"Bir ülkede 'bir yılda elde edilen mal ve hizmet biçimindeki üretimin parasal karşılığı' Gayri Safi Milli Hasıla'dır. Elde edilen bu mal ve hizmetin karşılığının belli bir oranda her zaman piyasalarda bulunması ise ekonominin devamı için bir zorunluluktur. Mesela, 1 çuval mısır danesi toprağa attığımızı ve hasat zamanı 10 çuval mısır elde ettiğimizi varsayalım. Bu takdirde 9 çuval mısırın karşılığı piyasalarda olmazsa, bu durum talep daralmasına sebep olur. Yani piyasada olması gereken miktar, 9 çuval mısırın karşılığı paradır. İşte emisyon, üretilen bu mal ve hizmetin karşılığı olan paradır. Merkez Bankası'nın piyasaya dolanıma sunduğu para olan 'emisyon'la karşılanması gereken bu oran, Kapitalist düzende farklı bir yolla piyasalara aktarılmaktadır. Uygulamada devletlerin emisyonla elde ettiği gelir olan 'senyoraj hakkı' elinden alınmakta, gerçekte ise dış kaynaklı borçlarla devletlerin elinden alınan 'bağımsızlık'ları olmaktadır.Kapitalist sistemin gereği olarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere sunulan faizli borç ve krediler, işte bu oranın temini için gerekli olan parayı global sermaye gruplarından karşılamaktır... Ülkemizde de örneğini yaşadığımız bu korkunç oyunda, ülkelerin Merkez bankaları devletten bağımsız hale getirilerek; devletin, Merkez Bankası üzerinden senyoraj geliri elde etmesine yasak getirilmektedir."'Para basma enflasyon olur' tuzağı"Uluslararası kredi kuruluşları, 'emisyonumuzu arttırarak üretim yapmak yerine, faizle alınan yabancı para ile aynı üretimi yapmamızı' tavsiye etmektedirler. 'Para basma enflasyon olur' diyenlere göre; 'Merkez Bankası para basarak emisyonu arttırırsa enflasyon olmakta; oysa faizle dışarıdan alınan para ile üretim yapıldığında enflasyon olmamaktadır, bu sayede ülkemiz kalkınabilir' gibi saçma bir anlayış milletimize anlatılmaktadır." "Milli Ekonomi Modeli'nde, belirtilen oranlarda emisyon hacmini arttırarak senyoraj gelirinin elde edilmesi devletler için bir zorunluluktur. Aksi taktirde piyasada yeteri kadar bir tüketime imkan doğmayacağı için, ekonominin dengeye oturtulması mümkün olamaz. Senyoraj gelirine karşı olanlar, devlete para satmak için karşıdırlar. Eğer devletler, emisyonlarını arttırıp, senyoraj geliri elde ederlerse, global tefeciler ile yerli taşeronları büyük bir gelir kapısından mahrum kalacaklardır."Devlet borçlanmasına son"Tezimizde; devlet borçlanmayacak, senyoraj hakkını kullanarak emisyonunu genişletecektir. Yani, kendi insanının emek ve üretiminin karşılığı olan parayı kendisi basacaktır. Bu senyoraj geliri ev kadınlarına maaş olarak, çiftçiye-köylüye faizsiz kredi olarak, esnafa yine kredi olarak verilecektir. Bu şekilde; a- Üretim tetiklenecek, b- Tüketim harekete geçecektir. Milli Ekonomi Modelinde Senyoraj geliri, 'sosyal devlet projesinde tüketicinin destekçisi olacaktır.' Böylece işçi, memur, köylü, çiftçi yani toplumun en geniş tüketici kesiminin tüketme kabiliyeti artacaktır. Buna mukabil üretici de, daha fazla üretecek, talep olduğu için üretimini devamlı arttıracaktır. Bu iki ana unsur emme- basma tulumba gibi birbirini harekete geçirecek ve ekonomide istenilen denge elde edilecektir."Senyoraj gelirine başvurulacak"Tezimizde üzerinde önemle durulan bir diğer konu ise, 'senyoraj gelirinin, bazı durumlarda emek ve üretimin karşılığı olmadan da devreye sokulabilmesi'dir. Genelde emek ve üretimin kârı karşılığında devreye girmesi gereken senyoraj geliri, bazı durumlarda da emek ve üretimin karşılığı olmadığı zaman da devreye girebilir. Ve böylece de ekonomi büyüyebilir. Örnek olarak; karayolları yapımında gerekli finans yoksa, araç-gereç ve işçiler tamamen sizden, dolayısıyla emek ve üretim tamamen sizden olacağı için, buna karşılık senyoraj hakkının kullanılması büyümede kullanılan bir yöntemdir. Yeraltı kaynaklarının değerlendirilmesinde de aynı durum geçerlidir. Bu örneği, tarımda da uygulayabilirsiniz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.