Başbakan Erdoğan Suriye'ye "bizim hava sahamızdan bir çakı bile taşıyamazsınız" diye çıkışıyor.
Şimdi sayın Erdoğan'a sormak gerek:
1- Yerli ve yabancı basında çıkan haberlere göre, isyancı Özgür Suriye Ordusuna başta silah olmak üzere her türlü desteği verdiniz. Adamlar komuta merkezlerini Türk topraklarında kurdular, saldırlarını Türkiye'den yönettiler. O zaman sizin bu ilkeniz neredeydi?
2- Uluslarası hukuk kurallarına göre terör örgütü hüviyetinde olan bu örgütün militanları Türk televizyonlarının canlı yayınında Türkiye'den Suriye'ye çatışmaya gönderildi. O zaman sizin bu ilkeniz neredeydi?
Bir tarafta haçlı dünyasının piyonlarından oluşan İsyancı Suriye Ordusu diğer tarafta da ülkesindeki ABD-İsrail kaynaklı isyan dalgasını bastırmaya çalışan bir devlet.
Şimdi AKP kurmaylarının son günlerde kendilerini eleştirenlere sıkça sorduğu soruyu biz kendilerine soralım. Siz kimden yanasınız?
Gösterin şu silahları!
Moskova'dan kalkan Suriye yolcu uçağı silah taşıdığı iddiasıyla Ankara'ya indirildi.
O esnada haber kanallarının son dakika yazıları ekranlarda yanıp sönerken uçaktan ne çıkacağı merak ediliyordu.
Geldiğimiz nokta tam bir fiyasko!
Uçaktan iddia edildiği gibi yasadışı hiç bir şey çıkmadı.
Aksi olsaydı yandaş medya anında canlı yayına geçer ve ele geçirilen bu malzemeler kamuoyuna gösterilirdi.
Ama olayın üzerinden günler geçmesine rağmen ortada bir tek resim karesi bile yok.
Bu da Türkiye'nin Uludere'den sonra yeni bir istihbarat tuzağına düşürüldüğü anlamına geliyor.
Amaç Türkiye'yi Suriye'den sonra Rusya ile de karşı karşıya getirmek.
Ne yazık ki Ankara bu oltaya da takıldı!
Başbakan Erdoğan 'istihbarat nereden geldi' sorusuna cevap vermiyor.
Ancak adresin ABD olduğu çok açık!
Uludere'de devletle bölge insanını karşı karşıya getirmek üzere bir oyun kurgulanmıştı.
Şimdi ise Türkiye'yi komşularıyla karşı karşıya getirmek için tuzak kuruluyor.
Biri iç, biri dış tuzak!
İstihbarat tuzağı kuran el aynı el, oltaya gelen de hep Türkiye.
Ne diyelim... ABD'nin ipiyle kuyuya inen o kuyudan bir daha asla çıkamaz...
3 Saatte Şam mı?
Saldırıya uğrayan karakollara zamanında takviye güç gönderilememesi ağır kayıplar verdiğimiz terör saldırılarında sıkça karşılaştığımız bir durumdur;
Örneğin 3 Kasım 2008'de 17 şehit verdiğimiz Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ndeki Aktütün karakoluna hava desteği çatışmanın başlamasından 6 saat sonra ulaşmıştı.
Türkiye kendi toprakları içindeki bir bölgeye saatler sonra ulaşıyor ve bizim Egemen Bağışlarımız, Şamil Tayyarlarımız Suriye'yi 3 saat içinde yok etmekten bahsediyor.
AB’ye barış ödülü!
İspanyollar Endülüs'te, İtalyanlar Libya'da, Fransızlar Cezayir'de, Sırplar Bosna'da, İngilizler başta Irak olmak üzere topyekün İslam coğrafyasında milyonlarca müslümanı katletti.
Portekizlisi, Almanı, Belçikalısı, Hollandalısı ve elbette Yunanı-Rumu hem İslam coğrafyasında hem de Afrika ve Amerika kıtalarında soykırımlara imza attılar.
Bunların her biri yaklaşık 1 asır önce vatanımızın ayrı bir köşesini işgal etti, insanlarımızı vahşice katletti.
Ve tabii Çanakkale...
Bu sefer birleşip saldırdılar. Mehmet Akif'in ifadesiyle, "Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela" olan haçlı Avrupa çetesi Müslüman Türk'ü Anadolu'dan söküp atmak istedi.
Ve bu soykırım medeniyetinin üyeleri zaman içinde birleşip Avrupa Birliği'ni kurdu.
Şimdi bu birliğe Nobel Barış Ödülü verildi.
