Büyük Ortadoğu Projesi'nin ayaklarından biri olan bölgede, Mezopotamya'ya sahip çıkacak o sınır ötesi gücün varlığını olduğu yerden, Erbil'den yazıyorum sizlere. Yıllar önce okuduğum bir makalede bölgede bir devlet var dediklerinde gülüp geçiyorlardı. Prof. Dr. Haydar Baş bölge hakkında yıllar önce uyarılarını yaparken de gülüp geçiyorlardı. Oysa şimdi Kürdistan diye bir eyalet var burada.Erbil Kalesi'ni uzaktan seyrediyorum. Üzerinde koskocaman Kürdistan bayrağı salınıyor. Bölge insanı yoğun ve hummalı bir çalışma içinde. Ticaret almış başını gitmiş.Bir taksiciyle başlıyoruz konuşmaya. Haliyle halkın nabzını onlar tutuyor. Kürtlerden, Türkmenlerden ve diğer gruplardan bahsederek Amerika bizi bu hale getirdi. Petrol ile beraber para derdine düşünce koptuk ve kavga ettik diyor. Radyoda ise muhteşem bir Kuran tilaveti sürekli devam ediyor. Dur diyorum dur. Sana bir şey soracağım. Bu duyduğumuz nedir?Radyoda Kuran tilaveti diyor şoför. Her zaman dinliyorum. Çok seviyorum. Ah benim güzel kardeşim diyorum işte ben de aynı şeyi çok seviyorum. Ve bu yüzden seviyorum yüzündeki derin çizgilerinle seni. Çünkü ikimizde aynı şeyi seviyoruz. Gözleri uzaklara dalıyor. Sahi diyor biz, siz Müslüman'ız değil mi?İşte o an bin dört yüz yıl öncesine uzanıyor gönlüm. Bölüneceksiniz diyen Resulullah'ın sözleri beynimde çınlıyor. Nifak tohumlarıyla bölüneceksiniz.Aynı din. Aynı kitap. Aynı peygamber...Ne oluyor bize?Oruçluyuz hep beraber. Hac yapıyoruz hep beraber. Tavaf ediyoruz hep beraber. Erbil İstanbul gibi. Fakat öyle bir dalınmış ki ve öyle bir daldırılmış ki nifak içimize aynı dindeniz biz. Biz kardeşiz dediğim zaman donup kalıyorlar.Erbil'de Prof. Dr. Haydar Baş'ın sözlerini söylüyorum. Karnın doysa diyorum. Bir koldan Türk bir koldan Kürt kanı aksa diyorum. Aynı yolun yolcusuyuz kardeşiz diyorum. Karşımda donup kalan ve sonra doğru söylüyorsun böyle olsun diyorlar.Yolun sonunda şoföre dönüp parayı uzatıyorum. Ve hayatımın en güzel cevabını alıyorum şoförden. Ne dediğimi anlamış olmalı. Gözlerimin içine bakıp şöyle diyor;Biz kardeş değil miyiz? Kardeş kardeşten para almaz. Sen bizim misafirimizsin. İkramım olsun diyor. Kucaklaşıyoruz.İster Erbil ister Bağdat isterse dünyanın bir ucu. Haydar Baş Beyefendi'nin fikriyatı ile söze girerseniz karşınızda koskocaman bir tebessüm ve samimiyet ve ikram göreceksiniz. Neden mi?Çünkü Haydar Baş Beyefendi konuştuğu zaman samimi, söylediği zaman samimi. Gönüllerde bu samimiyet çiçek gibi açıyor. Eğer aksini görüyorsanız karşıdaki ya kalpsizdir yahut kalbi mühürlenmiştir. Bunun başka açıklamasını ben bulamadım. Bulan beri gelsin anlatsın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012