Birazdan değineceğimiz maliyet enflasyonunun ana sebebi bu faizle borçlanma anlayışıdır.Devletin faizle borçlanmaya gitmesi sonucunda, rantiyeye verilen DİBS'ler sayesinde para miktarı üretim ile karşılık bulmadan artmaktadır.
Mesela yüzde 20 faizle bir yıl sonra 100 birim para 120 birime çıkmaktadır. Para miktarı artarken bu artış mal ve hizmet miktarında bir artış yapmamaktadır. Bu 120 birimlik para piyasaya girdiğinde talep enflasyonu kaçınılmaz olacaktır. Bu para sürekli piyasaya girmesin diye yeniden faizle bunu toplamak da mümkün değildir. Çünkü parasını satanlar, her yıl gelirleri arttığı için, paralarının tamamını faizde tutmak istemeyebilirler. Enflasyondaki artışın faiz oranlarını arttırdığı görüşü yanlıştır. Aslında hakikat tam tersidir. Faizin varlığı hem maliyet hem de talep enflasyonuna sebebiyet vermektedir. Faiz enflasyonu oluşturmakta enflasyon oranları da faizi yanlış para politikaları uygulandığı için beslemektedir. Ülkemizde son dönemlerde üretim yerine para ile para kazanılması modeline geçilmesi yüksek talep enflasyonlarına sebep olmuştur. Bunu önlemek için daha yüksek reel getirilerle piyasadan çekilen para son yıllarda ise maliyet enflasyonuna sebep olmaktadır.
Enflasyonun ikinci sebebi de maliyettirMaliyet enflasyonu, hammadde fiyatları, enerji giderleri, sigorta primleri, vergiler ve kredi faizlerindeki artış veya işçi ücretlerinde meydana gelen artış olarak ifade edilebilir. Ekonomide talep fazlası olmadığı durumlarda bile enflasyonla karşılaşmak mümkündür. Bunun sebebi maliyetlerde meydana gelen artıştır. Peki, maliyetlerde neden artışlar olmaktadır? Kapitalist anlayış işçi ücretlerindeki artışa dolayısı ile sendikaların etkisine odaklanmıştır. Fakat sadece işçi ücretlerinde meydana gelen bu türlü bir artışın ekonominin genelinde bir enflasyon oluşturması hele bunun sürekli olması mümkün değildir. Öncelikle işçi ücretlerinin üretim içerisinde oranı her geçen gün teknoloji ile birlikte daha da düşmektedir. Maliyet enflasyonu tam istihdam düzeyinde olmayan ekonomilerde de ortaya çıktığı için eksik istihdam düzeyinde maliyetleri yukarıya çekecek bir işçi ücret artışı beklemek mantıklı değildir. Zaten işçi talebi eksikken bir de bunların fiyatlarının artacağını düşünmek son derece manasızdır. Maliyet enflasyonun sebebi hammadde artışlarını hesaba koymazsak faiz oranları veya kamunun bütçe açıklarını maliyetli para ile kapama yoluna gitmesidir.
Faiz vergi oranlarını da arttırmaktadırÖrneğin bir üretici yüzde 30 faizle para kullanmışsa bunu muhakkak ürüne yansıtmak zorundadır. Otomatikman kredi faiz oranları kadar maliyetlerin yukarı çıkması kaçınılmazdır. Diğer taraftan faizle borçlanan hükümetler belli bir süre sonra bu parayı ödemek için vergi oranlarını arttıracaktır. Bu üretici için hem kurumlar vergisinin, hem de istihdam vergilerinin artması manasına gelir ki üretici mecburen bunu ürettiği mala yansıtacaktır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf.Dr. Xosrov Kerimov / Bakü Devlet Üniversitesi MEM evrensel bir modelÇağdaş tarih ve teorilerle yakından ilgilenen, onlardan farklı bir bakış açısı, yeni bir milli ekonomi modeli ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş, kendi eserinde çağdaş dünya ekonomisinin önemli sorunlarını ortaya koymuştur. Türkiye Cumhuriyeti ekonomisi üzerinde geliştirilen bu model, özellikle yeni bağımsız devletlerin her birinde gerçekleştirilmesi mümkün olan evrensel bir modeldir. Ekonominin çağdaş sorunlarını ve gelişme düzenini yansıtan bu özel modelin Azerbaycan'da da tatbik edilmesine önem verilmelidir.Kitapta, kaynakların sınırlı olmasına ve üretimin üstünlüğüne dayanan çağdaş kapitalist modeller ile kaynakların sınırsızlığına, tüketime, iki reel güç olarak para ve devlete dayanan Milli Ekonomi Modeli'nin taban tabana zıt olduğu görülüyor. Kitapta yeni, enteresan ve çok önemli fikirler vardır.Bana göre müellif, çağdaş kapitalizmin çözemediği sorunları (gelir dağılımında denge, sürekli büyümenin yakalanması ve tam istihdamın sürekli sağlanması gibi sorunları) çözecek önemli bir ekonomi model ortaya koymuştur. Prof. Dr. Haydar Baş, paraya yeni bir bakış açısı getiriyor, paranın tahrik unsuru ve emek ile üretimin karşılığı olma özelliğine, aynı zamanda yeni pazar ve devlet ilişkilerine önem veriyor.
