Erdoğan tasarrufun neresinde?

Bir aydır ülkemizin gündeminde Kraliçe 2. Elizabeth'e ve varislerine sadakat yemini etmiş, çifte vatandaş Mehmet Şimşek'in 'kamuda tasarruf' çıkışı var.

Bu ana başlığın alt başlıklarında ise AKP'li vekillerin ıstakozu, bilmem ne marka saatleri ve Diyanet'in arabaları var.

Hem yandaş hem de muhalif medya aynı başlıklar üzerinde verdikçe veriyor. 

Eğer ekonomide getirildiğimiz noktanın sebebi ıstakoz, saat ve birkaç lüks araba ise bırakın batsın, herkes rahatlasın.

Sebep bunlar değil. Bunlar sinek ve medya bu sinekleri kullanarak milletin midesini bulandırıp asılı yani bozuk düzeni saklıyorlar.

Örneğin Erdoğan ve ailesi, Binali Yıldırım ve ailesi bu tasarrufun neresinde?  

Tek parti iktidarında vekillik, bakanlık yapanlar, bu görevlerinin yanında kamu kurumlarından üç, beş hatta sekiz on maaş alanlar, emlak zengini olanlar bu tasarrufun neresinde?

Bakın! AKP'den önce bu ülkede sadece 4 dolar milyarderi ve 6 bin kadar da dolar milyoneri vardı.

22 yıl sonra 30'dan fazla dolar milyarderi ve 1 milyona yakın dolar milyoneri var. Bu ne demek? Tek parti, kendi oligarklarını yetiştirmiş, devletin malı parsellenmiş demektir.

Diğer taraftan bin 100 odalı Saray, yanında ülkemizin değişik yerlerinde kışlık ve yazlık saraylar, otoban gücü olarak her türlü donanıma sahip 400'den fazla araç ve uçak filosu ile devlet yönetildiği bir yerde kamuda hangi tasarruftan bahsedilebilir? 

Haliyle soruyorum; Erdoğan bu tasarrufun neresinde?

Erdoğan gurur yapar mı?

Eski THY Başmüfettişi Bilal Yıldız, 'THY'de astronomik yönetici maaşları' başlıklı bir yazı yazdı. Rakamlar sokak tabiriyle 'insanı, dinden çıkaracak' cinstendi.

Bu yazı ve rakamlar birkaç gün bazı medya kuruluşlarınca gündem edildi ve yeni bir başlık açılıncaya kadar unutuldu, gitti.

İşin garip olan bir yönü de Bilal Yıldız bizzat isim vermesine rağmen ne THY'den ve ne diğer isimlerden yalanlama ve 'dava açacağız' açıklaması gelmedi.

Eski THY Başmüfettişi Bilal Yıldız, THY Genel Müdürü Bilal Ekşi'nin maaşının aylık brüt 1 milyon 400 bin TL olduğunu belirtti ve şunları kaydetti; 

"THY de çalışanlar yılda 16 maaş aldıkları için siz bu rakamın brüt değil, net maaş olduğunu düşünebilirsiniz. Yani THY Genel Müdürü ayda 1 milyon 400 TL maaş alıyor dersek, yanlış olmaz.

Şimdi bize ulaşan rakamları tek tek yazıyorum.

Genel Müdür maaşı 1.400.000 TL olarak belirlenmiş. (tavan maaş)

Sekiz genel müdür yardımcısının maaşı, bu rakamın % 90'ı (1.260.000 TL)

Kırk bir adet başkanın maaşı, bu rakamın % 50 si (700.000 TL)

Elli üç adet başkan yardımcısının maaşı. Bu rakamın % 35 i (490.000 TL)

Yüzlerce müdürün maaşı. Bu rakamın % 25'i (350.000 TL) civarında olmuş aldığımız duyuma göre."

Sayın Erdoğan'ın 'cumhurbaşkanlık' maaşı 183 bin lira. Bir de SGK'dan emekli maaşı alıyor.