Evet, yanlış duymadınız barış ödülü... Güler misin, ağlar mısın!
Şimdi sayın Erdoğan'a sormak gerek:
1- Yerli ve yabancı basında çıkan haberlere göre, isyancı Özgür Suriye Ordusuna başta silah olmak üzere her türlü desteği verdiniz. Adamlar komuta merkezlerini Türk topraklarında kurdular, saldırlarını Türkiye'den yönettiler. O zaman sizin bu ilkeniz neredeydi?
2- Uluslarası hukuk kurallarına göre terör örgütü hüviyetinde olan bu örgütün militanları Türk televizyonlarının canlı yayınında Türkiye'den Suriye'ye çatışmaya gönderildi. O zaman sizin bu ilkeniz neredeydi?
Bir tarafta haçlı dünyasının piyonlarından oluşan İsyancı Suriye Ordusu diğer tarafta da ülkesindeki ABD-İsrail kaynaklı isyan dalgasını bastırmaya çalışan bir devlet.
Şimdi AKP kurmaylarının son günlerde kendilerini eleştirenlere sıkça sorduğu soruyu biz kendilerine soralım. Siz kimden yanasınız?
Gösterin şu silahları!
Moskova'dan kalkan Suriye yolcu uçağı silah taşıdığı iddiasıyla Ankara'ya indirildi.
O esnada haber kanallarının son dakika yazıları ekranlarda yanıp sönerken uçaktan ne çıkacağı merak ediliyordu.
Geldiğimiz nokta tam bir fiyasko!
Uçaktan iddia edildiği gibi yasadışı hiç bir şey çıkmadı.
Aksi olsaydı yandaş medya anında canlı yayına geçer ve ele geçirilen bu malzemeler kamuoyuna gösterilirdi.
Ama olayın üzerinden günler geçmesine rağmen ortada bir tek resim karesi bile yok.
Bu da Türkiye'nin Uludere'den sonra yeni bir istihbarat tuzağına düşürüldüğü anlamına geliyor.
Amaç Türkiye'yi Suriye'den sonra Rusya ile de karşı karşıya getirmek.
Ne yazık ki Ankara bu oltaya da takıldı!
Başbakan Erdoğan 'istihbarat nereden geldi' sorusuna cevap vermiyor.
Ancak adresin ABD olduğu çok açık!
Uludere'de devletle bölge insanını karşı karşıya getirmek üzere bir oyun kurgulanmıştı.
Şimdi ise Türkiye'yi komşularıyla karşı karşıya getirmek için tuzak kuruluyor.
Biri iç, biri dış tuzak!
İstihbarat tuzağı kuran el aynı el, oltaya gelen de hep Türkiye.
Ne diyelim... ABD'nin ipiyle kuyuya inen o kuyudan bir daha asla çıkamaz...
3 Saatte Şam mı?
Saldırıya uğrayan karakollara zamanında takviye güç gönderilememesi ağır kayıplar verdiğimiz terör saldırılarında sıkça karşılaştığımız bir durumdur;
Örneğin 3 Kasım 2008'de 17 şehit verdiğimiz Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ndeki Aktütün karakoluna hava desteği çatışmanın başlamasından 6 saat sonra ulaşmıştı.
Türkiye kendi toprakları içindeki bir bölgeye saatler sonra ulaşıyor ve bizim Egemen Bağışlarımız, Şamil Tayyarlarımız Suriye'yi 3 saat içinde yok etmekten bahsediyor.
AB’ye barış ödülü!
İspanyollar Endülüs'te, İtalyanlar Libya'da, Fransızlar Cezayir'de, Sırplar Bosna'da, İngilizler başta Irak olmak üzere topyekün İslam coğrafyasında milyonlarca müslümanı katletti.
Portekizlisi, Almanı, Belçikalısı, Hollandalısı ve elbette Yunanı-Rumu hem İslam coğrafyasında hem de Afrika ve Amerika kıtalarında soykırımlara imza attılar.
Bunların her biri yaklaşık 1 asır önce vatanımızın ayrı bir köşesini işgal etti, insanlarımızı vahşice katletti.
Ve tabii Çanakkale...
Bu sefer birleşip saldırdılar. Mehmet Akif'in ifadesiyle, "Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela" olan haçlı Avrupa çetesi Müslüman Türk'ü Anadolu'dan söküp atmak istedi.
Ve bu soykırım medeniyetinin üyeleri zaman içinde birleşip Avrupa Birliği'ni kurdu.
Şimdi bu birliğe Nobel Barış Ödülü verildi.
Evet, yanlış duymadınız barış ödülü... Güler misin, ağlar mısın!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024