Uluslar arası hukuka göre bize ait olan Ege'deki adaların Yunan işgali altında olmasına Türkiye siyasetinde derin bir sessizlik hâkim…
Libya ile mutabakat zaptı konusunda savaşı bile göze alan, Suriye sınırımızın ötesinde yaşanan gerilime müdahale ederek, terörü sınırımızdan uzaklaştırmak için buradaki terör unsurlarıyla 3 farklı operasyonla mücadele eden iktidar, Ege'deki adalarımızda gerçekleşen fiili ve resmi işgali neden yıllardır görmezden geliyor?
Sınırlarımızın ötesine müdahale, sınırımızın içinde olana duyarsızlık… Gerçekten anlamak mümkün değil… Bize ait olanı koruyamayan, kaptıran bir siyaset anlayışı, etrafımızda dolaşan tehditleri nasıl bertaraf edebilir?
Ege adalarında yaşanan işgali ilk olarak Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım gündeme getirmişti. 2004 yılından sonraki süreçte Yunanistan'ın kaşla göz arasında Eşek adası da dahil 18 adamızı ve 1 kayalığımızı işgal ettiğini delilleriyle beraber önümüze koymuştu.
Yunanistan o gün bugündür bu adalara tamamen sahiplendi; belediye başkanları atadı, askeri üsler, kamu binaları, okullar, hastaneler, kiliseler, hatta hapishaneler kurdu ve üst düzey Yunanlı yetkililer birbiri ardınca bu adalara gelerek Türkiye'ye mesajlar gönderdiler.
Bize ait adalarda gerçekleşen bu tahrik edici eylemlere rağmen, Türkiye siyaseti hala sessizliğini koruyor, açıkçası topraklarımıza sahip çıkmıyor.
Malum, son yaşanan tahrik edici olay Yunanistan'ın çiçeği burnunda ilk kadın Cumhurbaşkanı tarafından gerçekleşti.
Mart ayında görevi devralan Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu önceki gün Eşek Adası'nı ziyaret ederek yeni bir tahrike daha imza attı. Yunan Cumhurbaşkanı'nın ilk sınır ötesi ziyaretini Eşek Adası'na yapması oldukça dikkat çekici…
Yunan Cumhurbaşkanı, 4 saat süren bu ziyaretinde adada hukuka aykırı olarak kurulan ulusal hapishaneyi, okulu ve belediye başkanlığını ziyaret etti. Adayı işgal eden Yunan askerleriyle hatıra fotoğrafı çektirmeyi ihmal etmedi. Yunan Cumhurbaşkanı'nın adada bulunan anı defterine yazdığı cümleler oldukça tahrik ediciydi. Bu cümlelerin bazıları şöyle:
* "Adanın fahri vatandaşı olma onuruna eriştiğim için teşekkür ederim. Tarihin derinliklerindeki bu ada, Yunanistan´ın ayrılmaz bir parçasıdır. Burada olmak benim görevim. Buraya sahip çıkacağız."
* "Yunanistan uzun zamandır Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri ve iş birliği arayışındadır. İki halkın barış içinde bir arada yaşamasına ve iş birliğine yatırım yapmaktadır. Ancak, egemenlik haklarından vazgeçmeye veya ulusal topraklar üzerindeki anlaşmazlıkları kabul etmeye hazır değildir."
Yunan Cumhurbaşkanı'nın bu ifadeleri, Eşek adası'ndaki Yunan işgalinin en resmi ağızdan ilanı… Bizimkiler her zaman olduğu gibi büyük bir sessizlik içinde…
Müzik notası bile yayınlamadıkları gibi, kınama bile kınamadılar.
Nedir bu Yunan aşkı merak konusu… Yunan Cumhurbaşkanı her türlü tahrik edici cümleyi sarfediyor, eylemde bulunuyor ama bizimkiler bir nebze bile tahrik olmuyor.
