“Türklerin İslam’la şereflenmesi Ehl-i Beyt kanalı iledir.
Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin’in (a.s.) Kerbela’daki katlinden sonra, Hz. Peygamberin torunları Türkistan’a göç etmiş ve Maveraünnehir bölgesine yerleşmişlerdir.
İmam Hasan ve İmam Hüseyin Efendilerimizin soyu 8. yüzyıldan itibaren İran, Horasan, Dalyam, Tabaristan, Türkistan bölgesine yayılmıştır.
İmam Musa Kazım ve oğlu İmam Rıza, Horasan bölgesinde yerleşmiştir.
İmam Zeynelabidin’in (a.s.) oğlu Zeyd’in soyunun ve İmam Cafer’in oğlu Muhammed’in soyunun Türklerle yakın ilişkileri olmuştur.
Halife Memun’un, İmam Rıza’yı veliaht tayin etmesi ile Türkler, Abbasi devlet kademelerinde ve orduda önemli mevkilere gelmiştir.
Abbasiler, İmam Naki’yi Samarra’da yaşamaya mecbur ettiklerinde, İmam Naki bu bölgede Türklere İslam’ı tebliğ etmiştir.
Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesinde en önemli isim Ahmed Yesevi’dir. Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi Anadolu’ya göndermiştir.
Hacı Bektaş’ın soyu, İmam Musa Kazım’a (a.s.) uzanır.” (Prof. Dr. Haydar Baş’ın 3. Ehl-i Beyt Sempozyumu’nda yaptığı kapanış konuşmasından).
Ve Türkler bundan sonra asakirullah diye anılan Allah’ın askerleri olmuştur.
Kısaca Türkler, Ehl-i Beyt’i reddetmemiş, onları baş tacı etmiştir.
Geçen zaman, Gadir Hutbesinde Resûlullah’ın (s.a.a.) işaret ettiği Hz. Ali’nin hakkının gaspına benzer haksızlıklarla doludur.
Ehl-i Beyt’i gözlerden ve gönüllerden silenler, Ehl-i Beyt’i unutmamış Alevi kardeşlerimiz ile Sünni dünyayı karşı karşıya getirmiştir.
İslam tarihindeki en büyük fitne olan bu hadise, bugüne kadar gelen ciddi ayrılıkların sebebidir.
3. Ehl-i Beyt Sempozyumu’nda, Sayın Baş, bu ayrılıkları ortadan kaldıracak bir araştırma ile Şii ve Sünni dünyanın, iman esaslarında bir olduğunu ispatlamıştır:
Ehl-i Sünnet’e göre imanın şartları:
- Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak.
- Meleklere inanmak.
- Kitaplara inanmak.
- Peygamberlere inanmak.
- Ahiret gününe, ölümden sonra dirilmeye inanmak.
- Kadere inanmak, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmak.
Şia’nın iman esasları ise:
Tevhid: Allah’ın eşi ve benzeri olmadığına, tek olduğuna inanmak.
Nübüvvet: Allah’ın peygamberlerine inanmak.
Mead: Ölüme, ölümden sonra dirilmeye, kıyamet gününe inanmak.
Adalet: Allah-u Teala’nın adil olduğuna, tek yaratıcının Allah olduğuna, hayrın Allah’tan, şerrin şeytandan olduğuna inanmak.
İmamet: Hz. Muhammed’den sonra İmam Ali’nin imametine ve hilafetine inanmak, diğer On iki İmam’a inanmak.
İmamet dışında diğer konularda Sünni ve Şii dünya birdir ve aynı itikadı paylaşmaktadır.
Öyleyse, bu iki dünya, fitneleri bir kenara bırakarak, İslam birliği için bir ve beraber olmalıdır.
Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin’in (a.s.) Kerbela’daki katlinden sonra, Hz. Peygamberin torunları Türkistan’a göç etmiş ve Maveraünnehir bölgesine yerleşmişlerdir.
İmam Hasan ve İmam Hüseyin Efendilerimizin soyu 8. yüzyıldan itibaren İran, Horasan, Dalyam, Tabaristan, Türkistan bölgesine yayılmıştır.
İmam Musa Kazım ve oğlu İmam Rıza, Horasan bölgesinde yerleşmiştir.
İmam Zeynelabidin’in (a.s.) oğlu Zeyd’in soyunun ve İmam Cafer’in oğlu Muhammed’in soyunun Türklerle yakın ilişkileri olmuştur.
Halife Memun’un, İmam Rıza’yı veliaht tayin etmesi ile Türkler, Abbasi devlet kademelerinde ve orduda önemli mevkilere gelmiştir.
Abbasiler, İmam Naki’yi Samarra’da yaşamaya mecbur ettiklerinde, İmam Naki bu bölgede Türklere İslam’ı tebliğ etmiştir.
Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesinde en önemli isim Ahmed Yesevi’dir. Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi Anadolu’ya göndermiştir.
Hacı Bektaş’ın soyu, İmam Musa Kazım’a (a.s.) uzanır.” (Prof. Dr. Haydar Baş’ın 3. Ehl-i Beyt Sempozyumu’nda yaptığı kapanış konuşmasından).
Ve Türkler bundan sonra asakirullah diye anılan Allah’ın askerleri olmuştur.
Kısaca Türkler, Ehl-i Beyt’i reddetmemiş, onları baş tacı etmiştir.
Geçen zaman, Gadir Hutbesinde Resûlullah’ın (s.a.a.) işaret ettiği Hz. Ali’nin hakkının gaspına benzer haksızlıklarla doludur.
Ehl-i Beyt’i gözlerden ve gönüllerden silenler, Ehl-i Beyt’i unutmamış Alevi kardeşlerimiz ile Sünni dünyayı karşı karşıya getirmiştir.
İslam tarihindeki en büyük fitne olan bu hadise, bugüne kadar gelen ciddi ayrılıkların sebebidir.
3. Ehl-i Beyt Sempozyumu’nda, Sayın Baş, bu ayrılıkları ortadan kaldıracak bir araştırma ile Şii ve Sünni dünyanın, iman esaslarında bir olduğunu ispatlamıştır:
Ehl-i Sünnet’e göre imanın şartları:
- Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak.
- Meleklere inanmak.
- Kitaplara inanmak.
- Peygamberlere inanmak.
- Ahiret gününe, ölümden sonra dirilmeye inanmak.
- Kadere inanmak, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmak.
Şia’nın iman esasları ise:
Tevhid: Allah’ın eşi ve benzeri olmadığına, tek olduğuna inanmak.
Nübüvvet: Allah’ın peygamberlerine inanmak.
Mead: Ölüme, ölümden sonra dirilmeye, kıyamet gününe inanmak.
Adalet: Allah-u Teala’nın adil olduğuna, tek yaratıcının Allah olduğuna, hayrın Allah’tan, şerrin şeytandan olduğuna inanmak.
İmamet: Hz. Muhammed’den sonra İmam Ali’nin imametine ve hilafetine inanmak, diğer On iki İmam’a inanmak.
İmamet dışında diğer konularda Sünni ve Şii dünya birdir ve aynı itikadı paylaşmaktadır.
Öyleyse, bu iki dünya, fitneleri bir kenara bırakarak, İslam birliği için bir ve beraber olmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018