18 Haziran 1917 de Stokholm'e gelen Fransız sosyalist bakan Alber Toma, 12 Haziran 1917 tarihli Alman bildirilerini okuyunca, Alsas-Loren ile ilgili düşünce üzerine tamamen karşın çıkar. Bu karşı çıkış Stokholm Uluslar arası Sosyalist Konferansı'nın toplanmasını önler. Bu durum da Rusya sosyalistlerinin barış ümidinin kırılmasına yol açar. İstenen barış ortamının gerçekleşmemesi de Rusya'da Bolşevik ihtilalinin hazırlanmasının en büyük nedeni olur. Eğer Fransa'nın ve İngiltere'nin Emperyalist amaçları nedeni ile ve her güzel barışçı sözünün arkasında Amerika'nın emperyalist amaçlarını gizleyen Başkan Wilson'un düşünceleri olmasaydı bu konferans amacına ulaşır ve barışa gidilebilirdi. Kısacası Stokholm Sosyalist Konferansı'nın toplanmasının önlenmesi dünya barışının önlenmesini sağlar. Bu gelişmede savaşın devamı sonucunda Başkan Wilson'un izlediği savaş siyasasının sonucunda Amerika Birleşik devletleri dünya liderliğine ilk adımını atmış olur. Stokholm Sosyalist Konferansının toplanamamasının Almanya'daki tepkileri de şöyle olur: 1- Başbakan Betman- Holveg meclis desteğini kaybeder. Barış ümidini kaybeden bütün Alman milletvekilleri Pan Germanist düşünceye karşın olurlar. Bunu sonucunda da Almanya'da savaştan bıkmış olan halk yürüyüşlerle tepkilerini göstererek yeni toplumsal kargaşaların çıkmasına neden olur. 2-İkinci tepki Alman Genel Karargâhında görülür. Bu durum Lüdendorf'un, 19 Haziran 1917 tarihli hatıra defterindeki not ve hatıraları ilgili düşüncelerde görülür: Genel karargâh, sosyalistlerin Stokholm'e gitmelerine karşı idi. Ancak imparator buna izin verebilirdi. Hükümet git gide dümeni elden kaçırdı ve dümen bir tüm olarak ulusun değil, geçmişlerine bakılırsa yaratıcı olmayıp yalnız kınamayı bilen bir takım toplumların eline geçti? Ribo, Fransa meclisinde, Almanya'yı yok etmek istediğini açıklamıştı. Bunu görmemek için mahsus göz yummak gerekirdi. Hindenbur bir kaç kere İmparatora baş vurup Başbakanın genel karargâhı desteklemediğini bildirmiş ve 19 Haziran 1917'de Betman-Holveg'in sonbaharda savaşın bitebileceği düşüncesine karşı uyartmış ve ona şunları demişti: Denizaltı savaşının tehlikelerini düşmanlarımızın uzgörüşlü olanları her halde anlıyorlar. Eğer buna rağmen savaşı devam ettirmek istiyorlarsa bunu Almanya ve bağlaşıklarının kendilerinden önce çökeceklerine inandıkları için yapıyorlar. Düşman belki Almanya'nın yıkılışını karada bir zaferden bekliyordur: ancak daha çok ekonomik duruma ve iç siyasamızdaki olaylardan, yiyecek ve ham madde eksikliğinden, yurtta birlik olmamasından, genel memnuniyetsizlikten, Sosyal Demokrat Partinin aşırı kolunun üstün gelmesinden umuyor. O bizim iç dayanışmamızın gevşemesine, uluslar arası eğilimlerin artmasına, beslenme durumumuza ve pek çok kimsenin yüksekçe açıkladıkları barış isteğine güveniyor. Bizim iç gücümüzün artması düşmanlarımızın kendi güçleri tükeninceye dek savaşı sürdürmenin gereksizliğine inandırır. Bunun aksine ümitlerimizin boşa çıkması ile her sızlanma, her tükenme belirtisi, bizden ve bağlaşıklarımızdan gelecek her barış isteği, yeni bir kış savaşına dayanılamayacağına dair her söz yalnızca savaşı uzatmaya yarar. Başbakan Betman-Holveg, Lüdendorf ve Genel Karargah komutanlarının yukarıdaki düşünceleri hakkında 25 Haziran günü bu durumu tinsel bir çöküntünün ve güçsüzlüğün belirtileri olarak değerlendirir. Başbakanın bu davranışı karşısında Hindenburg 27 Haziran 1917'de İmparatora şunları yazar: Bu sırada en büyük kaygımız halkımızın tinsel durumundaki çöküntüden gelmektedir. Onu yeniden kalkındırmalıdır. Yoksa savaş kaybedilmiş demektir. Eğer bizden ayrılmalarını istemiyorsak Bağlaşıklarımızın de desteklenmesi gerekir. İçeride gelecek için en nazik ve önemli olan ekonomik sorunlar çözümlenmelidir. Başbakanın bunları çözümleyecek yetenekte olup olmadığı sorunu karşısındayız ve bunlar çözümlenmelidir. Yoksa yok oluruz. Almanya'da Genel karargâhtaki komutanlar bu düşüncede iken ülkedeki olumsuz duruma karşı çare olarak sosyalist milletvekilleri ve onlara katılan bazı mebuslar Alman meclisinde demokratik özde emperyalist amaçlardan uzak bir barışa gidilmesinin gerekliliğini görürler. Tartışmalar böyle devam ederken Rayştang'da (Alman Meclisi) barışçı görüş egemen olmaya başlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011