Eşek Adası'nın Türkiye'ye ait olduğu konusunda zerre kadar tereddüt yok, bütün deliller bunu haykırıyor. 1932 Lozan Antlaşması taraflarından olan İngiltere'nin 1943'te yayınladığı haritada; 1947 Paris Antlaşması'na taraf olan ABD'nin 1951 yılında yayınladığı haritada, Eşek Adası, 12 Ada deniz sınırları dışında Türkiye toprağı olarak gösterildi.
Böyle olmasına rağmen, 2004 yılından bu yana 16 yıldır Eşek Adası'nda Yunan kara, deniz ve hava üslerinde yüzlerce silahlı Yunan askeri bulunuyor.
Yunan'ın işgal ettiği adada tahrik edici eylemleri ilk değil elbette…
Yunanlı yetkililer daha önce birçok defa bu eylemleri gerçekleştirdiler.
Atalarımız, "Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış" derler, Eşek Adası'na gelen her Yunan yetkili Türkiye'ye meydan okuma geleneğini devam ettirdi.
Bizlerden de buna mukabil ceddimizin geleneğini devam ettirmesi beklenirdi.
26 Hazian 2014'te Yunan Savunma Bakanı Dimitri Avramapoulos, Eşek Adası'na gelerek Türkiye'ye meydan okumuştu. Yunan Savunma Bakanı'nın görevi 1 Kasım 2014'te sona erdi ve AB Göç İşleri Komiserliği'ne atandı.
Bizim siyasiler onu İstanbul'a davet ettiler ve tebrik ettiler.
Yunan Kara Kuvvetleri Denetleme Heyeti Başkanı Korgeneral Antonios Nomikos, 10-11 Nisan tarihlerinde Eşek, Bulamaç, Hurşit ve Kalolimnoz adalarında konuşlu Yunan askeri birliklerini denetledi. ABD Hummer jipi üzerinden Türkiye'yi tehdit etmesi dikkat çekti.
Nomikos'un, Aydın Bulamaç Adası'nda denetlediği askerler tam teçhizatlıydı. Aydın Hurşit Adası'nda incelediği uçaksavar silahının namluları Türkiye'ye çevrilmiş ve silaha mühimmat yüklenmişti. Yunan Generalin denetleme haberleri, Yunanistan Kara Kuvvetleri Komutanlığı resmi internet sitesinde yayımlanarak tüm dünyaya ilan edildi.
ABD Ankara Büyükelçiliği'nde görevli bir diplomat, 2009 yılında Dışişleri Bakanlığı'na gelerek, "Hava Kuvvetleriniz Eşek ve Bulamaç Adası üzerindeki uçuşları durdursun. Aksi halde anılan adaların Yunanistan'a ait olduğunu deklare ederiz" diyerek küstahlık yapmıştı.
Genelkurmay temsilcilerinin, "Uçuşları durdurmayacağız. ABD böyle bir küstahlık ve yanlışlık yaparsa anılan adaların Türkiye'ye ait olduğunu gösteren Amerikan haritalarını basınla paylaşırız" açıklaması üzerine ABD Yönetimi geri adım atmak zorunda kaldı.
Asker bu tavrı ortaya koyarken Türkiye siyasetinden yine ses seda yok. Bu sessizliğin asıl nedeni, yapılan siyasetin okyanus ötesi ve Brüksel icazetiyle yapılmasıyla mı alakalıdır?
Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır, "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" duruşunu önümüze koydu. Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet Milli Devlet tezi bu anlayışın ürünleriydi.
Eğer bizler Atatürk'ün "Bağımsızlık benim karakterimdir" duruşunu devam ettirip, Prof. Dr. Baş'ın bu çerçevedeki Modeli ve çözümleriyle dimdik ayakta olabilseydik emin olun ki, Yunan o adalarımıza ayağını bile atamazdı. Ayıkmak dileğiyle…
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025