bütün gayretiyle batılı şarkıcılara, film artistlerine, futbolculara benzemeye çalışıyor.
Namus kavramı mahiyetini yitirdi. Bakın parklara, toplu taşıma araçlarına, dizi filmlere. 90'lı yılların ortasına kadar bu millet 'flört' yani zinanın ilk evresi diye bir kavram ile tanışmamıştı. Şimdi ortaokul çocukları bile flörtlerinden bahsediyor. Kızmayın hemen. Gerçek bu.
Zinayı serbest bırakan hükümet kürtajı yasakladı. Kimliğini yitiren insanlar, nikahsız doğurdukları çocuklarını çöpe atıyor.
Futbolcu, sanatçı, şarkıcı vs. unvanlı kişiler her gün, her ay bir başka erkek veya kadın ile medya önünde dün fuhuş bugün aşk, denilen görüntüler veriyor.
Şu kılık-kıyafetlere bakın Allah aşkına! Ey babalar! Ey anneler! Görünüşte çocuklarınızın elbiseleri yırtık ama asıl da ar damaları yırtıldı ve bu yırtıklar kolay kolay yama tutmaz.
Dün eşcinsel, diye bir kavram dile alınmazdı. İlki 2003 yılı olmak üzere şimdilerde Ramazan ayında bile yürüyüş yapıyorlar, otel açıyorlar. Tablo vahim.
Kim sorumlu bu tablodan? Toplumu yönlendiren herkes. Örnek vereyim mi?
Mesela! İktidara 600 bin derslik, yol, köprü, tünel vs. den önce bu tablo sorulacak.
Muhalefete, Ankara-İstanbul arası yürüyüşten önce bu tablo sorulacak.
Eğitimcilere, akademisyenlere süslü cümleler, karşısındakini alt etme gayretlerinden önce bu tablo sorulacak.
Sakal uzunluğuyla iman ölçmeye kalkanlara bu tablo sorulacak.
Camilerde suya-sabuna dokunmayan veya birilerine yaranmak için konuşan zevatlara bu tablo sorulacak.
Anne-babalar zaten hesap tahtasından hiç inmeyecek.
Bu tablo bize de sorulacak. İnşallah bizler, Prof. Dr. Haydar Baş'ın yanında, biz önce insan, dedik, önce kul olmak dedik ve hiçbir dünyalık beklemeden, hiçbir beşeri güçten korkmadan Senin hükümlerini yaşama gayret edip, insanlara da anlattık Ya Rabbi, diyeceğiz.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Emeklileri hallettiler sıra ailede / 13.01.2025
- ‘Duanız olmasa Rabbim, size ne diye değer versin?’ / 12.01.2025
- Talan edilmiş Anadolu’dan tam bağımsız Türkiye’ye / 11.01.2025
- Devlet Bahçeli’nin bebek katiline ilgisi yeni değilmiş / 10.01.2025
- Papa, Öcalan sürecine dahil olacak mı? / 09.01.2025
- İktidarın hedefi: ‘Herkes sussun’ / 08.01.2025
- Soru sırası bizde: Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? / 06.01.2025
- Zalimin zulmü varsa bizim de duamız var / 05.01.2025
- Sayın Savcım! Yoksa adalet, kadıya göre mi? / 04.01.2025
- Keşke Filistin’i unutsaydınız Bilal Bey! / 03.01.2025
- ‘Duanız olmasa Rabbim, size ne diye değer versin?’ / 12.01.2025
- Talan edilmiş Anadolu’dan tam bağımsız Türkiye’ye / 11.01.2025
- Devlet Bahçeli’nin bebek katiline ilgisi yeni değilmiş / 10.01.2025
- Papa, Öcalan sürecine dahil olacak mı? / 09.01.2025
- İktidarın hedefi: ‘Herkes sussun’ / 08.01.2025
- Soru sırası bizde: Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? / 06.01.2025
- Zalimin zulmü varsa bizim de duamız var / 05.01.2025
- Sayın Savcım! Yoksa adalet, kadıya göre mi? / 04.01.2025
- Keşke Filistin’i unutsaydınız Bilal Bey! / 03.01.2025