İnsanoğlu Adem babamız ve Havva anamızdan yaratıldığını unutup, kardeş olduğunu hatırında tutmaz. Onun içindir ki birbiri aleyhine çok rahat konuşur. Eğer kardeş olduğumuzu hatırlarsak bu kadar çok birbirimizi çekiştirmeyiz. Çünkü insanoğlu kendi canından, kanından olan kardeşine çok farklı davranır. onun için bir hatasını gördüğünde, hemen ya ikaz eder, veya görmezden gelir. Arkasından konuşsa bile, konuştuğunu ona çok rahat söyler. Çünkü kardeşler arasında kırılma çok az olur ve birbirlerini çok çabuk affederler zaten, onun için rahatça eleştiri yaparlar. Fakat biz müminler kendimizi diğer insanlarla kardeş görmediğimizden dolayı gidip de arkasından konuştuğumuz insandan hiç helallik almayız. Çünkü o hatalı, suçlu, ben haklıyım der işin içinden çıkarız. Zaten haksız olsan yani onun yapmadığı bir şeyi söylersen o kardeşine iftira atmış olursun. Gıybet kardeşinin yaptığını veya onda olan bir şeyi onun hoşlanmadığı bir şekilde ifade etmendir. Kısaca gıybetin tanımını yaptıktan sonra peygamberimizin gıybet hakkındaki sözlerine bakalım. Peygamberimiz (S.A.V.) şöyle buyuruyor; Birbirimizi kıskanmayınız, birbirinize kin tutmayınız, birbirinize çirkin sözler söylemeyiniz, birbirinize sırtlarınızı dönmeyiniz, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin. Allah'ın kulları kardeş olunuz. Cabir ve Ebu Said Allah Rasülü'nün şöyle söylediğini rivayet etmişlerdir: "Aman gıybetten uzak durunuz. Hiç kuşkusuz gıybet zinadan daha fenadır. Çünkü adam zina eder ardından pişmanlık duyar, Allah da tevbesini kabul buyurur. Halbuki gıybetçi gıybet ettiği kişi tarafından affedilmedikçe bağışlanmaz." Enes (r.a) Peygamberimiz (S.A.V)'in şöyle anlattığını haber verir: Mirac gecesi tırnaklarıyla yüzlerini tırmıklayan bir takım topluluklar gördüm. Cebraile: Bunlar kimlerdir? diye sordum. Onlar insanları arkalarından çekiştirip namuslarına dil uzatanlardır dedi. Selim B. Cabir anlatıyor: Rasulullah'ın yanına vardım ve bana faydalanacağım bir hayır öğret dedim. Şöyle buyurdu: Senden su isteyenin su kabına kendi kabından boşalttığın su bile olsa en ufak iyiliği hor görme. Kardeşini güler yüzle karşıla, sırtını dönüp gittiğinde de gıybetini yapma. Bera anlatıyor: Bir gün Peygamber (S.A.V) bize evlerinde oturan kızlara duyuracak şekilde yüksek sesle bir konuşma yapıp şunları söyledi: "Ey dilleriyle inanıp gönülleriyle inanmayanlar topluluğu! Müslümanları arkalarından çekiştirmeyiniz, onların gizli yönlerini araştırmayınız, şüphesiz kardeşinin kapalı bir yönünü araştıranın kapalı tarafını da Allah araştırır. Allah da kimin gizli halini araştırır ise evinin içinde de olsa onu rezil, perişan eder." Cenabı Hak )C.C)'da bizi uyarıp: "Bazınız bazınızı gıybet etmesin. Hanginiz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz." (Hucurat 12 ) diyerek gıybet eden kişinin ölü eti yemekle aynı olduğunu söylemiştir. Bu kadar iğrenç bir şeyi nasıl olurda tatlı tatlı yaparız şaşırıyorum. Demek ki bu nefis insana her türlü pisliği çok güzel bir şekilde tatlı tatlı yediriyor. Onun için bu düşmana çok ciddi savaş açıp onunla çok ciddi mücadele etmek gerekiyor. Alemlere rahmet olan peygamberimizin bu konuda yine bir ikazına kulak verelim. Zina olayında Maiz'e recm cezası tatbik ettiğinde birisi arkadaşına; İt gibi birden ölüverdi." der. Allah Rasulü olaydan sonra bu iki kişi ile birlikte yürürlerken bir leşe rastlarlar. Rasulüllah bu iki kişiye; 'Şu leşten ısırın' buyurur. Ya Râsulullah leşten mi ısıracağız? Rasülullah (S.A.V): 'Kardeşiniz (Maiz)'den kopardığınız şeyler bundan daha pis