Mesela yüzde 20 faizle bir yıl sonra 100 birim para 120 birime çıkmaktadır. Para miktarı artarken bu artış mal ve hizmet miktarında bir artış yapmamaktadır. Bu 120 birimlik para piyasaya girdiğinde talep enflasyonu kaçınılmaz olacaktır. Bu para sürekli piyasaya girmesin diye yeniden faizle bunu toplamak da mümkün değildir. Çünkü parasını satanlar, her yıl gelirleri arttığı için, paralarının tamamını faizde tutmak istemeyebilirler. Enflasyondaki artışın faiz oranlarını arttırdığı görüşü yanlıştır. Aslında hakikat tam tersidir. Faizin varlığı hem maliyet hem de talep enflasyonuna sebebiyet vermektedir. Faiz enflasyonu oluşturmakta enflasyon oranları da faizi yanlış para politikaları uygulandığı için beslemektedir. Ülkemizde son dönemlerde üretim yerine para ile para kazanılması modeline geçilmesi yüksek talep enflasyonlarına sebep olmuştur. Bunu önlemek için daha yüksek reel getirilerle piyasadan çekilen para son yıllarda ise maliyet enflasyonuna sebep olmaktadır.
Enflasyonun ikinci sebebi de maliyettirMaliyet enflasyonu, hammadde fiyatları, enerji giderleri, sigorta primleri, vergiler ve kredi faizlerindeki artış veya işçi ücretlerinde meydana gelen artış olarak ifade edilebilir. Ekonomide talep fazlası olmadığı durumlarda bile enflasyonla karşılaşmak mümkündür. Bunun sebebi maliyetlerde meydana gelen artıştır. Peki, maliyetlerde neden artışlar olmaktadır? Kapitalist anlayış işçi ücretlerindeki artışa dolayısı ile sendikaların etkisine odaklanmıştır. Fakat sadece işçi ücretlerinde meydana gelen bu türlü bir artışın ekonominin genelinde bir enflasyon oluşturması hele bunun sürekli olması mümkün değildir. Öncelikle işçi ücretlerinin üretim içerisinde oranı her geçen gün teknoloji ile birlikte daha da düşmektedir. Maliyet enflasyonu tam istihdam düzeyinde olmayan ekonomilerde de ortaya çıktığı için eksik istihdam düzeyinde maliyetleri yukarıya çekecek bir işçi ücret artışı beklemek mantıklı değildir. Zaten işçi talebi eksikken bir de bunların fiyatlarının artacağını düşünmek son derece manasızdır. Maliyet enflasyonun sebebi hammadde artışlarını hesaba koymazsak faiz oranları veya kamunun bütçe açıklarını maliyetli para ile kapama yoluna gitmesidir.
Faiz vergi oranlarını da arttırmaktadırÖrneğin bir üretici yüzde 30 faizle para kullanmışsa bunu muhakkak ürüne yansıtmak zorundadır. Otomatikman kredi faiz oranları kadar maliyetlerin yukarı çıkması kaçınılmazdır. Diğer taraftan faizle borçlanan hükümetler belli bir süre sonra bu parayı ödemek için vergi oranlarını arttıracaktır. Bu üretici için hem kurumlar vergisinin, hem de istihdam vergilerinin artması manasına gelir ki üretici mecburen bunu ürettiği mala yansıtacaktır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf.Dr. Xosrov Kerimov / Bakü Devlet Üniversitesi MEM evrensel bir modelÇağdaş tarih ve teorilerle yakından ilgilenen, onlardan farklı bir bakış açısı, yeni bir milli ekonomi modeli ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş, kendi eserinde çağdaş dünya ekonomisinin önemli sorunlarını ortaya koymuştur. Türkiye Cumhuriyeti ekonomisi üzerinde geliştirilen bu model, özellikle yeni bağımsız devletlerin her birinde gerçekleştirilmesi mümkün olan evrensel bir modeldir. Ekonominin çağdaş sorunlarını ve gelişme düzenini yansıtan bu özel modelin Azerbaycan'da da tatbik edilmesine önem verilmelidir.Kitapta, kaynakların sınırlı olmasına ve üretimin üstünlüğüne dayanan çağdaş kapitalist modeller ile kaynakların sınırsızlığına, tüketime, iki reel güç olarak para ve devlete dayanan Milli Ekonomi Modeli'nin taban tabana zıt olduğu görülüyor. Kitapta yeni, enteresan ve çok önemli fikirler vardır.Bana göre müellif, çağdaş kapitalizmin çözemediği sorunları (gelir dağılımında denge, sürekli büyümenin yakalanması ve tam istihdamın sürekli sağlanması gibi sorunları) çözecek önemli bir ekonomi model ortaya koymuştur. Prof. Dr. Haydar Baş, paraya yeni bir bakış açısı getiriyor, paranın tahrik unsuru ve emek ile üretimin karşılığı olma özelliğine, aynı zamanda yeni pazar ve devlet ilişkilerine önem veriyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.