Atanan 1 milyon 400 bin TL maaş alacak. Atayan ise atadığı kişinin en alt kademedeki müdürünün yarısı kadar maaş alacak.

Bundan dolayı, 'Erdoğan gurur yapar mı' soruyorum.

Geçen ay Çevre, Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki günah çıkartırcasına: "Her tarafı yemyeşil, zümrüt gibi olan Anadolu coğrafyasını adeta talan ettik' dedi.

Keşke coğrafya yanına tarih, sosyal hayat, kültür, din, milliyet ve ekonomi kavramlarını da koysaydı. 

Belediyeler

İktidar partisi yerel seçimlerde büyük bir hezimet yaşadı. Aynen 2019'daki gibi el değiştiren belediyelerin kamu malını nasıl talan ettikleri, nasıl borca batırdıkları yeni başkanlar tarafından afişlerle, medya aracılığı ile duyuruyorlar.

Bu ülkede koltuğa oturanların 'Kitaba uymak' yerine işlerini, kitabına uydurduklarını biliyoruz. 

Anlamadığım ise yeni başkanlar neden hâkime değil de gardiyanlara dert anlatıyor. Neden savcılıkları suç duyurusunda bulunup, yetkili kurumlardan müfettiş istemiyorlar?  

Türkiye'yi adı konmasa da IMF'ye teslim ettiler

"Her alanda büyük bir yozlaşmaya imza atan iktidar 1 Mayıs'ı da işçilerin çalıştığı, memurların tatil yaptığı bir bayrama dönüştürdü. İşçi bayramının kutlandığı şu günde işçinin ve emeklinin getirildiği duruma da dikkat çekmek gerekmektedir. 

Ülkemizde çalışanların yarısından fazlası artık normal ücret haline gelen asgari ücrete mahkûm edilmiştir. Asgari ücret ise açlık sınırında maaş anlamına gelmektedir.

Emeklilikte de büyük hak kaybı

İşçi sınıfı AKP iktidarında hak kaybı açısından darbe üstüne darbe yemiştir. Enflasyon karşısında ezilen işçiler, emeklilik hakları bakımından da büyük bir kayıp içerisindedirler. 

Emeklilikte maaş bağlama hesaplaması, kök aylık gibi düzenlemeler emeklilerin bugün 10 bin liraya mahkûm olmasına neden olmuştur. Yaş sınırı uygulaması nedeniyle 1 gün ile 17 yıl geç emekli olmak zorunda olacak milyonlarca insanı da unutmamak gerekmektedir.

Ülke kaynakları yabancıya peşkeş çekilirken

Sadece işçiler değil toplumun her kesimi büyük bir hak kaybı içerisindedir. Ülkemizin zengin yeraltı kaynakları yabancılara hunharca peşkeş çekilirken bu ülkenin insanları açlık sınırının altında bir ücretle geçinmek zorunda bırakılmıştır. 

2002 yılından bu yana Türkiye'yi yöneten iktidarın vatandaşı getirdiği nokta ne yazık ki budur. Süslü sloganlar işçinin hakkını elinden almış, onları açlığa mahkûm etmiştir.

Türkiye'yi adı konmasa da IMF'ye teslim ettiler

Türkiye'yi adı konmasa da yeniden IMF'ye teslim etmiş olan iktidarın, işçilere vereceği hiçbir şey yoktur. İşçilerin haklarını alacakları yegâne iktidar Bağımsız Türkiye Partisi iktidarıdır. 

Ebedi liderimiz Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli hem işçilerin hem tüm Türkiye'nin yüzünü güldürecek olan modeldir. 

Bu vesile ile milletimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutluyor, gerçek anlamda bayram gibi kutlanan 1 Mayıslara kavuşmayı temenni ediyorum." (BTP Lideri Hüseyin Baş'ın 1 Mayıs mesajı)