kokuludur" buyurur. Ebu Hureyre (r.a.) şöyle der: Dünyada kardeşinin etini yiyen kimseye ahirette o et takdim edilir ve dünyada yediğin gibi burada da ye denilir. Adam yemeye çalışır. Ağzında geveleyip durur, yüzünü buruşturur." Ebu Hureyre'nin bu sözleri Peygamberimiz (S.A.V)'in sözü olarak da aktarılmıştır. Sahabeler güzel yüzle birbirlerini karşılar ve ayrıldıklarında birbirlerinin arkalarından konuşmazlardı. Bunu amellerin en üstünü görür aksi davranışlarını da münafıklık belirtisi olarak değerlendirirlerdi. Katade diyorki; 'Bize kabir azabının üçte birlik parçanın üçüncü dilimi olduğu söylenirdi, ki üçte biri gıybetten, 2. üçte birlik dilimi nemimeden (kovuculuk) 3. üçte birlik dilimi de idrardan korunmamaktan meydana gelmektedir'. Hasan-i Basri de şöyle der: "Yeminle söylüyorum gıybetin mümin kişinin dinine verdiği zararın etkisi akile illetinin vücuttaki etkisinden çok daha süratlidir." Hz. Ömer (r.a.h.)'de şöyle der. 'Allah'ı anmağa bakınız. Çünkü o bir şifadır. İnsanları çekiştirmeyiniz zira bir derttir. Gıybet sadece sözle değil, taklit yolu ile de yapılır. Bir keresinde Hz. Aişe annemiz (r.a.h.) Rasulullah'a bir kadını hatırlatmaya çalışırken eliyle boyunun kısa olduğunu işaret etmiş ve Rasulullah (S.A.V) efendimiz onun gıybetini yaptın buyurarak annemizi uyarmıştır. Gıybetin bir başka türü yapılan gıybeti can kulağı ile dinlemektir. Çünkü gıybet eden gıybetinin hayranlıkla, can kulağıyla dinlediğini görünce gıybet etme şevki artar, gıybetin derinlerine dalar. Kendisi de gıybetin içinde sürüklenir ve: "Hayret ben böyle bilmiyordum, onu daha başka türlü tanıyordum, şu ana kadar kendisi hakkında hayırdan başka bir şey düşünmüyordum. Allah (c.c) onun belasından bizi korusun" der. Rasülullah Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Her müslümanın her müslümana canı, malı ve ırzı haramdır. Enes (r.a.h.) anlatıyor bir keresinde Peygamber (s.a.v.) oruç tutmamızı emretti ve "Ben izin vermeden kimse orucunu açmasın" buyurdu. Akşam olunca adam geliyor ve: Ya Rasülullah! hep oruçtum, müsade ederseniz orucumu açayım diyordu. Rasülullah da izin veriyordu böylece adamlar teker teker geliyor izin istiyor kendilerine izin veriliyordu. Derken bir adam geldi; Ya Rasülullah! Senin yakınlarından iki genç kız da oruç tutmuşlar idi ama huzuruna gelmekten utanıyorlar. Onlara oruç açmalarına izin verir misiniz? Rasülullah (s.a.v.)adama cevap vermedi. Adam sözlerini tekrarladı. Rasülullah (s.a.v.) yine cevap vermedi Adam tekrar sözlerini yineledi. Peygamberimiz (s.a.v.); O ikisi oruç tutmadılar? Gün boyu insanların etlerini yiyen nasıl oruç tutmuş olabilir? Git kendilerine eğer oruçlu iseler istifra etmelerini söyle. Emrini verdi Adam gitti, emri iletti bunun üzerine ikisi de istifra etmeye başlarlar ve her ikisi de kan pıhtısı çıkarır. Adam Peygamber (s.a.v.)'in yanına geri döndü ve gördüğü manzarayı anlattı. Rasülullah (s.a.v.): 'Ruhumu kudret elinde tutana yemin ederim ki eğer o kan pıhtıları midelerinde kalsaydı kendilerini cehennem ateşi yerdi' buyurdu. Hz.Aişe (r.a.h.) diyorki; 'Sakın gıybet etmeyin çünkü ben bir keresinde Allah Rasülü'nün yanında bir kadının eteklerini dilime dolayıp -kadının etekleri uzun- deyince Allah Rasülü: "Tükür tükür" buyurdu. Ben de et parçası tükürdüm', der. Çok ciddi hastalık olan gıybet hakkındaki ayet ve hadislere göz attıktan sonra nasıl korunacağımızın yolları da bize aktarılmıştır dilerseniz başka bir yazımızda da onu işleriz. Hepinizi Allah'a emanet ediyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012